50 Bin Yassı Kadayıf
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Ocak 2019
Pazar
Bütün uzmanlar, ilim adamları İstanbul’a büyük bir zelzelenin vuracağını söylemekte söz birliği ediyorlar. Bu felâketin tarihi belli değildir. Siz bu satırları okuduğunuzda dünden bugüne felâketin tarihi bir gün daha yaklaşmıştır. Yine uzmanlar, bu zelzelede İstanbul’da 50 bin binanın tamamen çökeceğini, yerle bir olacağını, yassı kadayıfa döneceğini söylüyorlar. Uzmanların bu uyarılarına rağmen ilgililer, idareciler, sorumlular tedbir almıyor, çürük binaları tahliye ettirmiyor. Allah saklasın büyük bir zelzelede İstanbul’da bir milyon kişi ölebilir. Enkaz altında can verenler… Soğuktan ölenler…Açlık ve susuzluk…Salgın hastalıklar… Tedâvi edilemeyen yaralılar… Depremden sonra şehrin 20 bin yerinde yangın çıkacakmış; o yangınlarda hayatını kayb edecekler… Vatandaş! Uyuma, gaflet etme. Uyan ve ilgilileri ve idarecileri de uyandır. Yassı kadayıfa dönecek binaların altında sen, çocukların, ehl ü iyalin kalabilir.
On Maddede O Adam
Birinci Madde: O adamın isminin Türk ismi olduğuna aldanmayınız. Kendisi Türk değil Yahudi kökenlidir. (Yahudi olmak elbette bir suç değildir ama Yahudi olduğu halde kendisini Türk olarak tanıtmak ayıptır, bir aldatmadır, binaenaleyh ahlâken suçtur.)
İkinci Madde: O adam Müslüman değildir, ateist olduğunu söylemiş ve yazmıştır.
Üçüncü Madde: O adamın bütün sülâlesi yetmiş seksen seneden beri İsrail ve Amerika tarafından desteklenmiş, kendilerine büyük servetler kazandırılmıştır.
Dördüncü Madde: O adam şu anda üzerine yüklenen vazife ve misyonu yerine getiren paralı bir ajandır.
Beşinci Madde: O adam, vazife ve misyonunu başarıyla yapabilmesi için özel eğitim almıştır.
Yedinci Madde: O adamı, ileride şartlar uygun olur ve elverirse İsrail ve ABDYahudileri çok yüksek bir makama (tahmin ediniz) getirmek istiyorlar.
Sekizinci Madde: Bu adamı büyük medyada GİZLİ YAHUDİLER, yani zahiren Türk ve Müslüman görünen, gerçek kimlikleri ise Yahudiliğin bir sekti olanlar desteklemektedir.
Dokuzuncu Madde: O adamı destekleyen bazı Türkler de vardır. Bu Türkler, G.Y. tarafından benzetilmişlerdir.
Onuncu Madde: O adamın şöhreti tamamen boş ve koftur. Hiçbir edebî, fikrî, kültürel, sanatla ilgili değeri yoktur. Şişirmedir, balondur.
Onbirinci Madde: O adam “Sahibinin Sesini” duyuran bir kukladır.
Sevgili vatandaşlarım!.. Havalar soğudu, kış ansızın bastırdı…Romancı Turhan Pembe “Türkler bir milyon Ermeni, 30 bin Kürt kesti…” dedi… Şarkıcı Filâneye tecavüz edilirken filmi çekildi… Türkücü Feşmekan ile menejeri (ikisi de erkek) kömürlükte seviştiler…İçki yasağı uygarlığa aykırıdır… Biz bunları konuşurken birileri perde arkasında, paravanaların gerisinde ülkeyi, halkı, devleti soymaya devam ediyor. Onlar malı çok profesyonelce götürüyor. Eski hırsızlar onların yanında pek acemi, pek amatör kalır. Bunlar eldivenle çalıyor, parmak izi bırakmıyor.Bunlar minareyi çalmadan önce kılıfını hazırlıyor. Bunlar birtakım vakıf ve şirketlere meselâ 5 milyar alıyor, karşılığında 500 milyonluk makbuz veriyor… Bunlar pek yaman, pek yaman…Biz havalar soğuk diye gevezelik ederken bunlar malı götürüyor. Vatandaş!.. Soyuluyorsun, vatandaş çarpılıyorsun, vatandaş tokatlanıyorsun… Uyamayalım, vatanı ve devleti soydurtmayalım. Saçı bitmedik yetimlerin hakkını sadece hırsızlardan sormazlar, o hırsızlıklara göz yumanlardan, o hırsızlıkları önlemeyenlerden de sorarlar.
