Çarşamba

Zerre kadar iz’an ve irfanı olan kişi bilir ki, bu zaman âhir zamandır; fitneler, fesatlar, bozukluklar devridir. Âhir zamanın alâmetleri vardır.

BİRİNCİSİ: Bina ve zinanın çoğalmasıdır. Hem bina sayısı hızla çoğalıyor hem de göklere ser çeken yüksek binalar yapılıyor. Zina da çok artmıştır. Dinsiz ve inançsız kişiler zinanın bir suç olmaktan çıkartılması için çalışıp duruyor.

İKİNCİSİ: Paranın tek değer haline gelmesidir. Hadîs-i şerifte “Onların dinleri paralarıdır…” denilen uğursuz taifenin sayısı her geçen gün artıyor. Maalesef parayı en büyük değer biliş, âdeta paraya tapış Müslümanlar arasında da yaygındır.

ÜÇÜNCÜSÜ: Hürriyet perdesi altında kadınların azması, azdırılması, kadınlık haysiyetine yakışmayan kılıklara girmesi, boyalara boyanmasıdır.

DÖRDÜNCÜSÜ: Çocukların ve gençlerin ana-babalarını dinlememeleri, din sınırlarını tanımamaları, çok kötü yetişmeleri ve yetiştirilmeleridir. Öyle ki, zamanımız anneleri sanki efendilerini doğurmuşlardır.

BEŞİNCİSİ: Allah’ı, Peygamberi, dini, ilâhî hükümleri bilmek ve hayata uygulamak konusunda cehaletin yaygın hale gelmesi; inkârcılık, ilhad, fısk, fücur karanlıklarının dünyayı sarmasıdır.

ALTINCISI: Pozitif ilimlerin, fenlerin çok ilerlemesi; buna mukabil ahlâkın, faziletin, dindarlığın, hakikî insanlığın çok geride kalmış olmasıdır. Aradaki bu seviye farkı yüzünden maddî ilerlemeler insanlığın lehine olmuyor, mutluluk sağlamıyor, bir sürü felâkete ve mânevî sefalete yol açıyor.

YEDİNCİSİ: İslâm dünyasının, Ümmet-i Muhammed’in karanlık bir gecede, yağmur ve fırtına altında kurtların hücumuna uğramış çobansız bir koyun sürüsüne dönmüş bulunmasıdır. İmamet-i Kübra müessesesi yıkılmış, halkı uyaracak ve doğru yola sokacak güçte ve sayıda ulema ve mürşid hemen hemen kalmamıştır.

SEKİZİNCİSİ: Müslümanların birliği büsbütün parçalanmış olup, bir sürü bozuk fırka, hizip peydahlanmıştır. İslâm âleminde yüzlerce, binlerce sahte mehdi, sahte peygamber, sahte mücahid, sahte kurtarıcı, sahte rehber zuhur etmiştir. Deccâlûn ve kezzâbûn fitne ve fesat saçıyor, peşlerine takılan cahil ve gafilleri dalâlet yollarına sokuyor. İtikad konusunda bozukluklar çoğalmıştır. Reformculuk taslayan müfsid ilâhiyatçıların zındıklıklarının, sapık fikir ve telkinlerinin haddi hesabı yoktur.

DOKUZUNCUSU: Allah’ın kesin şekilde yasaklamış olduğu ve hakkında “Ribacılar Allah’a ve Resûlüne savaş ilan etmişlerdir” tehdidi bulunan riba yaygınlaşmış, toplumu genelleşmiş bir kanser gibi sarmıştır. Bu yüzden bet bereket kalmamış, uğursuzluk her sahayı istilâ etmiştir.

ONUNCUSU: Televizyon her eve girmiş, milyarlarca insan bu cihaza esir ve müptelâ olmuştur. Bu dehşetli aleti ve gücü şer kuvvetleri kontrol altına almışlardır.

ONBİRİNCİSİ: Ümmet-i Muhammed’in kelle sayısı artmış, bir buçuk milyarı bulmuştur ama Müslümanların siyasî, kültürel, ilmî ağırlıkları kalmamıştır. Öyle ki, selden sonra kalan çer çöp ve köpük haline gelmişlerdir.

ONİKİNCİSİ: İslâm dünyasında irtidat, dinsizlik, nifak, şikak, fitne, fesat hızla yayılırken, Batı dünyasında yüzbinlerce, yekûn olarak milyonlarca insan hidayet bulmuş, din olarak İslâm’ı seçmiştir. Acaba Batı’daki bu ihtida cereyanı, âhir zamanda güneş batıdan doğacaktır haberinin gerçekleşmesi midir?

ONÜÇÜNCÜSÜ: Fıtrata, insan yapısına, yaratılışa, ilâhî kanunlara ve sınırlara uygun olmayan şeytanî ve tağutî medeniyet dünyayı kirletmiş, yaşanmayacak hale gelmiştir. Âhir zamanda çıkacağı bildirilen duhan (duman sis, smog) her yeri sarmıştır. Denizler, nehirler, göller kirlenmiştir. Tabiî denge ve düzen bozulmuştur. Nükleer atıklar, nükleer silâhlar, kimya ve mikrop bombaları insanlığın geleceğini tehdit etmektedir.

ONDÖRDÜNCÜSÜ: Erkekler karılara, karılar erkeklere benzemişler; homoseksüellik meşru hale getirilmiş; hatta Hollanda gibi ülkelerde kiliselerde aynı cinsten çiftlerin nikahları kıyılmıştır.

ONBEŞİNCİSİ: Pis kokular, zehirli gazlar çıkartan dabbelerin yüz milyonlarcası arz yüzeyini istilâ etmiş; insanlar bu dabbelerin patırtısı, koşuşturması, tozu dumanı içinde deliler gibi oraya buraya seğirtmeye başlamışlar, huzur ve saadetlerini yitirmişlerdir.

ONALTINCISI: Son yıllarda, geçmiş asırlarda görülmemiş sıklıkta ve şiddette zelzeler olmaya başlamıştır.

ONYEDİNCİSİ: Diğer âfetler de çoğalmıştır. Su baskınları, volkanların patlaması, denizlerde korkunç kasırgalar ve tayfunlar, önüne geleni yıkan, tahrip eden görülmemiş rüzgârlar….

ONSEKİZİNCİSİ: Yahudi milletine bir vatan temin etmek için, Filistinliler vatanlarından sürülmüştür. Filistin’de adil ve kalıcı bir barış yapılmadığı için fitne ve fesat ateşi her gün biraz daha büyümekte ve âhir zamanda kopacağı bildirilen Melhâme-i Kübra, Armageddon savaşı patlama anına yaklaşmaktadır.

ONDOKUZUNCUSU: Dünyanın süper gücü olan Amerika’nın başkanı “Bir kıyamet senaryosuna hazır olmalıyız” diyerek nükleer silâhların kullanılacağı korkunç bir savaşla İslâm âlemini tehdit etmektedir.

YİRMİNCİSİ: İslâm âleminin her yerinde zuhur eden ve Kitabullah’a, Resûlullah’ın sünnetine, ahkam-ı şer’iyeye, selef-i sâlihîn’in eser ve ilkelerine, akla ve hikmete aykırı işler işleyen, Müslümanları aldatan, korkunç bir ihtirasla dünya malı edinip yığan, nefs-i emmârelerine put gibi tapan kâfirden beter din istismarcıları, mukaddesat baronları zuhur etmiştir. 14 Mart 2002