“Bu ülke duâlıdır, bu gemi batmaz” deyip duruyorlar. Bu söz İslâm düşüncesine, İslâmî kriterlere (kıstaslara, ölçütlere) uygun değildir.

*Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) Müslümanlar emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını terk ve tatil ederlerse, yani iyiliği desteklemezler ve emr etmezler, kötülüğü engellemez ve kösteklemezlerse helâk olacaklarını haber vermiştir.

TirmizîHüzeyfe b. Yeman’dan şöyle rivayet eder: “Peygamber (asv) buyurdu ki: ‘Nefsimi kudretinde tutan Allah’a andolsun ki, ya ma’rufu emreder ve münkeri engellersiniz, ya da yüce Allah’ın katından üzerinize bir azap göndermesinden korkulur ki, o zaman O’na duâ edersiniz de sizin duâlarınıza icabet etmez.”

*Bugün Türkiyede İslâma, Kur’âna, Sünnete, Şeriata aykırı pek çok kötülük, büyük günah, azgınlık (fuhşiyat) vardır.

*Bunları önlemek, engellemek, frenlemek için nehy-i münker yapılmazsa toplum çürüyecek ve sonunda yıkılacaktır.

*Başta Diyanet olmak üzere bütün Müslüman sivil toplum kuruluşları, cemaatler, tarikatlar, dernekler, vakıflar, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmalıdır.

*Bu hizmetler ayrı ayrı yapılmamalı, ortaklaşa birlik içinde, planlı ve programlı şekilde yapılmalıdır.

*Emr-i maruf ve nehy-i münker hizmetleri yapılmazsa, Müslümanlar kendilerini büyük ve ölümcül bir tehlikeye atmış olurlar.

*İslâm Ümmeti emr-i marufu ve nehy-i münkeri terk ederse dolaylı şekilde intihar etmiş olur.

*Bu farzı idareciler ve gücü olanlar fiilen, ulema meşayih ve ziyalılar söz ve yazı ile,avamm-ı müslimîn (halk) kalben yapar.

*Münker şeylere kalben buğz etmemek, imanları tehlikeye atar.

*Türkiyede şu anda çok geniş bir din hürriyeti vardır ve emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmak yasak değildir.

*Emr-i mâruf ve nehy-i münker hizmetleri İslâmcı siyasî iktidarı ürkütecek ve tedirgin edecek şekilde yapılmamalı, yıkıcı muhalefete alet edilmemelidir.

*Birtakım derin güçler ilahî İslâm dininde reform, değişiklik, yenilik yapmak, light ve ılımlı bir İslâm türetmek, Kur’ânın üç yüzden fazla kesin hükümlü ayetini, bunlar tarihseldir, bugün geçerli değildirler diyerek inkar etmek, Peygamberimizin Sünnetini ya tamamen yahut kısmen saf harici bırakmak, İslâm feminizmi yapmak, Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü suretiyle tahrif etmek istiyor. Bunlarla mutlaka yasal sınırlar içinde mücadele edilmelidir.

*Sahih bir imandan sonra İslâmın ikinci temel şartı olan beş vakit namaz kılanların oranı yüzde 10’a belki de daha altına düşmüştür. Namaz giderse din de gider. Müslümanlar bu vahim durumla ilgili, planlı programlı emr-i maruf ve nehy-i münker hizmetleri yapmalıdır.

*Ümmet birliği, ittihad-ı İslâm berheva olmuştur. Bu kötü durum düzeltilmelidir.

*Ülkemizde İslâm, Kur’ân, Peygamber ahlâkına aykırı; çok büyük günahlar, fenalıklar, isyanlar, tuğyanlar yaygın ve yoğun hale gelmiştir.

*İslâmın, Kur’ânın, Sünnetin azgınlık (fuhşiyat) olarak gördüğü sayısız büyük ve çirkin günah açıkta, açıkça, küstahça, meydan okurcasına işlenmektedir. Hiçbir Müslümanın, ben yapmıyorum ya, yapanlardan bana ne demek hakkı ve tercihi yoktur.

*En az yüz İslâmî cemaat, tarikat, dernek, vakıf, sivil toplum kuruluşu bir araya gelmeli ve bir EMR-İ MÂRUF ve NEHY-İ MÜNKER HAREKETİ başlatmak için “ortak” bir plan, program, proje yapmalıdır.

*Ellerinde imkan, güç ve hürriyet olduğu halde emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayanlar, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler haindir.

*Cenab-ı Hak Kur’ân-ı Kerimde mü’minleri şöyle tarif ediyor: “Siz, insanlar(ın iyiliği) için (ortaya) çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men’ eder ve Allah’a îmân edersiniz.” (ÂLİ İMRAN, 110)

*Müslüman halka ve bilhassa gençliğe ilmihalini öğretmek emr-i marufun birinci maddesidir.

*İlmihal bilgilerini sahih olarak öğrenmek farzdır.

*İlmihal bilgilerinin içinde İslâm ahlâkının ilke ve hükümleri de vardır.

*Türkiyenin, Uluslararası Şeffaflık ve Temizlik (Ahlâk ve fazilet) notu 100 üzerinden 41’dir. Bu not en az 70’e yükselmez ise geleceğimiz karanlık değil, çok karanlıktır.

*Keşke, üç kişilik ehliyetli ve liyakatli bir ulema heyeti, Emr-i Mâruf ve Nehy-i Münker konusunda (telif ücreti almaksızın) elli sayfalık bir manifesto ve talimat hazırlasalar ve bu metin İslâmî sivil toplum kuruluşları tarafından ortaklaşa, en az bir milyon adet bastırılsa, dağıtılsa, okutulsa, öğretilse.

*Bu yazımı şu cümle ile sonlandırıyorum: Vaktiyle, Suriye Müslümanları birleşmemişler, tek bir Ümmet olmamışlar, başlarına râşid ve muktedir bir İmam seçip ona biat ve itaat etmemişler, ortaklaşa emr-i maruf ve nehy-i münker yapmamışlar ve başlarına büyük felaketler gelmiş, büyük silleler yemişlerdi.

*Ey akıl sahipleri niçin ibret almıyorsunuz? 06.02.2018