Benim sevgili ve muhterem okuyucularım…Kaç kare yazdım, yine tekrarlıyorum: Aylık bütçenize mutlaka ve mutlaka bir KİTAP, SANAT, KÜLTÜR fonu koyunuz; her ay belli miktarda parayı bu sahadaki alışverişleriniz, harcamalarınız için sarf ediniz. Her ay faydalı ve değerli kitaplar alınız ve bunların (hiç olmazsa bir kısmını) okuyunuz. Her ay yerli veya yabancı el sanatı eserleri alınız. İstanbul’da bunların çok ucuza satıldığı hanlar, mekânlar, dükkânlar vardır. Oraları öğreniniz ve gidip geziniz. Kitap ve el sanatı ürünü alırken kendi kafanıza ve zevkinize göre almayınız. Bilenlere sorunuz. Sergilere, müzelere gidiniz. Tükenen eşyaya verdiğiniz parayı kısınız, anti-tüketim yapınız, artan parayı kitap, kültür, sanat harcamalarına aktarınız.Evinizin salonuna güzel bir kitap dolabı koyunuz ve içine görünüşü güzel, muhteviyatı (içeriği) faydalı ve değerli kitaplar yerleştiriniz. Giyim kuşam, yiyim içim, otomobil, cep telefonu, ev dekorasyonu gibi konularda lüksten, israftan, gösterişten, gururdan, kibirden kaçınız. Marka fetişizmini bırakınız. Kanaatli ve mütevazi yaşayınız. Sizlere haddim olmayarak çok güzel tavsiyelerde bulunuyorum.Kulak veriniz, dinleyiniz. Selâm ve hürmetlerimle…
Elektrik Ârızası
ÇARŞAMBA günü gece saat bir buçukta elektrikler söndü, bu satırları perşembe günü öğleden sonra saat 15.00’te yazıyorum, ârıza hala giderilemedi… Elektrikler söndüğü için doğalgaz da çalışmıyor. Fax cihazı çalışmadığı için yazılarımı gazeteye evden gönderemiyorum. Bilgisayarım çalışmıyor. Musluklardan akan su buz gibi… Alt kattaki profesör komşum elektrik ârızaya defalarca telefon etmiş, bir defasında telefonu yüzüne kapatmışlar. Velhasıl bir tek sokaktaki küçük bir arıza iki gündür giderilemedi. Yarın bu şehirde bir deprem olursa ne olacak?.. Alman Müslümanı kadim dostum Ahmed Schmiede anlatmıştı. İkinci Dünya Savaşı’nı Berlin’de geçirmiş, çocukmuş, askere almamışlar.Geceleri hava hücumunu haber veren alarm sirenleri çalarmış. Herkes sığınaklara koşarmış. Bütün şehir korkunç şekilde sallanırmış, yanar yıkılırmış. Hücum bitince, dışarıya çıkılabileceğini haber veren sirenler çalarmış. Sivil savunma ekipleri en kısa zamanda yollardan, caddelerden, molozu temizlerlermiş.Köşebaşlarına kazanlar konurmuş, herkese bir bardak sıcak süt ile bir sandöviç verilirmiş ve
Bir de bizim halimize bakınız. 26 Aralık 2005