30 Madde
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Cumartesi
(1) Devlet mutlaka korunmalıdır.
(2) Devlet ayrı şeydir, sistem veya düzen ayrı şey.
(3) Sistemi veya düzeni korumak için devleti tehlikeye atmak ve sarsılıp yıkılmasına sebep olmak büyük ihanettir.
(4) Ülkenin bütünlüğü kesinlikle korunmalıdır ve bunun için her fedakârlığa hazır olunmalıdır.
(5) Türkiye halkı bir bütündür. Bu bütünün parçalarından bir kısmını iç-düşman, tehdit ve tehlike olarak görmek korkunç bir yanılgıdır.
(6) Türkiye halkının temel ve evrensel hakları ve hürriyetleri korunmalıdır.
(7) Bu haklar ve hürriyetler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nde, Avrupa İnsanHakları Sözleşmesi’nde ve bunlara benzer uluslararası metinlerde belirtilmiştir. Devletimiz bunlara imza koymuş ve uyacağına söz vermiştir.
(8) Uluslararası evrensel insan hakları beyanname ve sözleşmelerinde yer almayan ve değer olmayan birtakım kavram, ideoloji ve terimler yüzünden Türkiye halkına baskı ve eziyet yapılmamalıdır.
(9) Türkiye’nin millî kimlik ve kültürü korunmalıdır. Bu millî kimlik ve kültürün ne olduğu ve ne olmadığı tarafsız, geniş ufuklu, yüksek kültürlü hukukçular ve düşünürler tarafından tesbit edilmelidir.
(10) En ufak bir şüphe yoktur ki, din, inanç, inandığı gibi yaşamak, reşid olmayan çocuklarını kendi dinine göre yetiştirmek, dinî dernek kurmak, dinî hizmet ve faaliyet yapmak hakları, temel insan hak ve hürriyetlerinin en başta gelenlerindendir ve bu hak ve hürriyetlere riayet edilmesi, bunların korunması, bunlara aykırı icraat ve propaganda yapılmaması gerekir.
(11) Türkiye’de çeşitlilik vardır. Mezhep bakımından Sünnîlik Alevîlik, etnik köken bakımından Türkler Kürtler ve diğerleri, hayat felsefesi bakımından muhafazakârlar ilericiler, sağcılar solcular ve saire. Herkes bu çeşitliliğe saygı göstermeli, bunları birbirine düşman kamplar ve kesimler haline getirmekten kaçınmalı; bunların sosyal barış ve mutabakat içinde bulunmaları için çalışmalıdır.
(12) Yukarıdaki maddede zikr edilen çeşitliliği, “Böl parçala ve hükm et” prensibiyle, halkı birbirine düşman etmek ve küçük bir egemen azınlığın saltanat, sömürü ve hegemonyasını sürdürmek için kullananlar devlet, vatan ve halk hainidir. Bunların, demokratik ve yasal yollardan güçlerinin kırılması için çalışılmalıdır.
(13) Türkiye’de “Devlet dini” sistemine son verilmeli ve Müslümanlara, devlet dışında bağımsız ve hür bir cemaat teşkilâtı kurmak hakkı verilmelidir.
(14) Bugün Türkiye’de kesinlikle lâiklik yoktur. Yüz bin imamı, müezzini, müftüsü, vaizi, din dersi hocası; 76 bin camii, 500 küsur İmam-Hatip mektebi, hayli ilâhiyat fakültesi bulunan bir sisteme lâik denilemez.
(16) İslâm Vakıfları (Evkaf-ı İslâmiyye) Müslümanlara iade edilmelidir. Satılmış, yok edilmiş vakıf mallarının bedeli tazmin edilmelidir.
(17) Türk hukuk mevzuatında irtica diye bir suç yoktur.Kanunsuz suç ve ceza olamayacağına göre, dindar çoğunluğu irtica ile suçlayanlar mesnedsiz konuşmaktadır.
(18) Türkiye Müslümanları; İngiltere’de, Almanya’da, ABD’de, Kanada’da, Avusturya’da yaşayan (yerli ve yabancı) Müslümanlar kadar hür, serbest ve güvence altında olmalıdır.
(19) Dinî inançlarından dolayı hiçbir vatandaşa baskı yapılmamalıdır.
(20) Dünyanın hiçbir ileri, demokrat, hukukun üstünlüğü ilkesini kabul etmiş, insan haklarına saygılı ve bağlı ülkesinde bulunmayan başörtüsü yasağı kaldırılmalıdır.
(21) Azınlık demokrasisi sisteminden çoğunluk demokrasisi sistemine geçilmelidir.
(22) Bağımsız Din İşleri Başkanlığı’nın denetimi altında olmak şartıyla din eğitimi serbest bırakılmalı, isteyen aileler küçük çocuklarına din ve Kur’ân dersi aldırabilmelidir.
(23) Devletin üzerinde bir veya müteaddit Derin Devlet(ler) bulunmamalıdır.
(24) Kanunlar ayıklanmalı ve millî kimlik ve kültüre uymayan gayr-i âdil ve anti-demokratik bütün kanunlar kaldırılmalıdır.
(25) Din ve mukaddesat sömürüsünün önüne geçilmelidir.
(26) Atatürk’ün kapattırmış olduğu Mason locaları (tarikatları) nasıl açıldıysa İslâm tarikatları da, dinî otoritenin ve âdil kanunların denetiminde hizmet vermek şartıyla açılmalıdır.
(27) Edebî, yazılı kültür lisanı üzerindeki bütün baskılar kaldırılmalıdır.
(28) Türkiye devleti, Türkiye halkı, Türkiye’nin geleceği konusunda en büyük tehdit ve tehlike olan kokuşma, rüşvet, mafyacılık mutlaka önlenmelidir. Türkiye, Finlandiya gibi temiz bir ülke haline getirilmelidir.
(28) Eşitlik sağlanmalı; büyük zenginlerin, büyük bürokratların, milletvekillerinin, büyük medya babalarının, plütokratların, patrisyenlerin, mutlu azınlığın çocuklarının da tehlikeli bölgelerde zahmetli vatanî hizmet yapmaları sağlanmalıdır.
(29) Âdil kanunlara göre herhangi bir suç teşkil etmeyen inançlara, düşüncelere, görüşlere, tenkitlere ceza verilmemelidir.
(30) Kendi inançlarıma, görüşlerime, düşüncelerime göre devletimin, ülkemin, halkımın yararına olarak açıkladığım bu fikirlerim dolayısıyla, Türkiye vatandaşı olan bendenizin de başımın ağrıtılmaması gerekmektedir. 19 Kasım 2006