Salı

 

Kendilerinden biri düşünce, görüş ve iddialarından dolayı baskıya mâruz kalınca yeri göğü birbirine kattılar, dünya çapında şamata koparttılar. O kadar ileri gittiler ki,

“Bu hadise Türkiye’nin yüz karasıdır”

dediler. O adam

Kendilerinden

olduğu, yani G.Y. (gizli yahudi, dönme, pembe) olduğu için düşünce hürriyeti edebiyatını en abartılı bir şekilde yaptılar. İşin içyüzünü bilmeyen bunları demokrasi, inanç ve fikir hürriyeti âşığı zanneder.

Kendilerinden

bir G.Y.’nin düşünce hürriyeti için böylesine yaygara kopartan bu güruh, yine düşüncelerinden, görüşlerinden, tenkitlerinden dolayı zulme, baskıya, haksızlığa uğrayan bir gazeteci için en ufak bir ses çıkartmadılar, tepki göstermediler. Niçin?.. Çünkü bu gazeteci Müslümandı,

onlardan

değildi. Müslümanların fikir, görüş, tenkit, hak arama hürriyeti olamazdı. Bu adamlar çifte standartlıdır. Bu adamlar elbette düşünce ve inanç hürriyetine taraftardır. Ama nasıl taraftardır? Kendileri için, kendilerinden olanlar için bu hürriyet vardır. Müslümanlar bu haktan yararlanamazlar. Onlar gericidir, onlar tehlike ve tehdit oluşturmaktadır.

Bunlar hem Atatürkçü geçinirler, hem de Atatürk zamanında tutuklanan, muhakeme edilen, ağır hapse mahkum edilen, daha sonra onbeş sene hapiste tutulan

Nazım Hikmet’i

yere göğe sığdıramazlar.

Bunlar ne biçim Atatürkçüdür ki, Atatürk rejimini yıkmak, onun yerine Türkiye’ye kızıl bir rejim getirmek, Atatürk’ü alaşağı etmek isteyen Polonya kökenli bir şairi baştacı ediyorlar?

Birbirine zıt iki sevgi bunların gönüllerinde nasıl birlikte barınabiliyor? Bunu gerekçeli bir şekilde açıklayabilirler mi? G.Y. olan, ateist olan,

“Türkler şu kadar Ermeni, bu kadar Kürt kesti”

diyen adamın fikir ve görüş hürriyeti var; Müslüman gazetecinin yok. Bu ne biçim fikir hürriyetidir, inanç ve görüş serbestliğidir?

Bu adamların demokrat, temel insan haklarına saygılı ve bağlı, eşitliği herkes için kabul eden hür fikirli ve vicdanlı kimseler olduğunu iddia ve kabul etmek için ahmak olmak gerekir. Peki bunların derdi nedir? Demokrasi mi?.. Sakın böyle bir kuruntuya kapılmayın, onlardan daha anti-demokrat olamaz kimse. İnsan hakları mı?.. Hayır hayır,

onların gözünde insan hakları yok, kendi hakları, G.Y.’lerin hakları vardır ancak.

Onlar Atatürkçü müdür? Hayır hayır,

onlar Atatürk’ü kullanıyorlar.

Onların amacı, hedefi nedir?

Ranttır, ranttır, rant!

Bu zümre Türkiye’nin rantını yemektedir. Bu rantı kaçırmak istemiyorlar. Kavganın ana sebebi budur. Uygarlık muygarlık… Demokrasi memokrasi… İnsan minsan hakları makları… Aydınlık maydınlık… Çağdaşlık mağdaşlık… Hürriyet mürriyet… Bütün bunlar bahanedir, edebiyattır. Hepsinin altında rant vardır, rant!

Yekûn olarak yüz milyarlarca dolarlık, hattâ trilyonluk rantlar. Onların bütün derdi bu rantları ellerinden kaçırmamaktır. Herifler

“Biz rant savaşı yapıyoruz… Biz ülkenin yağını balını yemekten vaz geçmeyiz… Biz imtiyazlarımızı öyle kolay kolay elden bırakmayız… Biz Türkiye’yi soymaya, sömürmeye devam etmekte son derece kararlıyız…”

diyecek değiller ya.

Ne diyorlar?

– Ah uygarlık ve çağdaşlık diyorlar…

– Ah demokrasi diyorlar…

– Ah aydınlık diyorlar…

– Ah insan hakları diyorlar…

G.Y.’lerin ellerindeki en büyük araç ve silah büyük medya vasıtalarıdır. Onlarla halk yığınlarının beyinlerini yıkarlar… Onlarla ülkenin dominat unsurunu tehdit eder, baskı altında tutarlar.

