30 Maddelik Protokol
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 24 Aralık 2018
Çarşamba
1. Türklerle Kürtler birbirine düşman olsun, ülkede 1936-39’da İspanya’da olduğu gibi bir iç savaş çıksın.
2. Keza Sünnîlerle Alevîler birbirine girsin.
3. Dindarlar ile laik çağdaşlar birbirini yesin.
4. Türkiye bir yığın kesime ve sektöre ayrılsın, bunlar çekişip dursun.
5. Ülkede huzur, rahat, güvenlik, barış kalmasın.
6. Seçilmiş iktidarlar darbeyle yıkılsın.
7. Temel kurumlara sızılsın, kadrolar kurulsun.
8. İleride başka nüfuslar ithal edilmek üzere ülkenin doğu ve güneydoğu bölgesi boşaltılsın.
9. İstanbul’un nüfusu 40 milyona çıkartılsın, şehir idare edilemez hale gelsin, Türkiye’nin dengesi bozulsun.
10. Mümkün olduğu kadar, elden geldiği kadar yalan söylensin, iftira edilsin. Çamur at çamur at, mutlaka izi kalır.
11. İslâm dini protestanlaştırılsın.
12. Müslümanlar yüz, hayır hayır bin fırkaya, hizbe, cemaate ayrılsın, Ümmet gitsin, tefrika ve bölünmüşlük gelsin.
13. İsviçre’deki minare yasağı protesto edilsin ama Türkiye’deki Ayasofya yasağı demir kazık gibi sapasağlam yerinde dursun.
14. Başörtülü kızlara kesinlikle okuma, tahsil yapma hakkı verilmesin, izni tanınmasın.
15. Beyaz mafyasının 10 yaşındaki okul çocuklarına uyuşturucu servisi devam etsin ama binanın bodrum katındaki küçük izbe mescidde üç çocuğun namaz kılmasına izin verilmesin. Böyle rezalet olmaz.
16. İslâm’ın kadınlara açıklık saçıklık özgürlüğü vermediği avaz avaz bağırılsın ama seküler düzenin, sol üst köşesinde TC anteti bulunan resmî mühürlü o….. vesikalarıyla kadınlara fuhuş yapma özgürlüğü tanıması devam etsin. Bu fuhuştan KDV ve gelir vergisi alınmaya devam edilsin. Bu vergiler bütçeye konulsun. Gelirimiz artsın, ülkeye refah gelsin.
17. Hiçbir Sabataycı gizli inancından, gizli dininden, gizli kimliğinden dolayı rahatsız edilmesin. Onlar için yüzde yüz mutlak bir hürriyet olsun.
18. Müslüman halk, içinde dört çeşit kimyevî madde bulunan bembeyaz ekmeklerle, hormonlu ve kimyalı sebze ve meyvelerle; bol boyalı, bol aromalı, bol kimyalı içeceklerle, aşırı ilaç tüketimi ile genetiği ile oynanmış gıda maddeleriyle topyekun hasta edilmelidir.
19. Bu sayede yabancı sermaye ilaç şirketlerine efsanevî kazançlar sağlanmalıdır.
20. Büyük medya vasıtasıyla fuhuş, zina, ahlaksızlık genel, yaygın, yoğun hale getirilmelidir.
21. Çocukların büluğ yaşı 12’den 11’e, 11’den 10’a, 10’dan 9’a çekilmeli ve kavruk nesiller yetiştirilmelidir.
22. Türkiye’nin millî ve toplumsal barışını ve mutabakatını yıkmak için her şey yapılmalıdır.
23. Can, mal, din, ırz, nesep güvenliği berhava edilmelidir.
24. Evet hukukun üstünlüğü sağlanmalıdır ama “bizim” hukukumuzun üstünlüğü, “onların” hukukunun değil!
25. Bu çoğunluk gericidir, kesinlikle adam olmaz. Biz onları zorla, tehdit ile, işkence ile, baskı ile, yasak ve tabularla, zindan korkusuyla uygarlık yollarında kerhen yürütmezsek onlar aygırlaşırlar.
26. Demokrasi elbette olacaktır ama vesâyet demokrasisi…
27. Küba, Kongo Cumhuriyeti, Şanzelize krallığı, Muz prensliği, Ananas ve Tatlı Patates Federasyonu resmî ideoloji ile ilerlemişler, en kısa zamanda uygarlık ufuklarına fırlamışlar ve dünyanın en örnek ülkeleri listesinin başına geçmişlerdir. Bizde de resmî ideoloji korunmalı, yaşatılmalı, yüceltilmelidir. Aksi taktirde ülkemiz karanlıklara gömülür ve batarız.
