Âhir Zaman Çalkantıları
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 04 Şubat 2019
Pazar
1. Hazret-İ Mehdi’nin zuhur ve hurucundan önce, aynı Ramazan ayında hem Güneşin hem de Ay’ın tutulacağı rivayet olunmuştur. Bu sene 9 Kasım’da ay tutulmuş, 23 Kasım’da da Güneş tutulmuştur. Bu iki tutulma da, tam (total) olmuştur. 22-23 yılda bir Ramazan ayında Ay’ın ve Güneş’in tutulması ihtimali olmaktadır, ancak bunlar tam (total) tutulmalar değildir. Her ikisinin tam tutulması birkaç yüzyılda bir vukuu bulan bir gök hadisesidir. Bundan önce böyle tutulmalar 896, 918, 1070, 1135, 1200 ve 1786 tarihlerinde gerçekleşmiş olup, bu seneden sonra ancak 2155 yılında böyle bir olay tekrar meydana gelecektir.
2. Hindistan’da zuhur etmiş Kadîyanilik Dini’ni kuran Mirza Gulam Ahmed’in taraftarları, 1894 yı’te gelmiştir.
4. Dünyaya en yakın gezegen olan Venüs, her yüz yılda bir meydana gelen çifte güneşe transit geçişinin ilkini 8 Haziran 2004’te yapacaktır.
5. Gayb hakkında kesin konuşulamaz, ancak önümüzdeki bir iki yıl içinde birtakım büyük alâmetler zuhur edecektir. Hazret-i Mehdi’nin çıkışı ile ilgili hadislerden birinde, bu zuhurdan biraz önce Hacc sırasında Mina’da birçok insanın öldürüleceği bildirilmektedir. Böyle bir toplu katl hadisesinin olmasını istemeyiz, olursa Mehdi’nin çıkışı ile ilgili olacaktır.
6. Tarihin akışının hızlandığı, yeryüzünde peş peşe akıl almaz, büyük, dehşetli hadiselerin birbirini takip ettiği bir zaman diliminde yaşamaktayız. Yakın geçmişe bakalım: İran’da Şah’lık rejiminin yıkılması, Sovyetler Birliği’nin çökmesi, Türk dünyasında bağımsız devletlerin kurulması, Afganistan’da bir islâm Devletinin kurulması üzerine Haçlıların ve Siyonistlerin o ülkeyi savaş sonunda işgal etmeleri, New York’ta 11 Eylül’de ikiz kulelerin yıkılarak dünyanın dehşetli tek gücü Amerika’nın can evinden vurulması, iki Irak savaşı, ikincisinde bu islâm ülkesinin işgal edilmesi… Hadiseler durmuş değildir; bütün şiddetiyle ve dehşetiyle devam etmektedir. Irak’ta işgal güçlerine karşı direniş her geçen gün şiddetini biraz daha arttırmaktadır. Yakın geçmişteki ve bugünkü hadiseler, gelecekte de bunlara benzer olağanüstü olayların ve çalkantıların zuhur edeceğine delildir. Sovyetler Birliği dağıldıktan ve Marksizm iflâs ettikten sonra Fukuyama’nın “tarih bitti” tezi doğru çıkmamıştır.
7. Bundan elli sene önce hayal bile edemeyeceğimiz değişiklikler, gelişmeler oluyor. İslâm, Fransa’nın ikinci dini olmuştur, sessiz sedasız fütuhatına devam ediyor. Ateist Yahudi Lévy’nin biri onaltı diğeri onsekiz yaşındaki iki kızı Müslüman oluyor ve çarşafa giriyor; bütün Fransa hop oturup hop kalkıyor. Tesettürü yasaklayan kanun çıkartmak istiyorlar…Bundan elli yıl önce böyle bir şeyin olacağı düşünülebilir miydi? Fransa 21’nci yüzyılda bir Akdeniz-İslâm ülkesi olacaktır.
8. Bütün bu çalkantılar içinde Türkiye’nin geleceği nasıl olacaktır?.. Bu konuda çeşitli görüşler vardır: (a) Saflar: Bunlar geleceği toz pembe görüyorlar, her şey iyi olacak, günlük güneşlik olacak, sıkıntılar gidecek, yenilecek içilecek… Oh kekâh!.. (b) Kudurmuşlar: Bunların dini imanı para, servet, mal, mülk, haram kazanç, ikbal, lüks, konfor, tantana, gösteriştir. Gözleri vardır görmez, kulakları vardır, işitmez, kalpleri vardır, mühürlü… Böyleleri yarın kıyametin kopacağını öğrenseler yine rant, komisyon, fesatlı ihale, alavere dalavere, haram kazanç peşinde koşarlar. Kendilerine nasihat kâr etmez. (c) Paniğe kapılmadan durumun vehametini anlayıp idrak eden sağduyu, basiret, hikmet, anlayış ve kavrayış sahipleri: Bunlar fazla yüklerden kendilerini azat ederler, musibet, felâket ve afetlerden korunmak için hayır hasenat yaparlar, sadaka verirler, muhtaçlara yardımcı olurlar; ibadet ve dua ederler. Doğru yolda olanlar bunlardır.
