Salı

 

Madde 1: Dini hizmetler “hobi” şeklinde yapılamaz. Kendilerine bu gibi hizmetler verilenler bunları canla başla, varlıklarını yüzde yüz hizmete ve vazifeye vererek çalışmakla mükelleftirler (yükümlüdürler). İslâmî hizmetler, bugün olduğu gibi, kendini yüzde yüz vererek yapılmazsa çöküntü olur, yıkım olur.

Madde 2: Cami imamları “namaz kıldırma memuru değildir.” İmamlığı bu şekilde anlayan ve uygulayan Müslüman bir toplum dejenere olur. Aldığı maaşı, namaz kıldırıyorum, bu yüzden maaş alıyorum düşüncesi ve niyetiyle kıldıran bir imamın namazı sahih olmaz, onun arkasında namaz kılınmaz. İmam önder demektir. Cami cemaatinin ve cami çevresindeki halkın bütün meseleleriyle ilgilenmesi onun ana vazifesidir.

Madde 3: Müslümanlar “şifahî Müslüman” olmaktan kurtulup “tahrirî-medenî Müslüman” statüsüne yükselmedikçe kurtulamazlar, hür olamazlar, haysiyetli bir hayat süremezler, izzet bulamazlar.

Madde 4: Müslümanlar, medenî Müslüman haline gelseler bile; lüks, israf, aşırı tüketim, aşırı konfor, rehavet, sefahat, gel keyfim gel, hedonizm bataklığına düşerlerse yine de kurtulamazlar. Mutlaka, İslâm dininin kesin şekilde emrettiği kanaate, zühde, ölçülü bir hayat sürmeye dikkat etmeleri gerekir.

Madde 5: Medya çağımızın en büyük gücüdür. Müslümanlar medya konusunda karşıtlarından ve düşmanlarından daha ileri ve daha kuvvetli olmazlarsa esaret ve zillet içinde sürünmeye mahkumdurlar. Müslümanların başını çeken, yekûn olarak her yıl Müslümanlardan milyarlarca dolar toplayan din başları, medya meselesini halletmek zorundadırlar. Aksi taktirde Müslümanlara ve vazifelerine hıyanet etmiş olurlar.

Madde 6: Adam yetiştirmede esas olan rakam çokluğu, kelle sayısı fazlalığı değil; vasıflı, güçlü, üstün adam yetiştirmektir. Böyle elemanlar yetiştiremeyen bir Müslüman topluluk ezilmeye, sindirilmeye, aldatılmaya, hakarete uğramaya hazır ve râzı olsun.

Madde 7: Zamanımız Müslümanları örs ile çekiç arasında kalmışlardır. Bir taraftan agresif din düşmanlarının zulmüne mâruz kalıyorlar; öbür yandan din sömürücüsü alçak münâfıkların oyuncağı oluyorlar.

Madde 8: Din sömürücüsü münafıklar agresif ve harbî din düşmanlarından dahazararlıdır.

Madde 9: Nifak küfürden eşeddir.

Madde 10: Nefisle yapılan büyük cihatta başarılı olamayan Müslümanlar din düşmanlarıyla yapılan cihatta da başarılı olamazlar.

Madde 11: Para iyi bir hizmetçi ve köle, çok kötü bir efendidir.

Madde 12: Müslümanların bu devirde en büyük düşmanı paradır.

Madde 13: Bir takım hizmetlerin ve faaliyetlerin yapılabilmesi için para ve sermaye gerekebilir; ancak ihlaslı ve şuurlu Müslüman parayı, radyoaktif bir madde gibi kendini koruyarak kullanmalıdır. Aksi taktirde şeytanî radyasyonlara maruz kalarak mânen ölür.

Madde 14: Aç, görgüsüz, tahtası kalitesiz (kavak mavak…), düşük karakterli, zekâsı yetersiz kimseleri din hizmetlisi olarak yetiştiren ve onlara vazife veren Müslüman bir toplum intihar etmiş olur.

Madde 15: Sahte mücahitler, ellerine fırsat geçince müteahhit olur.

Madde 16: Haram kazanmak ve haram yemek ile din hizmeti bir arada yürümez.

Madde 17: Agresif İslâm düşmanı haçlılardan, misyonerlerden, siyonistlerden maddî ve manevî yardım ve destek görenler hizmet değil, hezimet üretirler.

Madde 18: Gerçek bir İslâm büyüğünde kibir, gurur, bencillik ve nefsaniyet bulunmaz. Zahiren veli ve İslâm büyüğü görünen bir kişide bu kötü sıfatlar varsa o evliyaurrahman zümresinden değil, evliyauşşeytan tâifesindendir.

Madde 19: Gerçek din büyüğü, kendisini sevenlerin, şahsını putlaştırmalarına izin vermez. İzin verirse o gerçek İslâm büyüğü değildir.

Madde 20: Dindarlık, dervişlik, fazilet; taçla, hırkayla, ism ve resm ile olmaz..

