Pazar

 

Kıyamet’e yakın zamanda neler olacaktır? Peygamberimiz bu konuda bize bilgiler vermiş, uyarılarda bulunmuştur. Aşağıda, hadîs-i şeriflerden çıkartılmış bazı bilgiler ve uyarılar bulacaksınız. Bunlar, 19’uncu asırda yaşamış büyük Nakşî şeyhi ve Şeriat âlimi Ahmed Ziyaüddin Gümüşhânevî hazretlerinin Râmuzü’l-Ehâdis adlı kitabında yer alan hadîslerden alınmıştır.

(1) Bozuk emîrler (devlet adamları, büyük bürokratlar, yüksek idareciler) gelecek. Bunlar Müslümanların rızıklarına el atacak, halkı yalanlarla avutup aldatacak.

(2) Öyle bir zaman gelecek ki, insanlara sefih (beyinsiz, ahlâksız) önderler hâkim olacak….. Kim bu zamana yetişirse reis olmasın, memur olmasın, vergi memuru olmasın, maliyeci olmasın.

(3) (Peygamber, Ashabına buyuruyor:) Siz bugün öyle bir zamandasınız ki, sizlere emrolunanın onda birini terk etseniz helâk olursunuz. Ama öyle bir zaman gelecektir ki, emrolunanın onda birini yapanlar kurtulacaktır.

(4) Lût kavminin (çirkin) amelini mübah saymaları sebebiyle gökten taş yağıp birtakım kavimlerin başları ezilmedikçe Kıyamet kopmaz.

(5) Şunlar olmadıkça Kıyamet kopmaz: Zamanda hızlanma olur, bir sene bir ay gibi çabuk geçer. Zelzeleler çoğalır. Fitne ve fesat her yeri sarar. Öldürme çoğalır.

(6) (Âhir zamanda çıkacak) Mehdi’nin ismi ismime, babasının ismi babamın ismine uyar.

(7) İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki, o zamanda riba yemeyen kalmayacak. (Doğrudan doğruya) yemese bile, kendisine ribanın tozu bulaşacak.

(8) İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, günaha girmeksizin geçinme imkânı kalmayacak. Öyle ki, (Para kazanmak için) adam yalan söyleyecek, yemin edecek. Böyle bir zaman gelince kaçın. “Nereye kaçalım?” sorusuna: Allah’a, Kitabına ve Peygamberin Sünnetine kaçın, buyurulmuştur.

(9) Allah’a yemin ederim ki, benden sonra ümmetim bir fetret devri geçirecek. O devirde herkes helâli aramadan mal (ve kazanç) elde etmek isteyecek. Kanlar akıtılacak ve şiir (edebiyat) Kur’ân’a denk tutulacak.

(10) Şunlar Kıyamet alâmetleridir: Komşuluğun kötüleşmesi. Akrabanın (yakınların, hısımların) aranıp yoklanmaması. Cihadın kalkması. Dünya (işlerinin ve ihtiraslarının) dini ihlâl etmesi (dini unutturması, dine aykırı işler yaptırtması.)

(11) Emânet zâyi edildiğinde Kıyamet’i bekle.Soruldu: “Emânetin zâyi edilmesi nasıl olur?” Buyurdular: Vazifeler (Memuriyetler, işler, makam ve mevkiler) ehil (ve lâyık) olanlardan başkasına verildiği zaman.

(12) Kıyamet yaklaştığında şunlar görülür: Taylasan sarık sarılması çoğalır. Ticaret artar. Mal (ve servet) çoğalır. Mal sahibine (zengine) malı için hürmet edilir, bu yüzden büyük sayılır. Fuhuş (azgınlık, ahlâksızlık) yayılır. Kadınların sayısı çoğalır. Sultan (devlet reisi ve büyük idareciler) zulm eder. Çocuklar (şımarır) âmir durumuna gelir. Ticaret işlerinde eksik ölçü ve tartı yapılır.

Bir adama, köpek yavrusu yetiştirmek çocuk yetiştirmekten daha kolay gelir.

Büyüğe saygı gösterilmez, küçüğe merhamet edilmez. Gayr-i meşru çocuklar çoğalır. (Fuhuş, zina ve ahlâksızlık o kadar artar ve açıkta olur ki) yol ortasında adam kadına yakınlaşır. İnsanlar, kalplerinde kurt olduğu halde koyun postuna bürünürler.

(13) Şunlar Kıyamet alâmetlerindendir: Çocuğun öfkeli (ve hırçın) olması. Yağmurun şiddetli ve tahripkâr olması. Şerlerin (kötülüklerin) taşması (selleşmesi). Yalancının tasdik edilmesi (doğrulanması). Doğru (ve dürüst) kimsenin yalanlanması. Hâinlere güvenilmesi. Güvenilir, emin kimselere ihanet edilmesi. Münâfıkların kabileye (topluma) efendi (ve baş) olması. Çarşıya (ticaret, iş, iktisat hayatına) münâfıkların hâkim olması. Mihrapların süslenmesi. Kalplerin harap edilmesi. Erkeklerin erkeklerle, kadınların kadınlarla yetinmesi (sapıklık). Dünyanın mâmur (bayındır) kısmının harap, harap kısmının mâmur olması. Şüpheli şeylerin ve fâizin açıkça yapılması, yenmesi. Çalgının ve eğlence âletlerinin (yaygın) ve aleni olması. İçkinin içilmesi. Zaptiyenin (kolluk kuvvetlerinin), gammazların ve gıybetçilerin çoğalması.

