Pazar

 

Bir Türk Kedisi İngilizce Miyavladı!

500 kilo patlayıcı yakalanmış, patlasaymış 3 kilometrelik bir alanda her şeyi havaya uçururmuş. Yine içi patlayıcı madde dolu ikinci minibüs daha bulunmuş… Ya Rabbi!.. Bunlar ne korkunç haberlerdir. Yeteri kadar aldıran, korkan, dehşete düşen var mı?

Biz zelzele haberlerine alıştık. Biz teröre alıştık. Biz fitne fesada çok alıştık. Bir yakalanacaklar, iki yakalanacaklar, üç yakalanacaklar… Sonra bilmem kaçıncısında yakalanmayacaklar ve korkunç tarrakalar olacak, her şey havaya uçacak.

Bu patlayıcılar PKK’ya aitmiş. Siz bu martavallara inanıyor musunuz? Bunların ardında bizim iki dostumuz ve müttefikimiz var… Biri çok büyük, biri nüfus ve yüzölçümü bakımından küçük iki dost…

Yabancı bir devletin savaş uçakları komşu bir ülkeye saldırmış ve kaçarken bizim topraklarımız üzerinden uçmuş. Üstelik, yedek yakıt depolarını da bizim üzerimize atmışlar. Sivil hükümet bu devletten bilgi istemiş, cevap vermeye tenezzül bile etmemişler. Onlara kim izin vermiş? Yahu neler oluyor bu ülkede?

Dikkatleri dağıtmak için meraklı konular yayınlayıp duruyorlar. Tavyan’da bir karının silikonlu göğüsleri varmış. Karıyı bir arı göğsünden sokmuş ve fıssst silikonlu göğüs patlamış… Heh heh heh… Bir kedi anne diye bağırmış… Bir şempanze güvercine aşık olmuş. Bir adam üvey kızına tecavüz etmiş…

İmdat imdat imdaaat!.. Üniversitelerde başörtüsü serbest olacak… Biz kedilerle, güvercin ve şempanzelerle, çocuğuna tecavüz eden kavatlarla meşgul olurken 300 kiloluk, 500 kiloluk, 600 kiloluk kaçak patlayıcılar yurda sokuluyor. Ya bunlardan biri patlarsa? Aldırma canım, sen fazla abartıyorsun…

Bak Ramazan şenlikleri, etkinlikleri eğlenceleri ne kadar güzel. Ah, Kantocu Şamram, Peruz, Virgin, komik-i şehir Kel Hasan; sağ olacaktınız da bu etkinlikleri görecektiniz.

Ekselansın biri aksırır. Etrafındaki yalakalar hep bir ağızdan “Efendimiz, ne güzel aksırdınız… Bu ne şahane aksırıktı… Sizin gibisi yok…” derler. Ekselans gurur ve kibir içinde etrafa mütehakkimane tebessümler saçar. Gerçekten bitirim biridir bu bizim sayın ekselans…

Yabancı dost devletler Türkiye’ye patlayıcı madde sokadursunlar, bizim birileri gizli hesaplar peşindedir. Büyük şehirlerin civarındaki ormanlar, çalılıklar, kırsal arazi yerleşime ve yapılaşmaya açılacak ve 100 milyarca dolar vurulacak. Oh ne güzel!.. Sayın Tanrıkulu Rose (Abdullah Gül)… Sakın bu konuya imza basmayınız, sonra ileride hesap veremezsiniz.

Rektör beyefendi “Bizim başörtüsü diye bir meselemiz ve zorumuz yok, biz türbana karşıyız…” demiş. O zaman, şu başörtüsü nedir söyleyin de üniversiteye giremeyen kızlar başlarını o şekilde kapatıp tahsil haklarını kullansınlar.

Sahi kuzum, İsrail uçaklarına hava sahamızı kullanma iznini kim verdi? Bal tutan parmak yalarmış… Bizimkiler yalamakla yetinmiyor, kepçe kepçe, kazan kazan bal yiyor. Onları uyarmak gerekir. Şeker hastası olacaklar ve belalarını bulacaklar.

