33 Milyon Kitap
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
Pazartesi
Yüz doksan sayfalık, dört renkli resimlerle süslü ciltli İngilizce bir kitap. Adı: “True Peace end Security – How can yo find it?” 1986, gözden geçirilmiş yeni baskısı. New York’ta Yahova Şahitleri tarafından bastırılmış. İkinci sayfasında şu cümle okunuyor: “Bu kitap 66 dilde yayınlanmıştır. Bütün edisyonların toplam kitap adedi 33 milyondur.”
Yani kendi dinlerinin propagandasını yapmak için kitabı 66 dile tercüme ettirmişler ve yekûn olarak 33 milyon nüsha basmışlar. İşte başkaları kendi dinleri, ideolojileri, inançları için böyle çalışıyor. Biz Müslümanların böyle kitap, risale basacak teşkilatımız varmı? Bir kitabı 66 dile tercüme ettirecek kültürümüz, gücümüz, kapasitemiz var mı?
Bugün Türkiye’de öyle cemaatler var ki, basılmamış beyaz kağıttan defter gibi bir kitap yayınlasalar, sadece renkli bir kapak koysalar, üzerine kendi Hazretlerinin ismini yazsalar ve “Efendi hazretleri bütün ihvandan bu kitabın bol miktarda satılmasını, yayılmasını istiyor” deseler, yüz binlerce nüsha satarlar. Kimse çıkıp da “Yahu bu ne biçim kitap?” demez. Efendi istediğine göre hikmeti vardır diye düşünürler.
İslâm dini medeniyet, şehir, kültür, ilim, kitap dinidir. Müslümanların kitapçılığa, basına, propagandaya büyük önem vermeleri gerekir. İslâm adına muazzam miktarda para toplanıyor. Bu paraların büyük bir kısmı ile faydalı broşürler çıkartılmalıdır. On bin, elli bin, yüz bin baskı yetişmez. Faydalı bir broşür en az bir milyon basılmalıdır. İman, İslâm, Şeriat, Kur’an, Sünnet, islâmî hikmet nurları bu broşürlerle her vatandaşa, her eve, her köşeye, her bölgeye ulaştırılmalıdır.
Bu gibi hizmetler sekter zihniyetle, kırsal kesim kafasıyla yapılmaz. Büyük zekâ, yüksek kültür, yüksek ahlâk ve karakter ister bu hizmetler. Yayın yapılacaksa bizim kendi tarikatımız, kendi cemaatimiz, kendi fırkamız, kendi hazretimiz için yapılmalıdır zihniyeti çok yanlıştır. İslâm, iman, Kur’an, Şeriat, Sünnet için çalışmak mecburiyetindedir Müslümanlar.
Lisanı bozuk, üslubu bozuk, kültür seviyesi düşük, içindeki yazılar ve fikirler karmakarışık broşürlerle hizmet edilemez. Ne kadar küçük olursa olsun bir broşürü vasıflı, güçlü, üstün bir ekip hazırlayacak, bastıracaktır. Nefis bir Türkçe, harika bir üslûp, ikna edici bir mantık… Kaliteli kağıt, sanatlı tasarım… Yayınlanacak broşürlerde bu hasletler bulunmalıdır. Yüzlerce, hattâ binlerce konuda broşür çıkartılmalıdır. Siyasî, kültürel, sosyal konularla ilgili yayınlar da yapılmalıdır.
Yakın tarihimizi bilmiyoruz. Bu konuda merak ve ilgiyle okunacak, sahih bilgilere, gerçek belgelere dayalı broşürlerin faydası çok olacaktır. Atatürkçülerin bir kısmı onu yanlış tanıtıyor. Gerçek Atatürk’ü anlatan broşürler ne kadar faydalı olur.
Dinî konularda sapıklıklar, zındıklıklar, suikastler, bozukluklar çoğaldı. Bunları red ve cerh etmek için onlarca çeşit brüşor hazırlanmalı, milyonlarca adet basılıp dağıtılmalıdır.
Bozuk bir ilahiyat profesörü on yılı aşan bir zamandan beri zındıkça yayınlar yapıyor. Basılan makalelerinin, kitaplarının, broşürlerinin toplam sayısı on milyonları geçti. Ehl-i sünnet camiasından bu zata karşı birkaç kitap çıkartıldı. Bu kitapların yekûn baskı sayısı on bini geçmez. Zındığın tirajı on milyon, Ehl-i sünnetin tirajı on bin. Oldu mu bu?
