(başlık)
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 22 Kasım 2018
* Ehl-i Sünnet’i yıkarak dinin içini boşaltmak istemişlerdi. Bina tepelerine çöktü, enkazın altında kaldılar.
* Fırka-i Nâciye ile bid’at fırkalarını eşit görüyor, mezhepler kalksın herkes Kur’anda birleşsin edebiyatı yapıyorlardı.
* Ehl-i Sünnet yıkılınca bağlı bulundukları mutezile fırkasının hakim olacağı kuruntusu içindeydiler.
* Şeriatsız ve fıkıhsızlight ve ılımlı sulandırılmış bir İslam türetme emelini besliyorlardı.
* Okullardaki mecburî din kültürü dersleri aldatmacasından yanaydılar.
* Camileri kiliselerdeki gibi sıralarla, sandalyelerle doldurmaya kalkışmışlardı.
* Camileri kadınlarla doldurmak istemişlerdi.
* Feminizm küfür ideolojisi ile İslamı bağdaştırmaya kalkışmışlardı.
* Ümmet kelimesine ve kavramına boykot ilan etmişlerdi.
* İslam işlerine gelmediği için bir sürü İslamcılık uydurmuşlardı.
* O güdük akılları ile âleme nizam verme hevesine kapılmışlardı.
* Az veya çok akılları vardı ama akl-ı selimleri yoktu.
* Birtakım bozuk tarikatları, sahte sufileri bahane ederek tarikatı ve tasavvufu tamamen inkar ediyorlardı.
* “Allah gerçek bir Janus’tur” diyerek, kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh Allahü Tealayı iki çehreli bir Roma putuna benzeten zındığı İslam kahramanı ve fikir önderi olarak gösteriyorlardı.
* Bozuk düzen ve sistemin haram rantlarına aç köpekler ve sırtlanlar gibi saldırıp ganimet devşiriyorlardı.
* Kimisi azılı farmason sarıklıları göklere çıkartıyordu.
* Bu heriflerin bazısı hiç namaz kılmıyordu, bazısı ise doğru dürüst kılmıyordu.
* Onlarda, kendisine biat ve itaat edilmesi şart olan İmam-ı Kebir kavramı yoktu.
* Biatsiz, itaatsiz, irtibatsız serseri mayınlar gibiydiler.
* Kimisi Sünnetin tamamını inkar ediyor, kimisi nice mütevatir ve sahih hadisi inkar ediyordu.
* Fıkıh mezheplerini kabul etmiyorlardı.
* Her biri ayrı bir ibnü’z-zaman idi.
* İçlerinde Kemalist olanlar bile vardı.
* Onların bazısı oryantalistlerden daha sapıktı.
* Kur’anın üç yüz küsur ayeti tarihseldir, bugünkü hükümleri geçerli değildir diyen şu malum ve mahut Fazlurrahmanın peşinden gidenler vardı.
* Nicesinin dini para, kıblesi zen idi.
* Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) sahih ve mütevatir hadislerini, Avrupa Birliği kıstaslarına gire ayıklamışlardı.
* İlmihalleri bırakıp, halkı re’y ve heva ile yazılmış meal ve tercümelerle eğitmeye yeltenmişlerdi.
* Mukaddes, muazzez, ulvî dini siyasete alet ediyorlardı.
* “Namazları ve duaları tembellik çağının ürünleri” olarak gösterenler vardı.
***
İşte bunlar var ya, Fırka-i Nâciye olan Ehl-i Sünneti yıkmak isterken, kendi kazdıkları kuyulara düştüler, enkaz altında kaldılar ve belalarını buldular.
Kur’an, Sünnet, Şeriat onları çarptı.
Muslih görünen bu müfsidler şaşa kaldılar.
İstedikleri gibi camileri kadınlarla da dolduramadılar.
Ehl-i Sünnet imamlarını beğenmeyip de Afganîyi, Fazlurrahman’ı, Şeriatî’yi imam edinenlerin şu hallerine bakınız.
Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldular.
Yağmurdan kaçarken doluya tutuldular.
Fırka-i NâciyeEhl-i Sünneti yıkalım derken enkaz altında kaldılar.
Ne zırlayıp duruyorsunuz, vaktiyle Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörüyü, ya alkışlayan, yahut ahres şeytanlar gibi hiç tenkit etmeyenler, sizler değil miydiniz.
Şeriatsız, fıkıhsız, muamelatsız, ukubatsız, Ümmetsiz, İmamsız içi boş bir İslam türetmeye kalkışmak, dine yapılacak en büyük düşmanlıktır.
Bunu yapanlar tokat üstüne tokat, sille üstüne sille yer.
İmam Rabbanî, İmam Gazalî, İmam Süyutî, Abdülkadir Geylanî, AhmedZiyaüddinGümüşhanevî ve benzeri büyüklere saldırıp; Necid’ten zuhur eden şeytanın boynuzuna, mücessime ve müşebbihe ehline, bid’atçilere, Farmasonlara, mâceraperestaktivistlere, mezhepsizlere, dinde gulüvve sapan aşırılara, Tarihselcilere tâbi olanların burunları necasetten kurtulmaz. 22.01.2017