Akıllı Bir Gence Açık Mektup
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 01 Şubat 2019
Salı
Halkın bir kısmı ya deli olmuş, yahut deli gibi olmuş. Onların seni beğenmelerinden, sana akıllı demelerinden, senden hoşnut olmalarından son derece korkmalısın.
Müceddid-i elf-i sanî İmam-ı Rabbanî Hazretleri ne buyurmuş:
– Siz Ashab-ı Kiram’ı görseydiniz, onlara deli derdiniz, onlar sizi görselerdi, size Müslüman demezlerdi.
Beyinsiz, akılsız, şuursuz, dümensiz, pusulasız kalabalıklara uymaktan çekinin. Kendilerini akıllı zanneden deliler, parayı, maddeyi, menfaati mâbud haline getirmişler. Sakın onlara benzeme.
Bu dünya gelip geçici, çok aldatıcı, gaflete ve gurura düşürücü, sebatsız bir yerdir. Hayatını, varlığını sırf dünyayı imar için harcama.
Giyim kuşam, yeme içme, mesken, binit konularında orta yoldan ayrılma. Lüks, aşırı konfor, aşırı tüketim, gösteriş, ihtişam, debdebe, şaşaa… bütün bunlar şeytan işidir, gururdur.
Bundan üç-dört bin yıl önce yaşamış eski Mısır Firavunlarının zenginlik ve ihtişamlarından geriye ne kaldı? Mezarları soyguncular ve hırsızlar tarafından defalarca talan edildi, mumyaları lahitlerinden çıkartılıp yerlere atıldı, geriye Mısır ve başka ülke müzelerinde camekan içinde teşhir edilen birkaç kara kuru mumya, bir miktar mücevher ve eşya kaldı.
Kitap okunmayan, kültüre değer verilmeyen şu ülkede sen kitap, kültür, ilim, irfan delisi ol. Böyle olursan “akıllılar” sana deli diyeceklerdir. Varsın desinler.
Kuş kadar aklın varsa paranın, zenginliğin, güzel bir meskenin, lüks bir otomobilin, tantanalı bir hayatın sana hiçbir şey kazandırmayacağını anlarsın. O halde, böyle şeylerle değerleneceğini hiç düşünme. İnsana kıymet kazandıran ilimdir, irfandır, kültürdür, ahlâktır, fazilettir, yüksek karakterdir, mürüvvettir, hayır hasenat yapmaktır. Bunlara yönel.
İyi Müslüman iyi insan demektir; iyi vatandaş demektir. Bitmedi: İyi aile reisi, iyi anne baba, iyi komşu, iyi âmir, iyi memur, iyi esnaf demektir.
Yunus Emre “Yetmiş iki millet, elin yüzün yumak bilmez değil” diyor. Elbette taharete, abdeste dikkat edeceksin, namaz kılacaksın, oruç tutacaksın, zekat vereceksin, hacca gideceksin, lakin Müslümanlık bunlarla bitmez, tamamlanmaz. İyi olacaksın, iyi olacaksın, iyi olacaksın.
Peygamber ne buyuruyor: “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.” O halde, her gün bir öncekinden daha iyi olacaksın. Nasıl mı? Faydalı ilim öğrenerek, o ilmi hayatına tatbik ederek, daha fazla hayır ve hasenat yaparak, daha fazla güzellikler sergileyerek.
Ne yüksek bir dine mensubuz, Peygamber, “Din kardeşine tebessüm etmen bile bir sadakadır” buyurmuş. Müslüman asık suratlı, abus vecihli değildir. Gülümse, tebessüm et.
Bahar geldi, karıncalar kış uykusundan uyandılar, yuvalarından dışarıya çıktılar. Yürürken dikkat et, bir karınca bile ezme. Onları çok küçük ve âciz mi görüyorsun? Hayır, karınca bir harikadır. İbret gözüyle bak, onda ilahî hikmet ve sanatın tecellileri vardır.
