Açık Mektup
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Ocak 2019
Perşembe
Tesettürlü kadınları görünce Katolik rahibelerini hatırlıyorum buyurmuşsunuz. Örtülü İslam hanımlarını görünce, rahibeleri hatırlayıncaya kadar hatırlanması gereken o kadar çok örnek vardır ki… Yüksek müsaadenizle bu örneklerden bazılarını arz etmek istiyorum:
(1) Örtülü kadın denilince zat-ı âlinizin ilk hatırlaması gereken
(2) İkinci olarak
Herkesin bildiği gibi Latife hanım Paşa ile evlendiği zaman tepeden tırnağa sımsıkı tesettürlüydü, saçının bir teli bile görünmüyordu ve üstelik, gerekmediği halde ellerini bile eldivenle gizlemekteydi.
(3) Sonra
O tam tesettürlü olmasa da başını örtüyor, saçlarını kapatıyordu.
(4) Tarihimize Çanakkale destanını yazan yüzbinlerce şehidin ve gazinin de anaları, hanımları, bacıları, bülûğa ermiş kızları hep tesettürlüydü.
(5) Sakarya’da yirmi gün ve gece düşmanla çarpışan ve bu vatanı korumak ve kurtarmak için canlarını feda eden, sakat kalan, gazi olan Mehmedciklerin de bütün kadın aile fertleri hep tesettürlüydü.
(6) Birinci Dünya Savaşı’nda kaç cephede devletimizi, milletimizi, mukaddesatımızı, kimliğimizi korumak için korkunç şartlar altında savaşan dedelerimizin anaları, bacıları, kadın ve kızları hep tesettürlüydü.
(7) Tarihimize şan vermiş, Türk İsmini zaferlerle ufuklardan ufuklara koşturmuş Barbarosların, Turgut Reislerin, nice sadrazamların, vezirlerin, seraskerlerin, ümeranın kadın yakınları hep tesettürlüydü.
(8) Mimar Sinan’ların, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa’ların ve diğer bütün sanat büyüklerimizin kadınları da tesettürlüydü. Daha uzaklara gidelim:
(9) Müslümanların canlarından daha fazla sevdikleri Peygamberin hanımları, kızları, Ehl-i Beyti hep tesettürlüydü.
(10) Müslümanlar için hidayet rehberi olan Ashab’ın kadın ve kızları da tesettürlüydü.
(11) Kudüs’ü Haçlılardan geri alan Selahaddin Eyyubî’nin kadın yakınları tesettürlüydü.
(12) Yakın tarihe kadar Endonezya’dan Fas’a kadar bütün Âlem-i İslâm kadınları, kızları tesettürlüydü.
(13) Mevlâna’nın ev halkının kadınlar kısmı tesettürlüydü.
(14) Şu anda bir buçuk milyarlık İslam Dünyasının kadınlarının ezici çoğunluğu tesettürlüdür.
Yakın tarihimizden başka bir örnek vereyim: Maraş’ta millî kıyamı başlatan, Müslümanın ve Türkün namusunu kurtaran
Çarşaflı ve peçeli bir İslam hanımına “Artık bu şehir uygar Fransızların eline geçmiştir, çarşaflı ve peçeli dolaşamazsın, aç örtünü de cemalini görelim” diyen iki küstah düşmana tabancasını çekip kurşun yağdırdığı için kahraman olmuştur. Evet sayın Paşam evet, bugünkü tesettürlü İslâm kadınlarını benzetebileceğimiz o kadar çok örnek var ki, bunları sıralasam kitaplar olur.
Tesettür denilince Hazret-i Adem’den bu yana gelen bütün büyük kadınlar hatırlanmalıdır. Temiz ve iffetli Hazret-i Meryem hatırlanmalıdır. Hazret-i İbrahim’in hanımı ve Hazret-i İsmail’in annesi Hacer validemiz hatırlanmalıdır. Abdülkadir Geylanî’nin, Ahmed er-Rufaî’nin, İmamı Rabbanî’nin, diğer gavsların, kutubların, evliyaullahın kadın akraba, hısım ve taallukatı hatırlanmalıdır.
1071’de Bizans imparatoru Romen Diyojen’in kat kat büyük ordusunu yenerek biz Müslümanlara ve Türklere anadolu’yu açan kahraman Sultan Alp Arslan’ın kadınları, kızları tesettürlüydü.
Vaktiyle Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da, daha saymakla bitmez cephelerde, meydanlarda bu devleti, bu milleti, bu kültür ve medeniyeti, bu kimliği, bu mukaddesatı korumak için çarpışanlara
denseydi ne yaparlardı? Maraş’ta Sütçü İmam’a
deselerdi, bunu söyleyeni kurşunlamaz mıydı? Ah Paşam ah, tesettürlü Müslüman Türk kadın ve kızlarını görünce hatırlanması gereken o kadar çok şey var ki…
Bazıları
diyorlar. Yanılıyorlar, yanılıyorlar… Tesettür siyasal veya şu veya bu İslâm’ın simgesi değil, doğrudan doğruya İslâm’ın simgesidir.
İslâm’ın simgesi olduğu için İngiltere’de ilkokuldan üniversiteye kadar bütün eğitim kurumlarında başörtüsü serbesttir. Portekiz’den Polonya’ya, Norveç’ten İtalya’ya kadar bütün medenî Avrupa ülkelerinde serbesttir.
Fransa’nın sadece resmî liselerinde yasaklanmıştır. O lâik ülkenin özel liselerinde, Katolik liselerinde, bütün üniversite ve yüksek okullarında başörtüsü serbesttir. Fransa’da başörtüsü yasaktır diye mutlak ve genel konuşanlar yalan söylemekte, halkı aldatmaya yeltenmektedir.
İngiltere’de başörtüsü o kadar serbesttir ki, Müslüman kız öğrenci, eşarplı tesettür kıyafetini bırakmış, onun yerine sımsıkı çarşafa girmiş, okul idaresi bu yüzden onu uzaklaştırmış, kız Yüksek Yargıya başvurmuş, avukatlığını başbakanın eşi yapmış ve dâvâyı kazanmıştır.
Medenî Avusturya’nın devlet başkanı sarayındaki resepsiyonlara başörtülü İslâm hanımlarını da dâvet etmektedir. Başörtüsü yasağı lâikliğe aykırıdır. İnsan haklarına aykırıdır. Din, inanç, vicdan hürriyetine aykırıdır. Hukuka aykırıdır.
Strasbourg’taki mahkemenin başörtüsü konusundaki olumsuz kararı keenlem yekûndur, hiçbir hükmü ve kıymeti yoktur. Böyle bir karar medeniyete, hukuka, insan haklarına zıttır. Kararın böyle çıkması için o şehirdeki iki kimlikli bir Yahudi’nin ne kulisler yaptığını, ne dolaplar çevirdiğini bilmiyor değiliz. Türkiye gerçekten Batılılaşmak istiyorsa başörtüsü konusunda Avrupa ülkelerine uymalıdır. Yani bütün okullarda, bütün üniversitelerde ve (ne demekse) kamusal alanda başörtüsü serbest olmalıdır.
Saygılarımla… 23 Aralık 2005