Ahlâk Ahlâk Ahlâk
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
İslamın bir ahlakı vardır, bir ahlak boyutu vardır. Hiçbir ahlaksız, İslamı ve Müslümanları temsil edemez. Yine hiçbir ahlaksız, gerçek İslamî hizmet yapamaz.
Bugün birtakım ahlaksız Müslümanlar ve İslamcılar görülmektedir ki, bunların İslama ve Ümmete verdiği büyük zararları ne cinnî, ne de insî şeytanlar verebilir.
Müşrikler, kafirler, münafıklar, fâsıklar, sapıklar Müslümanlara düşmanlık edebilirler ama onlar için asla ahlaksız diyemeyiz.
Müslümanların içine sızmış münafık bir ahlaksızın yaptığı tahribatı yüz harbî ve cehrî düşman veremez.
İslam dini yalanı ve aldatmayı haram kılmıştır. Yalancılar ve aldatanlar Müslüman değildir, Müslüman taslağıdır.
İslam dini soygunu, talanı, haram yollarla zenginleşmeyi yasaklamıştır. Bunları yapanlar asla ve asla İslamı ve Ümmeti temsil edemez ve sağlıklı hizmet edemez.
İslam dini mürüvvet dinidir. Mürüvvetsiz kötü bir Müslüman olabilir ama mürüvvetsiz bir İslam temsilcisi ve hizmetkarı olamaz.
İslamiyet soy asaletini ölçü olarak kabul etmez ama ruh ve ahlak soyluluğuna büyük önem verir, mânen soylu olanlara rüchaniyet tanır.
Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) kâmil=olgun ahlakın mücessem timsalidir.
O, öylesine büyük bir ahlaka sahipti ki, zaman zaman eline geçen büyük servetleri, kendisine bir dirhem ve bir lokma ayırmaksızın dağıttıktan sonra aç kaldığı olurdu..
Gerçek alimler, gerçek fazıllar, gerçek hizmetkarlar, gerçek mürşidler, gerçek Müslümanlar Resul-i Kibriyanın manevî ailesi mensuplarıdır ve onlar ahlak-ı Muhammedî ile mütehallidir.
Muhammed Mustafaya gerçekten, yürekten, samimiyetle iman edenler paraya tapmazlar, süflî ve denî dünya menfaatleri için sahtekarlık, düzenbazlık ve şaklabanlık yapmazlar.
Kara, kirli, necis para ve servet sahibi olanlar şayet Müslüman iseler, iyi Müslüman değil, kötü Müslümandırlar.
İhalelere fesat karıştıranlar… Haram ve kirli rantlar elde edenler… Öncelikle fukara ve mesakin-i müslimînin hakkı olan zekatları Kur’ana Sünnete Şeriata aykırı olarak gasb ve sarf edenler… Müslümanlar arası riba muameleleri yapanlar… Emanetleri ehil ve layık olmayanlara verenler… Kur’ana Sünnete Hikmete aykırı nemrudî ve şeddadî binalar yapanlar… Saçı bitmedik yetimlerin haklarını yiyenler… İşte böyleleri muslih görünseler de müfsiddir.
Günde altı milyon nan-ı azizi (ekmeği) çöpe atıp israf edenler ahlaksız Müslümanlardır.
Vicdanlı ve ahlaklı Müslüman, pilav yerken tabağında bir tek pirinç bile bırakmaz.
Bir kısım fakir Müslümanlar aç gecelerken, kendileri tok sabahlayanlar nasıl Müslümanlardır? İyi mi, kötü mü?
Din için toplanan yardım paralarını zimmetlerine geçirenler, yahut Şeriata aykırı olarak israf edenler iyi Müslüman mıdır, kötü Müslüman mıdır?
Kur’an Kur’an Kur’an edebiyatı yaparken, Kur’anın ilahî emirlerini yerine getirmeyen, yasaklarını işleyenler nasıl Müslümandır?
Bu adam veya kadın nasıl bir Müslümandır ki, iman kardeşlerini sevmiyor, sevmek bir tarafa onlara düşmanlık ediyor.
Allahın kendisine ihsan ve lütf etmiş olduğu nimetlerin bir kısmını muhtaç kardeşleriyle paylaşmayan vicdansız cimri ne biçim bir Müslümandır?
Çok lüks, çok pahalı bir otomobilin kendisine itibar ve prestij sağlayacağını sanan şu beyinsiz, iyi ve salih bir Müslüman mıdır?
Sokakta açık kadınlardan daha fazla dikkat çeken şu sözde tesettürlü Bayan Gökkuşağı Rüküşe iyi midir, kötü mü?
Nice fakir öğrenciler bir tek yerden burs alamazken kendisi altı yerden burs alan şu dindar öğrenciye bakınız.