(14) Kıyamet alâmetleri peşpeşe gelir. Bir ipe dizili boncukların ardarda kopması gibi.

(15) Âdem (aleyhisselamın) yaratılışı ile Kıyamet’in kopması arasındaki zaman içinde Deccal (fitnesinden) büyük hâdise yoktur.

(16) Deccal’a Isfahan Yahudilerinden yetmiş bin Yahudi tâbi olur. Bunların hepsi de taylasanlıdır.

(17) Deccal’ın sol gözü şaşıdır (ârızalıdır). Saçları çoktur. Yanında kendi cennet ve cehennemi vardır. Onun cehennemi cennet, cenneti de cehennemdir.

(18) Deccal Mekke’ye ve Medine’ye giremez.

(19) Siz Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça Kıyamet kopmaz. (Bu savaşta)taşlar bile arkasındaki (harbî)Yahudiyi “Ey Müslüman şu benim arkamdaki Yahudidir……” diye haber verir.

(20) Peygamberler baba bir ana ayrı kardeşler (gibi)dir. Dinleri birdir. (Hepsinin dini esas ve usûl itibarıyla İslâmdır). Meryem oğlu İsa da benim kardeşimdir. Onunla benim aramda başka bir peygamber yoktur. O tekrar yeryüzüne gelecektir. Onu gördüğünüzde tanırsınız. Orta boylu pembe beyaz renkli bir zattır. Üzerinde Mısır kumaşından iki parçalı giysi vardır. Su vurmadığı halde başında damlalar görülür. Putu kırar, domuzu öldürür, cizyeyi kaldırır ve milletleri İslâm’a çağırır. (Dünyada)İslâm’dan başka din kalmaz. Arslanlar develerle, kaplanlar sığırlarla, kurtlar koyunlarla dolaşır ve otlarlar. Çocuklar yılanlarla oynarlar da hiçbiri birbirine zarar vermez. O kırk sene yaşayacak ve sonra ölecektir. (Cenazesini Müslümanlar (İslâm dini kurallarına uygun olarak) kaldıracaktır.

(21) İsa yeryüzüne tekrar indikten sonraki hayat ne mutlu bir hayattır. Gökten rahmet yağar, yeryüzü yeşillenir (münbit ve bereketli olur). Taş üzerine tohum ekilse biter (mahsul verir).İnsanlar arasında kin ve çekememezlik olmaz. Bir adam arslana rastlasa arslan ona zarar vermez. Yılana bassa, yılan onu sokmaz.

(22) Sizin üzerinize bir zaman gelir ki, adam âcizlikle fâcirlik arasında bir seçim yapmak zorunda kalır. Kim bu zamana ulaşırsa âcizliği seçsin. (Âcizlik para, gelir, mal bakımından güçsüzlük, zâlimlere ve kâfirlere karşı kendini koruyamamak olabilir. Fâcirlik ise günah işlemek, Allah’a isyan etmek, dine aykırı işler yapmak, haram yemek, küfre ve nifaka hizmet etmek ve bu gibi kötülüklerdir.)

Bu hadîslerden alacağımız dersler vardır. Yeryüzünde küfrün azdığı ve yaygınlaştığı, fısk ve fücurun ortalığı istilâ ettiği, nice iyi şeyin yasak, nice kötü ve çirkin şeyin emr edildiği bir zamanda iman sahipleri sımsıkı dinlerine ve şeriatlarına sarılmalıdır. Aksi takdirde imanlarını ve ebedî saadetlerini yitirmek felâketiyle karşı karşıya kalabilirler. Âhir zaman fitneleri ve fırtınaları içinde dinini korumak, Resûlullah efendimizin sünnetini tutmak, avucunda kor tutmak kadar zordur ama bir mü’min cehennemde ebediyen yanmamak için her türlü zahmeti göze alır, her eziyete katlanır ve sabr eder.

Ne mutlu âhirzaman fitneleri içinde dinini, imanını koruyabilen, Kur’ân’a ve Sünnete bağlı kalan, haram yemeyen, parayı put haline getirmeyen, itikadını tashih eden, namazı kılan, Şer’-i şerifin emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçınan, Allah’tan korkan, dosdoğru hareket eden hayırlı insanlara. Yazıklar olsun kötü yollara kendi iradeleriyle sapıp da ayakları kayanlara.

(Millî Gazete’nin yayınladığı “Nereye Gidiyoruz?” başlıklı kitaptan seçilmiştir.) 18 Temmuz 2005