1 Mayıs’taki Taksim Yasağı Son Derece Doğru ve İsabetliydi
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 31 Aralık 2018
Pazartesi
Siyasî mânada değil, en geniş mánâsıyla muhalifim; hükûmeti mükümeti desteklemem. Bu muhalefetten maddî, şahsî, siyasî bir menfaat, prestij de beklemem. Niçin muhalifsin?.. Uluslararası şeffaflık ve temizlik notu, 10 üzerinden 3 küsur olan bir ülkede muvafık olmak mümkün müdür? Kokuşmanın, hırsızlığın, hortumlamanın, pisliğin, kirliliğin her tarafı istila etmiş olduğu bir ortamda muhalif olunmaz da ne yapılır? İnançlarım için, ülkem için, devletim için, halkım için muhalifim, gerçek adına muhalefet yapıyorum.
(başkanlık)
Bu girizgâhtan sonra sadede geleyim:
Hükümetin 1 Mayısta Taksim meydanını gösterilere kapatması son derece doğru, isabetli olmuştur. Böyle bir yasaklamayı, hürriyet kısıtlaması olarak görmek ve göstermek yanlıştır.
Hürriyet kısıtlanmamıştır. Toplanmak, gösteri yapmak isteyenlere başka müsait yerler gösterilmiştir.
Devletin istihbarat ve emniyet birimleri, 1 Mayıs’tan önce bilgi toplamışlar, dinlemişler, rapor hazırlamışlardır.
Devletin böyle önemli, hayatî bir tehdit ve tehlikeye karşı bir meydanı kapatmaya hakkı vardır. Bu sadece hak değil, aynı zamanda vazifedir.
Solcuların, aşırı ve militan lâiklerin Taksim’de ısrar etmeleri ve
diye ısrar etmeleri gayet yersizdir.
Vaktiyle o meydanda üzücü hadiseler yaşanmış olması, Taksim ısrarcılarını haklı çıkarmaz. Maalesef büyük medyadaki bazı kalemler bu konuda çarpık neşriyat yapmışlardır. Ancak şunu unutmasınlar. Türkiye artık eski Türkiye değildir. Milyonlarca halk dönen dolapları anlamaya başlamıştır.
Taksim meydanı yasağı dolayısıyla Başbakanı, İçişleri Bakanı’nı, İstanbul Valisi’ni, Emniyet Müdürü’nü tebrik ediyorum.
Derneğin adı şu: “Hayırlar Yapma, Yaşatma ve İdame Ettirme, İyilik Etme, Memlekete Hizmet ve Bilcümle Faydalı İşler Etme ve Ettirme Derneği.” Bu maksatla halktan büyük miktarda para toplamaktadırlar.
Ülkenin karışık ve vahim durumu dolayısıyla bu derneğin idarecileri geçenlerde olağanüstü bir toplantı yapmışlar. Hüzünlü, düşünceli ve ağlamaklı imişler. Memleketin hali ne olacak, Müslümanların akıbeti ne olacak?.. Konuşulmuş. Durumun gerçekten vahim, krizin gerçekten korkunç olduğu konusunda hepsi ittifak etmiş. Müzakerelerden sonra kararlara geçilmiş. Hiç vakit kaybetmeden şu işlerin yapılmasına oy birliği ile karar verilmiş:
1. Büyük Cami’deki eski hoparlör tesisatının atılıp yerine dünyanın en modern ve en bağırtlak 150 desibellik ses tertibatının konmasına. Bu iş için 150 bin dolar harcanacakmış.
2. Caminin kaloriferlerinin gelecek kış sezonu için yenilenmesine, bilhassa sabah namazına gelen üç-beş kişinin üşümemesi için gereken bütün ısıtıcı tedbirlerin alınmasına.
3. Yaz aylarında cemaatin serinlemesi için hiçbir masraftan kaçınmayarak camiye en sofistike klima tesisatının kurulmasına.
4. Bu yetmiyormuş gibi ulu mâbetin sağına soluna, ortasına ve bilhassa mihrabına güçlü yellengeçler/vantilatörler konulmasına.
5. İmam ve müezzin lojmanlarına her türlü konforun ilave edilmesine.
6. Cami kapısına büyük fıçılar konulmasına, bu fıçıların naylon poşetlerle doldurulmasına ve böylece cemaat-i müslimînin ayakkabılarını poşetlemesine imkân tanınmasına.
