İslâm’da akıl dinin kaynağı değildir ama dini anlamak, dindar olmak için en büyük alet ve vasıtadır.

Aklı olmayanın dinî mükellefiyeti yoktur. Aklı kıt olan İslâmı hakkıyla anlayamaz ve anlatamaz.

İslâm düşmanları Türkiye coğrafyasından dini silmek, büsbütün silemezlerse dini tahrif edip tesirsiz hale getirmek için çoğunluktaki Müslüman halkın aklını erozyona uğratmak maksadıyla her türlü hıyaneti, şeytanlığı, habaseti, süfyaniliği yapmışlardır.

Müslümanın aklı nasıl ve neyle gelişir?

Eğitimle gelişir. Eğitim okullarda verilir, alınır. İslâm düşmanları, onlara destek veren beyinsizler İslâmî millî eğitimi çökertmişler, okulları dinsiz ideolojinin fidanlıkları haline getirmişlerdir.

Akıl zengin kültür lisanıyla gelişir. İslâm düşmanları, Müslümanların yazısını değiştirmiş, lisanını sadeleştirme bahanesiyle zayıflatmıştır.

Gerçek İslâm medreselerinde gelişir. Medreseler kapatılmıştır.

Müslümanların akıllı, kültürlü, vasıflı, üstün olmasına hizmet eden bütün kurumları dinamitlemişlerdir.

İslâmı kazıyamamışlar, Müslümanların kökünü kurutamamışlardır ama aklı zayıflatmak ve yozlaştırmak suretiyle seviyeyi çok düşürmüşlerdir.

Müslümanlar millî yazısız, zengin lisansız, eğitimsiz, medresesiz, yazılı ve medenî kültürsüz kalınca düşmanlar; münafıkların arzusu üzere bin kadar birbirinden kopuk fırkaya, hizbe, cemaate, gruba, parçaya ayrılmıştır.

Dedelerinin Türkçe mezar kitabelerini okuyamayacak kadar cahil kalan yığınlar akıllı mıdır? Cemaat ve parça asabiyetine sahip olan, Ümmet ve İmamet şuuruna sahip olmayan Müslümanlar akıllı mıdır? Özet olarak da olsa ilmihallerini öğrenmeyen Müslümanlar akıllı mıdır?

Kur’ân, Sünnet, Şeriat israf etmeyin, israf edenler Şeytanın kardeşleridir dediği halde çılgınca israf eden Müslümanlar akıllı mıdır? Lise diplomasına sahip bir Müslüman doğru dürüst

mantık kültürüne sahip değilse

ona akıllı Müslüman demek mümkün müdür?

Parayı, maddeyi, serveti ana değer yapan, zenginliğe tapan bir Müslümana akıllı demek mümkün müdür? Lüks, gösterişli, pahalı bir otomobille fazilet, şeref, üstünlük kazanacağını sananlara nasıl akıllıdır diyebiliriz?

Akılsızlar iki ana bölüme ayrılır:

Raporlu deliler… Bir de akıllı göründükleri halde akılsız olanlar.

Akıl Kur’âna, Sünnete, Şeriata uymakla elde edilir.

Kur’ânı okuyor ama onun emirlerini ve yasaklarını hayata uygulamıyor. Böylesi akıllı değil, çok akılsız bir Müslümandır.

En akılsız, vicdansız, ahlâksız kişiler din ve mukaddesat sömürüsü yapan alçaklardır. Akılları ve ahlâkları olsa yaparlar mıydı?

Bin türlü günah işliyor, sonra yılda bir kez yedi yıldızlı lüks ve ihtişamlı bir umre yapıyor ve anasından doğmuş bir bebek gibi günahsız olduğunu sanıyor. Bu beyinsizde hiç akıl var mıdır?

Akılların türleri vardır…

Ebubekir Sıddıkın aklı ile Ebu Cehilin aklı bir olmaz.

İnsanlık aleminde en yüksek, en parlak, en selim, en nurlu akıl âhir zaman Peygamberi Muhammed Mustafa hazretlerinin aklıdır. Salat ve selam olsun ona…

İmamı Gazalî hazretleri,

nebevî nurun aydınlığından

bahs eder. Nebevî nur olmaksızın hiç kimse tam akıllı olamaz ve doğru yolu bulamaz. Nebevî Nurun ışığından faydalanabilmek için Resûlullahın varisleri, vekilleri ve halifeleri durumunda bulunan gerçek Rabbanî ulema, fukaha, meşayih ve mürşitlere tabi olmak gerekir.

Herhangi bir Müslümanın ben ilhamımı doğrudan doğruya Kur’ândan alırım demesi onun akıllı olmadığının yeterli delilidir. Resûlullahın Sünnetini tamamen inkâr eden, yahut bir kısmını inkâr eden, Sünneti hafife alan reformcular, İslâmcılar akıllı Müslüman değil, akılsız Müslümandır.

“Allah gerçek bir Janustur”

diyerek tecsimin ve teşbihin en kötüsüne düşmüş İranlı bir yazarı din imamı, önder, büyük mücahid ilan edenlere akıllı Müslüman demek mümkün müdür?

