Pazartesi

 

(1) Gerek kendi vatandaşları olsun, gerek yabancılar olsun, ülkesinde yaşayan ve bulunan insanlara adalet sağlayamayan bir devlet iyi bir devlet değildir.

(2) Adaletsiz bir cumhuriyet iyi bir cumhuriyet olamaz.

(3) Adalet demokrasinin vaz geçilmez şartıdır. Adaletsiz demokrasi olmaz.

(4) Bir ülkede hürriyet var, fakat adalet yok; böyle bir hürriyetin kıymeti yoktur.

(5) Adalet hürriyetten önce gelir.

(6) Adalet en temel ve evrensel değerdir.

(7) Laiklik evrensel bir değer değildir. Laikliği korumak bahanesiyle adaletsizik yapılması zulümdür.

(8) Müslüman bir ülke olan Türkiye’de, birtakım Müslümanların, dinî inanç, görüş, fikirleri yüzünden muhakeme edilmeleri, cezalandırılmaları adalete uygun değildir.

(9) Müslüman Türkiye’de yaşayan dindar ve sofu Müslümanlar, en az Masonlar, Sabataycılar, ateistler ve başka din mensupları kadar hür ve serbest olmalıdır. Masonlar, Sabataycılar dinî ve felsefî inanç, görüş ve fikirlerinde alabildiğine hür ve serbest; Müslümanlar ise çeşitli baskı ve tehditler altında… Böyle bir ortamda hukuk devleti, adalet, gerçek demokrasi olamaz.

(10) Ülkenin ezici çoğunluğunu teşkil eden Müslüman halkın; İngiltere’de, ABD’de, Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi en geniş ve eksiksiz bir din, inanç, görüş ve fikir beyan etme, tenkit etme, inançlarına göre bir hayat sürme hakkı olmalıdır.

(11) Temel insan haklarıyla ilgili evrensel beyanname ve metinlerde reşit olmayan (on sekiz yaşından aşağı) çocuklara din eğitimi verilmesi velilerin, ebeveynin (anne-babanın) isteğine ve iradesine bırakılmıştır. Demokrat ve adil bir sistem bu hakkı hiçbir bahane ile çiğneyemez.

(12) Demokrat ve laik bir sistemin resmî Diyanet Başkanlığı, yetmiş bin camii, yüz binden fazla imamı, müezzini, müftüsü, vaizi, din dersi öğretmeni olamaz. Bütçesinde din işleriyle ilgili bölümü olamaz. Böyle bir sistem laik değil, “Devlet dini sistemidir.”

(13) Laik bir sistem dinî vakıfları idare edemez, vakfedenlerin şartlarına uymayacak şekilde onları kullanamaz, satamaz.

(14) Hiçbir siyasî gücün ve ideolojinin ülkedeki hakim dinle, o dinin mensuplarıyla mücadele etmeye hakkı yoktur.

(15) Ülkenin ve halkın millî kimliğine ters düşen, tarihî devamlılığa aykırı olan bir siyaset hukuka, demokrasiye, adalete, hikmete (bilgeliğe) aykırıdır.

(16) Pozitif ilimler ayrı şeydir, pozitivist felsefe, doktrin ve ideoloji ayrı şeydir. Hiçbir adil devletin pozitivizm veya şu veya bu … izm gibi resmî bir ideolojisi olamaz.

(17) Bilgeliğin kontrolunda olmayan demokrasi pusulasız, dümensiz bir demokrasidir.

(18) Halkın büyük çoğunluğunun güven duymadığı bir adalet sistemi adaleti sağlayamaz.

(19) Güvensizliğin hakim olduğu bir ülkede adalet sarsılır.

(20) Adil bir sistemde mahkemeler işsiz, hapishaneler ıssız olur.

(21) Pahalı, masraflı bir adalet sistemi adaletsizdir.

(22) Mahkemelerdeki davaların yıllarca sürüncemede kaldığı bir yerde, verilen hükümler adaletli de olsa, adalete güven sarsılır.