Lüzumsuz yere hiçbir yeşilliğe zarar verme, bir ağaçtan bir dal bile koparma.
Zevk için avcılık yapma. Öldürmekten zevk almak uğur getirmez. Cana kıyanın ileride canı yanar.
Birçokları zevk için oltayla balık tutuyor, zavallı hayvanı yakalayınca sevincinden ha, ho, hi diye gülüyor. Sen zevk için balık avlama.
Gözün kazanç hırsıyla kararmasın. Hayırlı, feyizli, bereketli ve helâl az bir kazancın; şüpheli, haram, bulaşık çok kazançtan hayırlı olduğunu, iki kere ikinin dört ettiği gibi bilmelisin.
Zâlim olmaktansa, mazlum olmayı tercih et. Mazlum olana (zulme uğrayana) Mahkeme-i Ruzî Ceza’da hesap sormazlar, ama zâlimlerin işi yaman olur.
Kimseyi aldatma. Peygamber ne buyurmuş: “Bizi aldatan bizden değildir.”
Yine Peygambere kulak ver: “Büyüklerimize hürmet etmeyen, küçüklerimize şefkatle muamele etmeyen bizden değildir” diyor.
Peygamber bir gün Ashabından bir zata: “Ey filan, evine çekil ve ağla” demiş. İşte o filan sensin. Hiç ağlayabiliyor musun?
Peygamber “Merhamet etmeyene, merhamet edilmez” buyuruyor. Bu senin için çok önemli, çok hayatî bir uyarıdır. Gaddar ve merhametsiz olma.
Kendine, kendinden büyük düşman bulamazsın. Nefsinden kork.
“Sana yapılmasını istemediğin şeyleri, sen de başkalarına yapma.”
Hazret-i Ebu Bekir’i tenha bir yerde dilini eliyle çekiştirirken görmüşler. “Ey Allah’ın rahmetine nail olasıca, nedir bu yaptığın?” demişler. “Ne çekiyorsam, hep bundan çekiyorum” cevabını vermiş.
O Peygamberlerden sonra insanların en yücesi, velilerin birincisi, sıddıkîyet makamının sultanıydı. Böyle olmasına rağmen, kendi dilinden şikayetçi imiş. Peki sen bu halinle ne durumdasın?
Bulaşık işlerden uzak dur. Haram ve helâl bellidir, haramlardan kaç, helâl olan şeylere de ihtiyacın kadar tâlip ol. Bir de bu ikisinin arasında şüpheli, bulaşık işler vardır, onlardan bucak bucak kaç.
Birtakım kimseler, bu dünyanın kemiklerine aç köpekler gibi saldırıyorlar. Sakın sen onlardan olma. Yaratan; kullarının rızıklarına kefil olmuştur, rızkın her gün sana gelir. Bazen peynir ekmek, bazen zengin bir sofra. Yağlı kemik peşinde koşma.
Riyasete talip olma. Matlup olursa, ehil değilsen sakın kabul etme. Ehil isen, kabul edebilirsin; lakin bil ki, riyaset ateşten bir gömlektir. Zavallı Adnan Menderes’in İmralı’da nasıl asıldığını duydun mu?
Hikmete talip ol. Bilgelik, faydalı ilim, kültür dünyanın öbür ucunda da olsa, onu edinmeye çalış. Peygamber “Ya Rabbi! Faydasız ilimden Sana sığınırım” buyurmuş. Faydasız ilim yüktür, zehirdir.
İhtiyacın varsa, orta bir cep telefonu alabilirsin. Fakat bil ki, hem maddî sağlığını, hem manevi sağlığını, hem de huzurunu kaybedersin. İyi konuşmalar…
Şimdiye kadar lüzumundan fazla, aşırı bir şekilde “Ben… ben… ben…” dedin, çok rica ediyorum, bir müddet ben deme. Bâki selâm ve ihtiram. 14 Nisan 2004