Birinci madde:

İslam ahlak, fazilet, nezaket, mücâmele dinidir. Hiçbir din hocası, alim, fakih kişi, hiçbir Diyanet mensubu kabalık yapamaz. Muhterem din görevlilerini toplayıp, camilerdeki kadınlara ayrılmış özel bölümlerdeki kafesleri, perdeleri kaldırmazsanız canınızı yakarım gibi külhanî üslup kullanamaz. Ayıptır, terbiyeye aykırıdır.

İkinci madde:

Böyle tehditler yapıldığına dair binlerce şahit vardır. Şimdilik canları yanmasın, sürülmesinler, haksızlığa uğramasınlar diye susuyorlar ama gerektiğinde elbette şahitlik yapacaklardır.

Üçüncü madde:

Bendeniz bir Ehl-i Sünnet Müslümanıyım. Kesinlikle taqiyye ve kitman yapmam. Bizi aldatan bizden değildir hadîsini bilirim.

Dördüncü madde:

Ehl-i Sünnet dışı feministler o kuruma sızmışlardır ve saman altından su yürüterek bir yığın tahribat yapmışlar ve yapmaktadırlar.

Beşinci madde:

Ehl-i Sünneti kaldırıp, yerine Fazlurrahmanın Tarihsellik sapık ve bozuk mezhebini getirmek için topyekun çalışıyorlar. Taqiyye ve kitman yaparak Müslüman halkı aldatıyorlar.

Altıncı madde:

Ehl-i Sünneti sarsmak ve yıkmak için feminizmi ve kadınları alet ediyorlar. İslam ailesini çökertiyorlar. Islah edici görünerek tahrip ediyorlar.

Yedinci madde:

Ehl-i Sünnet mensubu bir okur yazar olarak dini yıkıcı bütün faaliyetlere muhalifim ve hizmetlerime, Allahın izin verdiği müddetçe devam edeceğim.

Sekizinci madde:

Taqiyye yapan iki yüzlü Fazlurrahmancıları, feministleri, reformcuları, dinde yenilik ve değişim isteyenleri, BOP’çuları, light ve ılımlı İslamcıları, mezhepsizleri, aykırı ilahiyatçıları, Mutezile fırkası mensuplarını açık, doğru, dürüst, samimî ve şeffaf olmaya davet ediyorum.

Dokuzuncu madde:

Camilerdeki kafes ve perdelerin sökülmesi

İslam Şeriatına, Sünnete, ahlâka, iffet ve fazilete aykırıdır. Din görevlilerinin

“canınızı yakarım”

şeklinde tehdit edilmeleri terbiyeye aykırıdır.

Onuncu madde:

Fazlurrahman mezhebine ve Avrupa Birliği norm ve ilkelerine göre Resulullah Efendimizin

(Salat ve selam olsun ona)

hadîslerinin ayıklanması din adına işlenen Sebeî bir cinayettir. Her Sünnî Müslümanın buna karşı çıkması gerekir.

(İkinci yazı) Dikkat Dikkat Dikkat!..

***Ülkemize binlerce provokatör, ajan, ajitatör gelmiştir.

***Bunların önemli bir kısmı E… kökenlidir.

***Bir kısmı fanatik Evangelisttir.

***Bir kısmı, kargaşa çıkartmak konusunda özel eğitim almıştır.

***İçlerinde

profesyonel sabotaj elemanları

vardır.

***Bu konularda elde

somut istihbarat

bulunmaktadır.

***19’uncu asrın sonunda,

Sultan Abdülhamid devrinde

yaşanan bazı kıyam hareketlerinin benzerlerini sahneye koymak istiyorlar.

***Devlet tek başına bunlarla baş edemez.

***

Huzuru bozulan halkın ve esnafın, yasal sınırlar içinde şiddete başvurmadan harekete geçirilmesi

gerekir.

***

Üstteki cümlede özetlenen iş, iyi tanzim edilmezse ters teper

ve büyük zarar verir.

[Palalı adam gibi… REB]

***

Sabataycı medya

anarşiyi, kaosu, terörü,

seçimle gelen iktidarın darbeyle gitmesini açıkça veya dolaylı olarak desteklemektedir.

Bu medyanın çanına

(yasal ve demokratik sınırlar içinde)

ot tıkanmazsa yangını körükleyeceklerdir.

***

Mısırda Mursî’nin askerî darbe ile düşmesi

morallerini çok yükselmiştir. Mursî tekrar iktidar olursa mâneviyatları çökecektir.

***

Suudî rejiminin kayıtsız şartsız Mısır’daki darbeyi desteklemesi

, darbecilere milyarlarca dolar yardım yapması ve

Türkiyeden darbeyi desteklemesini istemesi çok düşündürücüdür.

***Mısırda ve Türkiyede dönen dolapların ardında

ABD’nin, AB’nin ve İsrail’in

bulunduğundan şüphe edilmemelidir.

***Birinci raundun kazanılmış olması, kesinlikle işin bittiği manasına gelmez.

***Sadece İstanbul ve Ankara’da değil,

bütün ülkede teşkilatlanmaktadırlar.

***Onların

bir kısmına özel eğitim verilmektedir.

***İkinci raundda

çok vahim işler

yapabilirler.

***Gözleri dönmüştür, yapmayacakları yoktur.

***Kan dökülmesini sağlayarak dünyayı velveleye vermek isteyeceklerdir.

***Yapılacak karşı planlar, alınacak önlemler için elbette masraf yapılacaktır ama

hiçbir rantçı serseriye bir kuruş bile kaptırılmamalı

, bu işlerle ilgili tahsisat âdilâne harcanmalıdır.