(23) Halkının yarısının birbiriyle kavgalı, nizalı, mahkemeli olduğu bir ülkede adaleti sağlamak mümkün değildir.

(24) Adalet sadece kanunlarla, mahkemelerle, cezaevleriyle sağlanamaz. Halkın ruhunda, içinde adalet hissi olacak ki, o toplum adaletli olabilsin.

(25) Suç işlenmesini önleyemeyen kanunlar ve yargı sistemi eksik ve yetersizdir.

(26) Devletin, siyasî sistemin, yürütme organının fertlere karşı işlenmiş suçların cezalarını affetmeye hakkı yoktur. Böyle aflar adaletsizliktir, toplumun, ülkenin temellerini dinamitlemektir.

(27) Dindarlık, sofuluk suç değildir; dindarlığı, sofuluğu yüzünden hiçbir vatandaş muhakeme edilemez, suçlandırılamaz, cezalandırılamaz.

(28) Demokratik bir sistemde bütün vatandaşlar hukuk önünde eşittir. Bir kısım vatandaşlara dinlerinden dolayı ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi, zenci, parya muamelesi yapılamaz.

(29) Devlet başka rejim başkadır. Devlet devam eder, rejimler değişir. Devlet ile rejimi özdeşleştirmek faydalı değişimlerin, yeniliklerin yolunu tıkar ve devletin sarsılmasına yol açar.

(30) Resmî ideoloji ile demokrasi bağdaşmaz.

(31) İnsan hakları ve haysiyetleri ile ilgili bütün metinlerde “Din, inanç, fikir, kanaat” hürriyeti yer alır. Bu hürriyet temel bir değerdir.

(32) Hiçbir siyasî sistemin, rejimin herhangi bir ideolojiyi halka din gibi benimsetmeye hakkı yoktur.

(33) Demokrasinin beşiği olan İngiltere’de laiklik yoktur. Orada hükümdar aynı zamanda resmî Anglikan kilisesinin başkanıdır. İngiltere’de diğer bütün dinlere ve mensuplarına da tam bir hürriyet sağlanmıştır. Orada din ile devlet uyum içindedir.

(34) Demokrasinin beşiği olan İngiltere’de, ilkokuldan üniversiteye kadar, ana-babası veya kendisi öyle istiyorsa, her kız başıörtülü olarak okuyabilir, bu yüzden hiçbir engelle karşılaşmaz.

(35) Başörtülü oldukları için eşlerini resmî toplantılara götüremeyen Meclis Başkanının, Başbakanın, bakanların bulunduğu bir ülkede nasıl olur da demokrasi, insan hakları olduğu iddia edilebilir.

(36) Ülkelerin, milletlerin, devletlerin tarihlerinde ârızalar ve kazalar vardır. Bunların bir başlangıç tarihi, bir de bitiş tarihi bulunur. Tarihî ârızaları ilelebed devam ettirmek isteyen zihniyet, bilerek veya bilmeyerek devleti, ülkeyi, milleti felakete götürür.

(37) Gelip geçen siyasî rejimlerdeki kötülükler yüzünden kendi devletlerine düşman olanlar, farkında olmadan bindikleri dalı kesmiş olurlar.

(38) “Her toplum, layık olduğu şekilde idare olunur.” İyi, adil, güvenli bir idareye sahip olmak isteyenler önce kendilerini ıslah etmeli; iyi ve adil vatandaşlar ve insanlar olmak için gayret sarfetmelidir.

(39) Vasıfsız ve ehliyetsiz kadrolarla iyi ve vasıflı bir idare sistemi ve yürütme sistemi olabileceğini düşünmek hafif akıllılıktır.

(40) İyi insanlar, iyi vatandaşlar yetiştiremeyen bir eğitim sistemi ile ne demokrasi yaşatılabilir, ne de hukukun üstünlüğü prensibi üzerine kurulmuş iyi ve adil bir idareye sahip olunabilir. 23 Eylül 2003