Şu mücahidlik postunu atıp müteahhidlik kaftanına bürünen sefiller…
Müslümanlar Müslümanlar Müslümanlar!… Ahlak ahlak ahlak!.. İmdat imdat imdat!…
Uçakların hiç şakası yoktur. Küçük bir noksanlık, herhangi bir arıza, yerine oturmamış bir vida uçağın düşmesine sebep olur.
Devletler ve ülkeler de uçaklar gibidir. Bir ülkenin bir tek çivisi gevşemişse bütün ülke bozuk demektir.
Türkiye’nin büyük bir şehrinde kaldırımda yürüyorsunuz. Daha birkaç sene önce döşenmiş taşlar eciş bücüş, yer yer çökmüş, kırıklar dökükler var… Ülke çok kötü idare ediliyor demektir.
CHP başbakanlarından Dr. Refik Saydam “Bu memlekette A’dan Z’ye kadar her şey bozuktur.” demişti.
İstanbul’da bir konferans veriliyor… Konferansçı “sorusu olan yazılı olarak versin…” diyor. Dinleyenler defterlerinden birer sayfa kopartıyor, sorularını yazıp kürsüye gönderiyorlar… Soru kağıtlarının üç tarafı düzgün kesilmiş, bir tarafı fare yemiş gibi yırtık pırtık. Düzgün bir toplumda böyle çirkinliklerin olmaması gerekir.
Soru yazanların yazılarına bakıyorsunuz, çivi yazısı gibi. Üç satırlık yazıda beş imla hatası var. Dahi manâsına gelen ‘da’ ve ‘de’leri, soru ‘mi’lerini mularını, iki cümleyi bitiştiren ‘ki’leri bitişik yazmış. Bu küçük ayrıntılar bile ülkenin, toplumun kötü durumda olduğunu göstermeye yeter.
Belediye otobüsüne biniyorsunuz, kazık gibi genç oturmuş, 80 yaşındaki adam veya kadın ayakta sarsıla sarsıla yolculuk yapıyor. Gemi batar!.. Uçak düşer!..
Şu 75 milyonluk memlekette bir tek Müslüman aç gecelese, bütün toklar sorumludur.
Bu memleketteki bütün kötülüklerden, münkerlerden, azgınlıklardan, rezilliklerden, fısk ve fücurdan öncelikle on milyonlarca Sünnî Müslüman sorumludur. Sen bu ülkede çoğunluk ol, sonra bu duruma düş, ortalığı pislik götürsün. Kabahat de dinsizlerin, densizlerin, donsuzların olsun…
Çoğunlukta olan Sünnî Müslümanlar vazifelerini yapmazlarsa büyük gemi su alır, sonunda batar. İslam Kur’an Sünnet Şeriat bize neyi emrediyor? Tek bir ümmet olmayı, birlik ve beraberliği emrediyor. Müslümanlar bugünkü gibi bin cemaate, fırkaya, hizbe, gruba, İslamcılığa ayrılırlarsa çiviler yerinden oynar ve gemi batar.
İstanbul’da sabah ezanları okunuyor, milyonlarca Müslüman leşler gibi uyuyor. Birkaç cami dışındaki mâbedlerde cemaat yok, hele dindar liseliler ve üniversiteliler hiç yok.
Cuma ezanı okunuyor, lokantalar pastahaneler kahvehaneler işyerleri atölyeler dükkanlar hep açık. Otobüsler tramvaylar metrolar dopdolu. Çarşılarda, pazarlarda , meydanlarda adamdan geçilmiyor. Sonra da İstanbul İslam şehriymiş!
Lütfen yerinden oynamış bütün çivilerimizi çakıp sağlamlaştıralım. Bütün gevşek vidalarımızı sıkıştıralım.
İtikadımızı tashih edelim.
Beş vakit namazı kılalım.
Bu bir fetva değildir!.. Bütün farz namazları cemaatle kılamıyorsak hiç olmazsa arada bir camiye cemaate gidelim.
Bilhassa sabah namazlarındaki yoklamaları kaçırmayalım.
Azgınlıklarımıza dur diyelim, nefs-i emmare eşeklerine çüş diyelim.
Dinlenmek için yatakta uyuyalım ama ayakta uyumayalım.
Cemaat ve tarikat, şeyh ve efendi holiganlıklarını bırakalım ümmet şuuruna sahip olalım.
İsraf büyük günahtır, azgınlıktır, terk edelim.
Müslüman putperest olmaz. Para putuna tapınmayı bırakalım.
Haram yemekten ateşten kaçar gibi kaçalım.
Vatandaşlarımızın kurdu değil meleği olalım. Tarih boyunca çivileri oynayan nice devlet ve toplum batmıştır. Dicle kenarında bir kuzuyu kurt kapsa adl-i İlahi bunu Ömer’den sorar… Herkes kendinin Ömer’i olsun ve sorgulanmaya hazırlansın. 04 Mayıs 2013