Onlar, işlerine gelmeyen, emellerine hizmet etmeyen, saltanat ve hakimiyetlerine zarar veren, gölge düşüren iktidarları bile devirirler. Şimdi seyahat kolaylaştı. Büyük Avrupa şehirlerine giderler, oralarda gizli toplantılarda (G.Y. oldukları için onlar gizliliği çok severler) planlar yaparlar ve iktidarları devirirler. Niçin devirirler?

– Rant için, rant için, rant için…

– Saltanatları için, saltanatları için…

– G.Y.’lik için…

Atatürkçülük elden gidiyor diye bağırırlar. Bir ellerinde Atatürk posteri, öbür ellerinde Atatürk düşmanı Nazım posteri vardır. Bunlar Türkiye’nin taçsız sultanlarıdır. Bunların bir elleri balda, diğer elleri yağdadır. Bunlar ülkenin yağının balının büyük kısmını yerler.

Kim demiş ki, bizde aristokrasi, zadegân sınıfı yoktur. Vardır vardır vardır. G.Y.’ler vardır, iki kimlikliler vardır,

“daha eşit”

olanlar vardır. Anayasamız bütün vatandaşlar eşittir diyor. Amennâ, lâkin onlar

daha eşit’tir, daha eşit…

Kim onların

daha eşit

olduğunu, bu

daha eşitlikten

doğan haklarını inkâr ederse fena halde çarparlar onu.
Daha eşit’lerin rantlarına gölge düşürenler

bu memleket için en büyük tehdit ve tehlikedir.

Onların kendi cennet ve cehennemleri vardır, muhaliflerini cehennemlerinde cezalandırırlar. Kendilerinden olmayanlar için tek çıkar yol, onlara benzemek, onların gösterdikleri yoldan gitmektir.

Benzetilmişlerin önlerine de kemikler atarlar. Kendi yedikleri rant kemikleri kadar büyük ve yağlı olmasa da kemik kemiktir.

Onların devlet içinde devletleri vardır. Onların bildiğimiz Anayasanın üzerinde kendi anayasaları vardır. Sorarsanız

“Biz de Müslümanız”

derler ama onların kendi dinleri vardır. Müslümanların Hazret-i Muhammed’i vardır, onların Mesih’i vardır. Müslümanların şeriatları vardır, onların ayrı şeriatları vardır.

Bu sahte Atatürkçülere göre Nazım vatan haini değildir ama, Sultan Vahdettin haindir.

Nazım, Türkiye’den kaçtıktan sonra Moskova havaalanına indiğinde kendisini bekleyenlere

“Benim vatanım Sovyetler Birliği’dir, beni Stalin yarattı…”

demişti. G.Y.’lerin gözünde Nazım büyük vatanseverdir, büyük şairdir, büyük adamdır.

“Türkler şu kadar Ermeni, bu kadar Kürt kesti”

diyen G.Y de onların büyük adamlarındandır. Onlar istediklerini balon gibi yükseltirler, istemediklerini de yerin yedi kat dibine batırırlar. Onların bu ülke, bu halk üzerinde tartışılmaz hakları vardır. Bu ülkenin rantlarının arslan payı onlarındır.

Onların haklarını, onların rantlarını, onların saltanatlarını tartışanın vay haline. Onlar affetmezler ve acımazlar… Onlar

“Biz de Müslümanız”

diyerek Müslümanların canına okumuşlardır.

Elbette Müslümanlar… Öldüklerinde cenazeleri musalla taşına konmuyor mu? Türkiye halkının elbette din, inanç, fikir, vicdan hürriyeti vardır. Vardır ama onların izin verdiği kadar. Çizmeden yukarı çıkarsan cezanı çekersin. Onlar, yani G.Y.’ler paralı asker kullanırlar. Benzetilmişleri istihdam ederler.

Türkler şu kadar Ermeni, bu kadar Kürt kesti diyen G.Y.’nin bundan beş-altı yıl önce New York’ta birine:

– Biz yahudiler yirminci asırda iki devlet kurduk…

şeklinde büyük bir laf ettiğine dair rivayetler var. Aklı, iz’anı, mantığı, vicdanı, basireti, firaseti olana G.Y’nin bu cümlesi çok şeyler söyler. Ah G.Y.’ler, ah G.Y.’ler… 18 Ocak 2006