Madde 21: Müslüman bir şehrin iki özelliği vardır. Birincisi: Günlük beş vakit namazlarda hayat durur. Hele Cuma namazlarında büsbütün durur. İkincisi: Orada kadınlar tesettürlü ve hicaplıdır.

Madde 22: Bir İslâm toplumunun medenîliğinin iki ana göstergesi vardır.Birincisi: Lisan ve edebiyat. İkincisi: Mimarlık ve şehircilik. Lisanda, edebiyatta, mimarîde, şehircilikte geri kalmış, yabancılaşmış Müslümanlar medenî Müslüman değil, bedevî Müslümandır.

Madde 23: En çirkin haram kazanç ve servet din sömürüsü, mukaddesat bezirgânlığı yapılarak elde edilendir.

Madde 24: Hâdis-i şerifte “Mü’min, bir delikten çıkan tarafından iki defa sokulmaz” buyurulmaktadır. Devamlı olarak aldatılan, dolandırılan, tokatlanan; bu utanılacak durumdan razı ve memnun olan, yüz kere dolandırılsa yüz birinci dolandırılmayı bekleyen kişilerin Müslümanlığından şüphe edilir.

Madde 25: Din bilgisi öğrenmeye, kendini yetiştirmeye, kültürlü ve görgülü Müslüman olmaya cep telefonu kadar önem vermeyen bir kişi, Müslüman müsveddesi veya karikatürüdür.

Madde 26: Kur’ân-ı Kerim’de “Nice küçük topluluk, Allah’ın izni (ve yardımı) ile büyük topluluğa galip gelmiştir” buyurulmaktadır. Müslüman bir topluluğun galip gelmesi için Allah’ın ve Resûlünün gösterdiği yoldan gitmesi, din ahkâmını hayata tatbik etmesi, ahlâklı ve faziletli olması gerekir. Bunlara sahipse, sayıca az da olsa yener. Bunlara sahip değilse, sayıca çok da olsa yenilir.

Madde 27: Bir zat “Dinim İslâm, milletim Türk, medeniyetim garp medeniyetidir” demiş. Bu düşünce yanlıştır. Müslümanın dini de milleti de, medeniyeti de İslâm’dır.

Madde 28: Müslüman Türk, Arap, Kürt, Çerkez, Arnavut, Boşnak olabilir. Lakin Türkçülük, Arapçılık, Kürtçülük… yapmamalıdır.

Madde 29: Tarikatlı olmak iyi, güzel ve haktır.Tarikatçılık ise yanlıştır.

Madde 30: Samimî, ihlaslı, faziletli bir hizmetkâr, Yaratanın rızasını kazanmak için yaptığı dinî hizmetlerin ücretini yaratıklardan istemez.

Madde 31: Haram ve gayr-i meşru rantlar peşinde koşan köpekler ümmetin başına belâ ve uğursuzluk getirir.

Madde 32: İyi, olgun ve yüksek bir Müslümanın faziletlerini (üstünlüklerini) düşmanları da kabul ve tasdik eder.

Madde 33: Olgun bir Müslümanda, din ve dünya sevgisi birlikte bulunmaz.

Madde 34: Çilesiz insanlar mânevî bakımdan yüksek dereceli sayılmaz. “Belâların en şiddetlisi Peygamberleredir. Sonra derece derece…” buyurulmuştur.

Madde 35: Bu fâni, aldatıcı, oyalayıcı, saptırıcı dünyayı kendileri için sahte ve şeytanî bir cennet yapmak isteyenler hayırsız kimselerdir.

Madde 36: Mü’min firâset sahibidir. Deccallara ve kezzaplara kanmaz, onların peşinden gitmez, onları sevmez, onların hilelerinin kurbanı olmaz.

Madde 37: Vicdanlı bir Müslüman sofrada doyduktan sonra yemez. Doyduktan sonra yiyen başkalarının ve açların hakkını yemiş olur.

Madde 38: Peygamberimiz kendisini ziyarete gelen ve huzuruna girince zat-ı mübüvvet meablarının heybetinden titremeye başlayan bir arabiye “Korkma, ben kadıt yen dul bir kadının oğluyum…” buyurmuştur. Nemrud, Firavun gibi büyüklük taslayanlar İslâm büyüğü olamazlar.

Madde 39: En iyi ticaret Allah ile yapılan ticarettir. Bu ticareti bilmeyenler, anlamayanlar, yapmayanlar iyi Müslüman değildir. Allah ile ticaret nasıl yapılır? Zekât vererek, bol bol sadaka dağıtarak, fakirlerin imdadına koşarak, hayır hasenat yaparak… Dahası da var canını Allah yolunda feda ederek.

Madde 40: İnsan, hayatı boyunca neyi sever, en çok ne ile meşgul olur, aklında ve fikrinde ne bulunursa son nefesinde onu zikrederek hayata veda eder. Zikri ve fikri Allah olanların son nefeslerini Allah diyerek verecekleri ümit olunur. Dini imanı para olanların son sözleri “Bugün dolar kaç lira, euro kaç lira…” olarak âhirete göçmelerinden korkulur. 22 Şubat 2006