Patlayıcılar… Ramazan şenlikleri… Rantlar… Ballar yağlar… Ödemekle bitmeyen faizler… Sen ben kavgaları… Manken Fıstikıyye … Futbolcu Tolgaç eliyle koluyla ne işareti yaptı… A hayret, Türk kedisi İngilizce miyavladı…Tencere dibin kara, seninki benden kara… Saçma ile öldürülen Yunus… 500 kiloluk köpek balığı yakalandı… Satürn’ün uydusunun fotoğrafları şaşırtıcı… Prof. Titretir, yaklaşan deprem dedi… Marul karın ağrısına iyi gelir…

Gaflet, şaşkınlık, hayret, yatakta uyumak, ayakta uyumak… Rantçılar, yarın Kıyamet kopacağını bilseler bugün yine rant elde etmek için kuduzca çalışır… Ya, yakalanamayan patlayıcılar bir yerde, bir zamanda güm diye patlarsa?

Müslümanlık Lafla Değil, İşle Olur

Müslümanlık laf dini değil, iş (aksiyon) dinidir. Müslüman kişinin, Müslüman toplumun, Müslüman ülkenin durumu onların aksiyonlarından anlaşılır. Şehirde ezan okunmaya başlandı. Müslümanlar işyerlerinden, evlerinden, dükkânlarından çıkar ve camiye giderek cemaatle namaz kılar.

Müslüman toplum içinde kötü, çirkin, münker bir iş alenen yapıldı. Derhal bir reaksiyon (tepki) oluşur, Müslümanlar bunu yasal sınırlar içinde önlemeye çalışır.

Devlet ve ülke idaresinde bir yolsuzluk, kanunsuzluk oldu. Müslümanlar bunu etkili şekilde tenkit eder ve muhalefet yapar.

Biz nasıl bir İslâm toplumuyuz ki: Gençler büyüklere saygı göstermiyor, Büyükler küçüklere şefkat ve merhamet ile yaklaşmıyor. Bir İslâm toplumunda 18 yaşındaki delikanlı otururken, seksen yaşındaki ihtiyar ayakta yolculuk yapar mı?

Müslüman bir toplumda zenginler Neron gibi tıkınırken, fakirler ve yoksullar sefalet çeker mi? Müslüman bir toplumda sahipsiz kalmış on iki yaşındaki bir kıza altmış erkek tecavüz edebilir mi? Müslüman bir toplumda genel bir haram yeme olabilir mi? Müslüman bir toplumda herkes evine dört süper kilitli çelik kapılar taktırmak ihtiyacını duyar mı? Müslüman bir toplumda yalnız yaşayan bir ihtiyar dairesinde ölür ve bu ölüm üç hafta sonra cesedi koktuktan sonra anlaşılır mı?

Müslüman bir toplumda yaygın bir şekilde riba muameleleri yapılır ve riba parası yenir mi? Müslüman bir toplumda şehirler ve binalar bu kadar çirkin olabilir mi? Müslüman bir toplumda insanlar bu kadar stresli, problemli, sinirli olabilir mi?

Olamaz, olamaz, olamaz…

Müslüman bir toplumda sosyal barış olur, toplumsal mutabakat olur, huzur olur, güvenlik olur.

Günahsız hiçbir toplum olmaz, İslâm toplumunda da günah işlenebilir, yanlış yapılabilir; lakin bunlar toplumu batıracak derecede olmaz.

İslâm toplumu sâlih (iyi), düzgün bir toplumdur. Adı Müslüman olan bir toplumda fısk, fücur, günah, isyan, tuğyan, fuhşiyyat, işret, iffetsizlik, kumar, piyango, lotarya, hırsızlık, haram yeme, devlet ve millet mallarını ve gelirlerini zimmetine geçirme, nifak, şikak, tefrika, çekişme, tepişme, gıybet, nemime haddinden fazla olursa o toplum zahirde Müslüman gibi görünse de gerçekte değildir.

İslâm toplumu öyle bir toplumdur ki, batıdaki Müslümanın ayağına bir diken batsa, doğudaki Müslüman onun acısını yüreğinde hisseder. Mârufla emredilmeyen ve münkerden alıkonulmayan bir toplum İslâm toplumu değildir.

Bir toplumun İslâm toplumu olması için kubbeli camiler olması, minarelerinden ezan okunması, Ramazanda çörekotlu pide pişirilmesi, Kurban bayramında kurban kesilmesi yeterli değildir. İslâm’ın nizamı vardır, o nizamın olmadığı yerde İslâm’ın sadece adı vardır. Müslümanlar İslâm’ı bizzat yaşamaya çalışsınlar, sözde değil, özde Müslüman olsunlar. Ondan sonra toplumun, ülkenin düzelmesini isteyip bekleyebilirler. 17 Eylül 2007