***

İşin şarkı ve müzik tarafı ihmal edilmemelidir.

Dördüncü sınıf uyduruk kaydırık müzik ve şarkılar değil;

ikinci dünya savaşındaki Lili Marlen gibi, düşmanları da cezb edecek çok güçlü parçalar bulunmalı veya üretilmelidir.

(Merhum Cem Karaca sağ olmalıydı…)

***

Bu bir propaganda savaşıdır.

Propaganda üstünlüğü sağlanmazsa savaş kaybedilebilir.

***

Halk bizi tutuyor gafletine düşülürse

tahribat ve yenilgi önlemez.

***Birtakım

“dost” Pakradunîlere çok dikkat edilmelidir.

***

Sünnî çoğunluk gafletten kurtulmaz, uyanmaz, tedbir almaz, kendini savunmazsa

çok kötü sürprizlerle karşılaşarak perişan olabilir.

(Üçüncü yazı) Ümmet Olmayan Müslümanlar Darbe Yer

Mısır’da birbirinden kopuk kaç islâmî parti, cemaat, tarikat, dernek, hizip, fırka, grup, parça var biliyor musunuz?..

Saymakla bitmez!..

Sünnî Müslümanlar Mısır’da çoğunluğu oluşturuyormuş… Çoğunluktalar ama paramparçalar… Sünnîler böyle param parça, darmadağınık olurlarsa düşmanları onları yener.

İslamın şartları sadece beş değildir. İlmihal kitaplarında yazılı olan bildiğimiz beş şarttan başka şartlar da vardır.

Bunlardan biri de

birlik ve beraberlik içinde tek bir Ümmet oluşturmaktır.

Sünnî Müslümanların sadece Mısırda tek bir Ümmet olmalarıyla da iş bitmez.

Bütün dünyadaki Sünnîler Ümmetleşmelidir.

Elde fırsat varken Mısır Sünnîleri başlarına bir

“Mısırın İmam Vekilini” seçmiş olmalıydılar.

Bunu yapmadılar. İslam dünyasının her yerindeki parça’lar, bütün olduklarını vehm ediyor.

Mısır Sünnîleri, bütün İslamî parçaları birleştirmiş, İslam Ümmetinin Mısır şubesini kurabilmiş, başlarına ehliyetli ve liyakatli bir İmam vekili seçmiş olsalardı başlarına bugünkü darbe felaketi gelmeyecekti.

Kur’an birliği beraberliği emr ediyor…

Resulullah da

(Salat ve selam olsun ona)

bunu emr ediyor… Akıl bunu emr ediyor… Tarih bu konuda ibretli derslerle dolu… Ve biz Müslümanlar birleşmemek konusunda birleşmişiz.

Yaza yaza bıktım usandım, Türkiyede çoğunluğunu oluşturan Sünnî Müslümanlar birleşmezlerse gelecekleri çok karanlıktır.

Sünnî Müslümanların birleşmesi, tek bir Ümmet olması, başlarına ehliyetli bir İmam seçmeleri konusunda hiçbir teşebbüs ve faaliyet yok.

Bu konuda bir milimetrelik bile ilerleme yok.

O’cular, Bu’cular, Şu’cular…

Falanca veya Filanca cemaat… Bin türlü İslamcılık…

Bunlardan biri Gezicilerin saflarında yer almıştı…

Türkiye nüfusunun en az elli altmış milyonu Sünnîdir

ama böyle

bölünmüşlük

, böyle

kopukluk

, böyle

teşkilatsızlık

içinde; kurtuluş, zafer, şer’î hürriyet, izzet elbette olmaz.

Bunca cemaat, tarikat, dernek, vakıf, kuruluş

gevşek bir İslam Konfederasyonu veya Federasyonu çatısı altında bile birleşmeye razı değildir.

Resulullah Efendimiz

(Salat ve selam olsun ona)

üç Müslüman yolculuğa çıkarlarsa içlerinden birini yol başkanı seçsinler

diye buyurmuştur. Yine, iki Müslüman bir yerde iken, farz namazlarını

(cemaat olmayıp da)

ayrı ayrı kılarlarsa

şeytan onları istila eder

diyerek uyarmıştır. Zamanındaki İmama biat etmeden ölen Müslüman sanki cahiliyet ölümüyle ölmüş olur buyurmuştur.

Bizim Müslümanlarda bu konuda hiç ses yok, hiçbir olumlu tepki ve teşebbüs yok.

Gelsin iftarlar, gelsin umreler…

Birlik, Ümmet, İmam… Onlar şimdilik dursunlar, gelmesinler.

Sünnî Müslümanların birleşmesini sadece kafirler, münafıklar, mürtedler istemiyor; reformcular, dinde değişimciler, yenilikçiler, Feministler de istemiyor. Aman Sünnîler birleşmesin.

Mısır’da, Türkiyede, İslâm Âlemi’nin öteki yerlerinde Müslümanlar tam bir fetret ve tavaif-i müluk parçalanmışlığı içindeler. Hiçbir birleşme teşebbüsü yok. Biz bu kafa ile gidersek, Mısırdan sonra Türkiyede de bir darbe yeriz.

Bunun suçu düşmanlarımızda olmaz, birleşmeyen, Ümmet olmayan, bir İmama biat ve itaat etmeyenlerde olur. Benden yazması… 17.07.2013