Pazartesi

Akıllı bir insan dolandırılmaz mı? Dolandırılır ama devamlı olarak dolandırılmaz. Hele aynı dolandırıcı tarafından ikinci defa dolandırılmaz. Zamanımızda bir kısım Müslümanlar devamlı olarak dolandırılmaktadır. Bu durum onların yeteri kadar akla sahip olmadıklarını gösterir.

Peygamberimiz ne buyurmuş? “Mü’min, bir delikten çıkan tarafından iki defa sokulmaz…”

Diyelim ki, firâsetli kişinin basireti bağlandı, gaflete düştü ve dolandırıldı. Dolandırıldığını anlayınca ne yapar? Aklını başına toplar,

“Bu iş başıma bir kere geldi, bir daha gelmesin…”

der, tedbir alır, ihtiyatlı olur, bir daha yaş tahtaya basmaz. Müslümanların bir kısmı (Acaba yüzde kaçı?) yıllardan beri müzmin olarak, devamlı bir şekilde dolandırılıyor, kandırılıyor, aldatılıyor.

Dolar, Mark, Euro bazında

senede yüzde yirmi beş kâr dağıtacağız

dediler ve paraları aldılar. Zerre kadar aklı olan bir kimse, bu kadar yüksek kâr dağıtılamayacağını, bu işin altında bir katakulli olduğunu anlar ve birtakım garantiler ister; bu garantiler verilmezse o da parasını vermez.

Dinî hizmetler sahasında da ha babam para toplanıyor. Bu paralarla ne gibi hizmetler yapılıyor? Bendeniz çok akıllı bir insan olmadığım halde, bir hizmet için yardım yapmadan, para vermeden önce, o hizmetin mahiyeti hakkında ciddî ve yazılı bilgi isterim. Şimdiye kadar ne gibi hizmetler yapmışlar? Hizmet edenlerin hakkında istihbarat yaparım. Güvenilir insanlara sorarım. Netice olumlu çıkarsa, yardımımı yaparım, yoksa yapmam…

Aziz Müslüman ver!.. Muhterem bacım bileziğini, yüzüğünü ver!.. Şu anda paran yoksa çek ver, bono ver!.. Malını mülkünü sat, parasını ver!.. Son yirmi otuz yıl içinde Müslümanlardan milyarlarca dolar tutarında yardım toplandı.

Dostlarımdan birinin yakını, başlangıçta malı ve serveti yok iken, bir topluluk içine katılmış ve iki sene zarfında, yekûn değeri yarım trilyon lira eden kıymetli mülkler edinmiş, yani kısa zamanda köşeyi dönmüş. Nasıl olmuş bu iş?.. Tafsilâtını (ayrıntılarını) yazamam, beni hâin ve kâfir ilân ederler.

Şimdi şu aşağıdaki fikir ve iddialara dikkat buyurunuz:

Müslümanlardan hizmet ve yardım olarak toplanmış paralarla planlı ve programlı bir şekilde gerçekten hizmet edilmiş olsaydı şimdiye kadar on kere düze çıkmış olurduk. Öncelikle medya meselesini hallederdik. Muktedir ve güçlü kadrolar kurardık. Demagoji yaparak fincancı katırlarını ürkütmez, atlarımızın ayaklarındaki nallara keçe bağlayarak sessiz sedasız hedefimize ulaşırdık.

Aziz Müslüman ver!.. Vereyim ama bu toplanan paraları nasıl harcayacaksın? Nasıl bir plan ve programın var? Çare ve çözümlerin nelerdir? Metodunu bilmek istiyorum…

Caminin avlusuna çok modern bir helâ ve şadırvan yapacağız, para ver. Vermem… Niçin vermiyorsun?.. Din iman elden gitmiş, irtidat (dinden çıkış) bir felâket haline gelmiş, Müslümanlar kendi vatanlarında ikinci sınıf vatandaş statüsüne düşmüş; ben böyle bir devirde helâ yapımına para vermem…