Şeyhi tenkit edilince küplerde binen, ortalığı velveleye veren, Resûlullaha saldırılınca ya hiç tepki vermeyen, yahut az tepki verenler

akıllı Müslüman mıdır, yoksa akılsız ve beyinsiz Müslüman mı?

Bir Müslüman doğru bir cemaat veya tarikata mensup olabilir ama asla

cemaatçilik ve tarikatçılık yapamaz.

Yaparsa akıllı değildir. Akıllı bir Müslüman Kur’ân ve Sünnet ahkamını hayata uygulayabilmek için mezhepli olmak zorundadır ama asla mezhepçilik yapamaz. Mezhepli olan akıllıdır, mezhepçi olan akılsızdır. İhlaslı olan Müslüman akıllıdır, ihlassız olan akılsızdır.

Aklın türlerinden biri

selim akıl

dır. Aklında selim sıfatı olmayan kimse her an akılsızlığa ve beyinsizliğe düşebilir.

Kur’ânda Allahü Teala ve Tekaddes hazretleri

“Yiyiniz içiniz, lakin israf etmeyiniz”

buyuruyor. Devamlı olarak, doyduktan sonra yemeye devam etmek suretiyle israf edenler akılsızdır. Akıllı olsalardı böyle yapmazlardı. Doyduktan sonra yemek hem dine, hem sağlığa aykırıdır.

Müzeyyen, ihtişamlı, lüks evleriyle; lüks ve pahalı binitleriyle; lüks markalı giysileriyle; lüks sofralarıyla öğünenler akılsız ve beyinsizdir.

Gerçek, hâlis, olgun, akıllı, vicdanlı bir Müslümanın Resûlallahın Sünnetine ve ahlâkına uyması gerekir. Bol bol salavat okuyor ama Sünnete uymuyor.

Bu ne yaman çelişkidir!

Birtakım ruhbanları erbab haline getirenler akıllı mıdır, akılsız mıdır? Müslümanlar on yıllardan beri harıl harıl yeni camiler yaptırıyor ama ülkemizde bir tek gerçek

İslâm Mektebi

yoktur. Bu yokluk aklın eseri midir, akılsızlığın eseri midir?

Evet Müslümanların kurtulmasının, necat ve felah bulmasının, izzetinin birinci vasıtası; Kur’ân, Sünnet ve Şeriat nurlarıyla doğru yolda ilerleyen akıllılar sınıfı ile gerçekleşebilir.

Böyle insanlar da gerçek İslâm medreselerinde, gerçek İslâm mekteplerinde yetişebilir. Böyle ziyalı, münevver, hâdi, irşad eden kimseler ve kadrolar hüdainâbit yetişmez.

Akıllı Müslüman Resûlullah Efendimize irtibatlı, biatlı, itaatli olur. O, ucu Resûllerin Seyyidine ulaşan kopuksuz bir silsileye bağlıdır. O, kendi hevası ve re’yi ile iş yapmaz. Mu’temen, alim, fazıl kimselerle istişare eder.

Onun kalp gözü açıktır, istihare eder ve yönlendirilir. Gerçek akıllılar müeyyed min ‘indillahtır.

Var gücümüzle akıllanalım. Çocuklarımızı akıllı Müslümanlar olarak yetiştirelim. Kur’ânın, Sünnetin, Şeriatın, ahlâk-ı İslâmiyenin nurları ile yol alalım. Cahilî holiganlıkları, militanlıkları, asabiyetleri, ırkçılıkları terk edelim.

Resûlullah ile olan irtibatımızı kuvvetlendirelim.

Resûlullaha irtibatlı olan, ona biat ve itaat eden, onun Allah katından getirdiği dine ve Kitaba, onun sünnetine uyan Allahın rızası dairesi girmiş olur.

Allah, ilahî rızasına nail olanları sever ve onları gerçekten akıllı kılar. İslâm yarım akıllılarla dünya hayatına uygulanamaz.

Akılcılar akıllı değildir. Fitne ve tefrika çıkartanlar akıllı Müslüman değildir. Büyük günahları devamlı olarak, utanmadan arlanmadan âşikâre işleyenler akıllı değildir.

Ruhbanları erbab haline getirenler akıllı değildir. Haram, kara, necis, kirli servetler edinenler akıllı olabilir ama onların aklı şeytan aklıdır.

Mü’min kardeşlerini ötekileştirenler akıllı Müslüman değildir. Sabah namazına kalkmayanları siz akıllı mı sanıyorsunuz?

Kendini akıllı sanan akılsızlar… Hiç, akıllı bir Müslüman nefsini beğenir mi?

Akıllı Müslüman gıybet eder mi? Çağ kültürünün çok gerisinde kalmış kişi akıllı mıdır?

Binlerce şeytanî referansı biliyor ama Allahın on dört sıfatını ezberlememiş olana siz akıllı mı diyorsunuz?

Ey selim akıl!.. Ey firaset!.. Ey fetanet!.. Ey nebevî nurla müstenir akıl!.. 30.10.2013