Ülkemizde muazzam miktarlarda din rantı yeniyor. Bilhassa yurt dışındaki samimî ve temiz Müslümanlardan her yıl milyarlarca dolar hizmet, yardım, faaliyet parası toplanıyor. Bu paraların bir kısmı ile niçin islâmî tebşirat (müjdeleme), propaganda yayını yapılmıyor?
Türkiye, tarihî ârızalar yüzünden şifahî bir toplum haline gelmiştir. Bu şifahî toplum içinde en fazla şifahî olanlar da Müslümanlardır. Uzun ve bol şerefeli minareler… Camilere takılan ışıldaklar, fırıldıklar, zırıldaklar… Kutsal hoparlörler… Bizim hazretimiz uçuyor, o çok büyüktür mavalları ve masalları….. Bizi tehdit eden kâfir ve münafık olur tehditleri… Aptallık, eblehlik, geri zekalılık… Halk kitlelerini aldatmak ve sersemletmek… Bunlarla hizmet değil, hezimet olur ancak.
Sadece yurt içine dönük, Müslümanlara yönelik broşür yayını yapmak da yeterli olmaz. İnsanlığa hitap etmeliyiz. Yahova şahitleri gibi altmış altı dilde yayın yapamasak bile hiç olmazsa belli başlı on dünya dilinde imanî, İslâmî, şer’î, Kur’anî gerçekleri ve nurları insanlık âlemine ulaştırmalıyız. Dünyanın on beş en zengin adamından onu İslâm dünyasındadır. Bu listenin başında Brunei sultanı gelmektedir. Bir takım Müslüman devlet başkanları, Müslüman liderler, Müslüman kodamanlar Karun gibi zengin olmuşlardır. Allah onlardan bu paraların, bu servetlerin hesabını soracaktır.
Ülkemizdeki kriz her geçen gün biraz daha şiddetleniyor, katmerleşiyor. Siyasî, iktisadî, mâlî, sosyal, kültürel buhranlar içinde bocalıyoruz. Bütün bunları anlatan, çareler ve çözümler getiren, yol gösteren yayınlara büyük ihtyaç vardır. Bu işleri kimler yapacaktır? Müslüman kurmayların, kodamanların, kocaman adamların beyinleri, vicdanları, ahlâk ve karakterleri bu hizmetleri başarıyla görmeye yetmiyor mu?
Kadın meselesinde dinimize büyük saldırılar yapılıyor. Bu saldırıları püskürtmek, red ve cerh etmek için niçin broşürler, kitaplar hazırlanıp yayınlanmıyor? Profesörün biri İslâm dininin kadını küçülttüğüne dair kocaman bir kitap yazmıştı. Bir ara Diyanet buna bir cevap hazırlamak istemiş, fakat bâlâdan (yukarıdan) gelen bir emirle bu çalışma durdurulmuş ve bir rivayete göre hazırlanan müsveddeler de yaktırılmış. Peki resmî Diyanet böyle bir hizmeti yapamıyorsa, özel İslâm kuruluşları niçin yapmıyor?
“Ben kendi hizmetime bakarım, öteki Müslümanlar, Ümmet-i Muhammed beni ilgilendirmez” şeklinde düşünenler İslâm büyüğü olamazlar, onlar cemaat, hizip, fırka, tarikat büyükleridir ancak.
Ticaret ahlâkı son derece bozuldu. İslâm’ın ticaret, alış veriş, para meseleleriyle ilgili hükümlerini, ahlâk ilkelerini bildiren güzel ve faydalı bir broşür çıkartılsa ve milyonlarca adet dağıtılsa iyi olmaz mı? Bu hizmeti kim yapacak?
“Müslümanlar bize para versinler, başka bir şeye karışmasınlar. Bizi kimse sorgulayamaz, bizden kimse hesap isteyemez. Bizi sorgulayan kafir ve münafık olur…” Bu kafayla ilerleme ve kurtuluş olur mu?
Müslümanların halini iyi görmüyorum. Bize hicret gerekiyor. Cahillikten ilme, gafletden uyanıklığa, tefrikadan cemaate, hizip asabiyetinden ümmet şuuruna, nifaktan ihlasa, ahmaklıktan firasete, istismar ve istihdamdan hizmete, hıyanetten sadakate hicret. 22 Mayıs 2001