Aziz Müslüman! Yüce Camiye hoparlör tesisatı yaptırılacak, eski hoparlörler atılacak, yerlerine çok güçlü, çok bağırtlak yenileri konacak. Bunun için para ver… Vermem… Niçin vermiyorsun? Hoparlör son elli yıl içinde çıkmış bir bid’attir. Bu âletin Müslümanların aydınlanmasında, kalkınmasında, izzet bulmasında, hür ve aziz olmasında, kurtulmasında hiç bir rolü yoktur. Üstelik câhiller tarafından çok kötü bir şekilde kullanılmaktadır. Din iman elden gitmiş, memleketi fitne ve fesat istilâ etmiş, nifak ve şikak yangınları çatıyı sarmış; günah, isyan ve fuhşiyyat (azgınlık, kuduzluk) almış yürümüş; bunca felâket ve rezalet içinde her iş bitti de sıra Yüce Camiye güçlü hoparlör takmaya mı geldi? Vermem vermem…

Sevgili Müslüman, paracıklarını bize ver!.. Niçin vereyim? Çünkü Hazret-i Hazerat hazretleri vermeni istiyor. Peki o Hazret bu paralarla ne yaptıracak? Sorulur mu böyle şey. Senin vazifen para vermek ve bizi desteklemek ve Hazret’imizi öğüp alkışlamaktır. Ver ve sorma… Veremem efendim, veremem. Misalleri (örnekleri) çoğaltmayayım ve neticeye geleyim:

(1) Bugünkü plansız, programsız, dağınık, stratejisiz hizmet ve faaliyetlerle Müslümanlar kurtulamaz.

(2) Milyar dolar değil, trilyon dolar toplasalar ve bu şekilde harcasalar yine kurtuluş olmaz.

(3) Her şeyden önce hizmet ve faaliyet konusunda çok ciddî planlar, programlar yapılması gerekir.

(4) Hizmetlerin mutlaka ihlâsla yapılması gerekir.

(5) Hizmet perdesi ardında, hizmet gölgesinde hiç kimsenin zenginleşmesine, malı götürmesine, vurgun vurmasına, köşeyi dönmesine izin verilmemesi gerekir.

(6) Hizmet ve faaliyet bütçelerinin açık olması ve kontrol edilmesi gerekir.

(7) Geri zekâlıların, kötü niyetlilerin hizmet ve faaliyetlere karışmasının mutlaka önlenmesi gerekir.

Müslümanlar öncelikle ne gibi hizmetler yapmalıdır?

Bir: Medya meselesini halletmeleri gerekir. En az bir milyon satacak (cemaat gayretiyle zorla satarak değil) büyük ve etkili bir günlük gazete. Haftada en az 500 bin satacak çok etkili bir dergi. Reytingte birinci olacak çok büyük ve etkili bir TVkanalı…

İki: Eğitim seferberliği:Yüzbinlerce liseli genci paralel ve alternatif bir eğitimle vasıflı, üstün, güçlü, gerçekten kültürlü hale getirmeliyiz. Ayrıca on milyonlarca halkı eğitmeliyiz.

Üç: Ahlâk ve karakter terbiyesi seferberliği: Doğruluk, dürüstlük, adalet, mürüvvet, ihsan, görgü, hakkaniyet, güven konusunda yurt çapında bir kampanya başlatılmalı; kokuşmaya, rüşvete, emanetlere hıyanet etmeye, her türlü bozukluğa ve sapıklığa karşı yasal sınırlar içinde mücadele etmeliyiz.

Dört: Din düşmanlarından daha fazla zarar veren din sömürücüsü, mukaddesat bezirgânı münâfıkların maskelerini yırtmak, foyalarını meydana çıkartmak için harekete geçilmelidir.

Beş: Müslümanların yeterli sayıda bir kısmının şehirli, medenî, kültürlü olması için ne yapılması gerekiyorsa planlı ve programlı bir şekilde o hizmetler yapılmalıdır.

Bütün islâmî hizmet ve faaliyetlerin Kitabullaha, Sünnete, Hikmete, akla, ilme, irfana, ahlâka uygun olması gerekir. Peki bu ülkede doğru dürüst hizmet verenler yok mudur? Yoktur demedim. Böyle hizmetler edenlere hürmetlerimi sunar, ellerinden ve eteklerinden öperim. Var olsunlar, sağ olsunlar. Benim tenkitlerim onlara müteveccih (yönelik) değildir. Ben kötü niyetlileri, ihlâssızları, mıncıklayıcıları, Geri zekâlıları yahut zekâ özürlüleri, İçimize sızmış ve sızdırılmış ajanları, casusları, provokatörleri, Hizmet paralarını zimmetlerine geçiren dolandırıcıları, Müslümanları aldatıp kandıranları… kasd ediyorum. 18 Nisan 2006