28. Din ve inanç hürriyeti elbette vardır ve korunmalıdır. Lakin, bu hürriyet onların istediği kadar değil, bizim verdiğimiz kadar olmalıdır.
29. On binlerce okul, yurdun her tarafını örümcek ağı gibi sarmalıdır. Türkiye halkı öylesine okur yazar olmalıdır ki, 1928’den önce basılmış Ömer Seyfeddin hikayelerini ve Hüseyin Rahmi romanlarını bile okuyamasın, atalarının mezar taşları Türkçe midir, Çince midir, ayırt edemesin.
30. Dağlara taşlara, ovalara yamaçlara, âsümana zemine “Yurtta sulh, cihanda sulh” vecizesi dev harflerle yazılsın ve Türkiyeliler bu yazıların gölgesinde birbirini yesin.
Hükûmet, bilhassa Sağlık Bakanlığı’na, Belediyelere yüz binlerce mesaj, dilekçe, yazı gönderilmeli ve aşağıdaki hususlara dikkat çekilmeli, ilgili ve sorumlular uyarılmalı, harekete geçmeleri sağlanmalıdır:
1. Halkın yüzde doksan beşinin tükettiği ve temel besin maddemiz olan bembeyaz ekmeklere dört çeşit kimyevî madde konulmaktadır. İçinde hiç kepek olmayan kimyalı ekmekler ölü gıdadır. Türk halkı uzun vadeli bir soykırımla karşı karşıyadır. Kepekli ve tabiî (doğal) ekmeğe bir an önce geçilmelidir.
2. Bazı vicdansızlar, kepekli ekmek görünümü vermek için hamura kakao katıyorlarmış. Bu sahtekarlık da önlenmelidir.
3. İstanbul’da halka çok büyük miktarda evcil domuz, yaban domuzu, eşek eti yedirildiğine dair yaygın bir rivayet bulunmaktadır.
4. Kilosu 25 liraya satılan dana etinin sucuğu nasıl oluyor da markette sekiz liraya kadar satılabiliyor?
5. Sakarozlu ve glikozlu ballar meselesi.
7. Tohumları İsrail’den gelen acayip domatesler ve sebzeler meselesi.
8. Hormonlu sebzeler ve meyveler.
9. Sun’î gübre ile yetiştirilmiş sebze, meyve, tahıl ve bakliyat.
10. Genetiği ile oynanmış sebzeler, meyveler, bakliyat.
11. Boyalı, aromalı, kimyalı meşrubat, gazlı içecekler.
12. Simsiyah görünsün diye kimyevî boyalarla boyanmış zeytinler.
13. İçinden tereyağı ve kreması alınmış, yerine ithal malı palm yağı konmuş peynirler.
14. Gıda maddelerine ve içeceklere katılan 100 tür (Yazıyla: Yüz) kimyevî madde.
15. Cıvalı ve başka zehirli maddelerle dolu balıklar.
16. ABD’den ithal edilen büyük miktarda domuz iç yağı.
17. Sağlığa zararlı katı yağlar.
Daha başka çok konu ve madde var ama bu kadarıyla yetiniyorum. Devletimiz, hükümetimiz, Sağlık Bakanlığımız, belediyelerimiz, diğer ilgili ve sorumlu bütün makamlar bu konu üzerine eğilmeli ve halkı aydınlatmalıdır.
Durum böyle devam ederse kısa zaman sonra Türkiye halkının yarısı -Allah korusun- kanser ve benzeri ağır hastalıklara yakalanacaktır.
Bir ülkeyi çökertmek için üzerine atom bombası atmak gerekmez. Yukarıdaki 17 madde ile de bir devlet, bir halk, bir memleket çökertilebilir.
Türkiye halkı genel bir soykırım ile karşı karşıyadır.
Hükümetin ve belediyelerin zehirleyici, kimyalı, sağlığı çökertici, anında öldürmeyip uzun vadeli öldürücü bütün gıda maddelerini, meşrubatı yasaklaması gerekir. Bu iş, onların isterse yapacağı, istemezse yapmayacağı bir iş değildir. Zorunlu vazifeleridir.
Büyük şehirlerin belediyelerinin, Avrupa’da ve bütün medenî ülkelerde olduğu gibi gıda maddeleri ve meşrubat konusunda laboratuvarlar kurmaları ve sağlığa zararlı olanlarını kesin şekilde yasaklamaları ve imha etmeleri gerekir.
Birkaç ay önce Almanya Türkiye’den gelen armutları, Rusya yine ülkemizden gelen mandalinaları geri gönderdi. Bizde doğru dürüst gıda denetimi olsaydı, o zehirli meyveler o ülkelere ihraç edilemezdi.
Türkiye halkı!.. Sinsice zehirleniyorsun, dikkatli ol ve uyan artık. 10 Aralık 2009