9. Ülkemizde maalesef toplumsal bir çürüme ve çöküntü başlamıştır. Bazıları, “açılan her yeni okul bir cezaevinin kapanmasına yol açar…” gibi parlak vecizeler yumurtluyor. Bizde son yıllarda cayır cayır okul açılıyor ama hapishanelerin ve mahkumların sayısı azalacağına, onlar da dehşetli ve cehennemî bir hızla artıyor. Bir ülke sadece okul binalarıyla, kuru okumak ve okutmakla kurtulmaz, salah ve felah bulmaz. Efendi! Okullarda ne okutuyorsun? Doğru, hayırlı, faydalı, lüzumlu inançlar, bilgiler, kültür mü veriyorsun, yoksa yeni nesillerin kafalarını safsatalarla, tağutî bilgilerle mi dolduruyorsun?
10. Türkiye Müslümanlarının bir kısmının, hem de büyük bir kısmının durumu hiç parlak ve içaçıcı değildir. Para en büyük değer, put olmuştur; halk yığınları Altın Buzağıya tapar hale gelmiştir. Rantçılık bir afet halini almıştır, kendilerini dindar gibi, islamcı gibi gösteren birtakım sahtekârlar ve soytarılar yüce İslâm dinini, mukaddesatı şahsî menfaatlerine ve ikballerine alet etmeye başlamışlardır. Tek kelimeyle onların dinleri paralarıdır. Bu uğursuz ve hayırsız taife ülkemizin, halkımızın ümitlerini harcamış, kurtuluş yolunu tıkamıştır. İçeride ve dışarıda meydana gelen bunca önemli ve ibretli hadiseden ders almayan bu sahtekârlar ve soytarılar, hâlâ servetlerine servet, ünlerine ün, ikballerine ikbal katmak için gece gündüz çalışıyorlar. Âkibetleri Sodom Gomore’nin, Pompei ve Herkulanum’un, Roma’nın, Bizans’ın, Kartaca’nın gafillerininki gibi olacaktır.
11. Dinden kopmuş, sekülerleşmiş vatandaşlarıma bir şey söylemiyorum, onların işi zordur. Burada Müslüman olduğunu iddia eden, İslâm’ı benimsediğini açıkça söyleyen, inanç ve tatbikat Müslümanlarına hitap ediyorum: Gafleti, şaşkınlığı artık bırakınız. Felâketlerin, afetlerin, akıl almaz, tâkat yetişmez hadiselerin ne zaman geleceği belli olmaz. Ufuklardaki kara bulutlar bunların habercisidir. İslâm’a inanıyorsak, dünyanın bizim için yalancı bir cennet olmayacağını kesinlikle bilelim. Dünya bir imtihan yeridir, ekini âhirette biçilen bir tarladır. Dünya işlerimizle uğraşırken, âhirete ait işleri unutmayalım, ihmal etmeyelim. Âhir zamanda yaşadığımızı, bir an bile hatırımızdan çıkartmayalım. Haramdan, azgınlıktan, nefs-i emmare köleliğinden uzak duralım. Üzerimize farz olan ibadetleri aksatmadan yerine getirmeye çalışalım. Mal ile yani para ile yapılan ibadetler olduğunu da iyi bilelim. Allah’ın bize vermiş olduğu kazançlarda ve servetlerde fakirlerin, sıkıntı çekenlerin, muhtaçların, sürünenlerin, ezilenlerin hakları vardır. Onların bu haklarını gasbetmeyelim. Gösterişten, kibirden, gururdan, lüksten, şatafattan, saçıp savurmaktan, aşırı tüketimden, pahalı marka giyimlerine meftun olmaktan, restaurant restaurant dolaşıp caka satmaktan, pahalı ve parlak Limuzinlerle fink atmaktan uzak duralım.
12. Küçük bir iyilik, az bir sadaka (profesyonel dilenciye verilen değil), yarım hurma, güler yüz ve tebessüm, aç ve perişan hayvanlara yapılacak bir iyilik ve bunlar gibi hayırlar büyük felâketleri, büyük afetleri, büyük ve dehşetli musibetleri def edebilir. Gafil olmayalım, âgâh olalım.
(Not: Hazret-i Mehdi’nin zuhuru ile ilgili değerli bilgiler lütfeden Murat Arıkan Beyefendiye teşekkür ediyorum. 22 Aralık 2003lındaki tutulmaları, kendi dinlerinin hak olduğuna dair bir delil ve işaret olarak göstermektedirler. O yıl Ay tam değil, kısmî tutulmuştur. Tutulmalarla ilgili NASA’nın sitesinde bu verileri kontrol edebilirsiniz. (http://sunearth.gsfc.nasa.gov/eclipse)
3. Mars gezegeni altmış bin yıldan beri dünyaya en yakın konumuna 27 Ağustos 2003