7. Hoparlörlerin, bilhassa kimsenin namaza kalkmadığı sabah vakitlerinde sonuna kadar açılarak halkın uyarılmasına.
8. Bu büyük hizmet ve faaliyetlerin yapılabilmesi için gerekli parayı toplamak üzere bir seri yeni makbuz bastırılmasına.
9. İki şerefeli minarelerin yıktırılarak dörder şerefeli minareler yaptırılmasına.
10. Camideki bütün tarihî ve kıymetli halıların, şamdanların, kandillerin, hüsn-i hat levhalarının ve diğer değerli eşyanın çoktan çalınmış olmasına rağmen ulu mabede bilgisayarlı bir güvenlik ve gözetleme tesisatı yaptırılmasına.
11. Mermer sütun başlıklarının, kubbe ve minare alemlerinin 24 ayar halis altınla kaplatılmasına.
12. Sıcak günlerde içi yanan cemaat için caminin çeşitli köşelerine buzlu su cihazları konulmasına.
13. Namaz esnasında zır zır çalan cep telefonlarına karşı lazerli ve atomlu önleme tesisatı yaptırılmasına.
14. Altı dilde,
levhaları hazırlanarak, turistlerin camiye pabuçlarıyla girmesinin kesin şekilde önlenmesi.
Dernek çalışanlarını tebrik ediyor ve daha nice hoparlörlü, klimalı, vantilatörlü, kaloriferli, naylon poşetli, soğuk sulu, yüksek desibelli hizmetler yapmalarını temenni ediyorum.
Değerli Müslüman, aziz dostum
bey 19 Mart 2008’de vefat etmiş, günler sonra haberim oldu. Kendisine rahmet diliyorum. Merhumla yarım asra yaklaşan bir dostluğumuz vardı.
1960’ta Yağmur yayınevini kurmuştu. Bu müessese modern İslâmî kitapçılığın ve yayıncılığın öncüsüdür. Merhum Turgut Özal’ın partisinde ve yanında iki devre
yapmıştır,
İstanbul’da üniversite öğrencisi iken Birinci Dönem Karesi (Balıkesir) mebusu (milletvekili) âlim, fazıl, edib merhum üstad
Hoca’nın
adını taşıyan Kur’ân tercümesinin tashih işinde üstadın yardımcılığını yapmıştır.
yolunda olan gerçek şeyh
efendi hazretleri,
hazretleri gibi maneviyat büyüklerine yetişmiş, onların nazarlarından feyz almış, dualarına mazhar olmuştur. Merhum
hocamızın yardımcılığını yapmıştır. Merhum
‘nun yakın çevresine dahildi. Merhum İsmail Dayı bey, maddiyatçı değildi, o hep maneviyatçı olmuştur.
1960’lı yıllarda kendisiyle hemen her gün konuşurduk. Bazen Divanyolu caddesindeki Çukurova lokantasında buluşurduk. Biz oraya “Bol Kepçe lokantası” adını takmıştık kendi aramızda. Ucuz bir halk lokantası idi. Zaten bizim de iyi lokantalarda yemek yiyecek paramız yoktu. Hiç unutmuyorum, İsmail bey bir porsiyon çorbanın içine yarım porsiyon nohut ilave ettirerek karnını doyurmaya çalışırdı.
1984’te Gerede cezaevinde mahpus bulunuyordum. Ziyaretçin var dediler, baktım İsmail bey gelmiş. O tarihte milletvekiliydi.
“İsmail git, Şevket’i Gerede hapishanesinde ziyaret et, benim de selamımı söyle” demiş.
60’lı yılların başlarında
Samsun senatörü (O zaman iki meclis vardı) seçilmişti. Bir gece onu Ankara’ya yolcu etmiştik Haydarpaşa garından. İsmail bey, hocanın sağ kolu olarak yanında idi, birlikte gitmişti. Baskı yapılmasaydı, öldürülmekle tehdit edilmeseydi (Ali Fuat Başgil) Hoca cumhurbaşkanı seçilecekti. İhtilalciler,
demişlerdi ona. Hoca İsviçre’ye göç etmek zorunda kalmıştı.
Merhum İsmail Dayı güzel kitaplar yayınladı, kültürümüze hizmet etti. Temiz bir insandı, haram yemedi, kirli işlere bulaşmadı. Dini bütün bir Müslümandı. Parayı putlaştırmadı. Kültürlü, irfanlı, ahlâklı, karakterli bir kimseydi. Mekanı Cennet olsun. 06 Mayıs 2008