Alevîler Sünnîler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 29 Ocak 2019
Pazartesi
Dıştaki düşmanlarımız ve onların içteki ajanları ülkemizi parçalamak, devletimizi yıkmak, halkımızı perişan etmek için:
-Türk-Kürt,
-Sünnî-Alevî,
-Sağcı-solcu,
-Dinci-Lâik,
-Şucu-Bucu… ikilikleri çıkartmışlar, halkımızı kamplara ayırıp birbirleriyle çekiştirip savaştırmak istemişlerdir. Türkiye’nin bütünlüğünü korumak, bu güzel vatanda huzur, selâm, saâdet, refah içinde yaşamak istiyorsak bu oyunlara gelmememiz gerekir.
Sünnî ve Alevî kesimdeki aklı başında, vicdanlı, vatansever aydınlar, önderler, sözü dinlenir kişiler kalıcı bir uzlaşma ve barış için harekete geçmelidir. Bilindiği gibi; aslen, köken itibarıyla Alevî olmayan bazı kişiler ve gruplar “Alisiz bir Alevîlik” çıkartmak için yıllardan beri faaliyette bulunmaktadır.
Ali’siz bir Alevîlik… Ne saçma şey! Alevîlik ismi Hazret-i Ali’den (kerremallahu vecheh ve radiyallahu anh) gelmektedir. Nasıl olur da, Ali’siz bir Alevîlik olur? Akla, mantığa aykırı bir şey değil midir bu? Sevgili Alevî kardeşlerimiz bu gibi tuzaklara düşmemelidir.
Sünnîlerle Alevîleri birleştirecek en büyük bağ Hazret-i Ali sevgisidir. İki kesim de onu sever, onu büyük olarak kabul eder. İhtilâflı konuları bir kenara bırakmalıyız ve Hazret-i Ali sevgi ve bağlılığında birleşmeliyiz. Ben şahsen, Sünnîlik ve Alevîlik arasında asırlardan beri süregelen ihtilâfların kolayca halledilebileceğini sanmıyorum. O halde, bunlar askıya alınmalıdır.
Almanya’daki Katolikler ve Protestanlar barış ve uzlaşma içinde nasıl yaşıyorlarsa Türkiye’deki Sünnîler ve Alevîler de yaşayabilmelidir. Böyle bir barış ve uzlaşma iki tarafın seçkinlerinin, önderlerinin, aydınlarının (kaç kişiyseler), sözü geçenlerinin irade ve çalışmalarına bağlıdır. Hacı Bektaşı Velî hazretleri de her iki kesimin büyüğüdür. Ehl-i Beyt’i Sünnîler de sever.
Kur’ân ve Peygamber hususunda da birlik vardır. Allah’a inanıyoruz, Peygamber’e bağlıyız, İslâm dinimiz, Ehl-i Beyt’i seviyoruz,
Hepimiz şu vatanda birlikte yaşıyoruz, Devlet bizim devletimiz, Halkın tamamı bizim halkımız…
O halde niçin ihtilâflı konuları birinci plana çıkartarak çekişip tepişelim. Türkiye bir çeşitlilikler ülkesidir. Çeşitlilik zenginlik demektir. Çeşitliliklerimizi olumlu hale getirmemiz gerekir.
Bazı kimseler Alevîlere önder olarak Stalin, Lenin, Mao gibi dinsiz kızıl şahsiyetleri gösteriyor. Ne saçma şey! Allah’a, Peygamber’e, Kur’ân’a, İslâm’a, Ehl-i Beyt efendilerimize, âhirete, Cennet ve Cehenneme, öldükten sonra tekrar dirileceğimize ve hesap vereceğimize iman eden bir mü’min nasıl olur da bütün bunları inkâr eden zalimlerin ve kâfirlerin peşine düşebilir.
Alevîlik ve Sünnîlik ihtilâfı dinî değil, siyasîdir. Bugün de bazı şer güçleri Alevîleri kullanarak birtakım siyasî oyunlar oynamak istemektedir. Ben bir Sünnî Müslüman olarak yüce dinimizin dünyevî menfaatlere, nüfuzlara, ikballere, beşerî ihtiraslara âlet edilmesini istemem. Alevî kardeşlerimiz de Alevîliğin âlet edilmesine, vasıta kılınmasına izin ve fırsat vermemelidir. İki zümre de aynı gemide yolculuk yapmaktadır. Gemiyi delmek ve batırmak isteyenlere izin vermemeliyiz.
Sünnîlik ve Alevîlik konusunda verimsiz ve neticesiz tartışmalara girmekten kaçınmalıyız. Bu gibi konuları ehliyetli, liyakatli, geniş kültürlü ve ufuklu âlimler yapabilir. Alim ve uzman olmayanlar konuşur ve yazarlarsa ortaya bir yığın saçmalıktan başka bir şey çıkmaz.
İslâm dini öncelikle barış ve muhabbet dinidir. “Ben Müslümanım” diyen her Alevî bizim din kardeşimizdir. Aramızda mezhep ihtilâfı var diye onlarla alâkamızı kesmek, onlara düşmanlık etmek, onlarla çekişip tartışmak çok yanlış olur.
Bendeniz oruç tutan, hacca giden, namaz kılan hayli Alevî tanıyorum. Alevî oldukları için onları dışlamak cinayet olmaz mı? Böyle bir dışlama İslâm’ın ruhuna ters düşen bir tutum olmaz mı?
Tarihteki, mâzideki olumsuz işleri, üzücü vak’aları gündeme getirmeyelim. Yaraları kaşımayalım. Türkiye’deki camiler sadece Sünnîlerin değil, Alevîlerin de camileridir. Onların cenazeleri camilere getirilip, namazları oralarda kılınmıyor mu?
Sevgili Peygamberimiz “Kardeşinin yüzüne gülmen de bir sadakadır (hayırdır)” buyurmuşlardır.
-Sünnî kardeşlerini üzecek konuşmalarda, beyanlarda bulunmasınlar,
-Aramızdaki ihtilâflı (anlaşmazlık olan) konuları gündeme getirmesinler,
-Barış, uzlaşma, muhabbet için çalışsınlar.
Biz ancak birbirimizi severek, birbirimizin haklarına saygı göstererek, birbirimizi üzmekten kaçınarak bu vatanda huzur içinde yaşayabiliriz. Eski düşmanlıklar, kinler, çekişmeler unutulmalıdır.
İhtilâflı noktalar ve konular değil, iki tarafça da kabul edilen müşterek hususlar esas alınmalıdır.
Gerçek İslâm neyse, seçkinlerimiz incelesinler ve onda birleşelim. Düşmanlarımız içimize it sürüsü kadar ajan, casus, provokatör, yönlendirici sokmuşlardır. Bu gibi şeytanların oyunlarına gelmeyelim.
Türkiye halkını Türk-Kürt, Sünnî-Alevî, dinci-lâik, sağcı-solcu, şucu-bucu diye birbirine düşman ve rakip kesimlere ayırmak ve sonra onlar çekişip tepişip dururken malı götürmek istiyorlar.
Bu ülkenin zenginlikleri hepimizindir. Bu zenginliklerin birtakım hainler tarafından yağmalanmasına, talan edilmesine sebebiyet vermeyiniz.
Devlet hepimizindir. Devlet başka şey, düzen veya sistem başka şeydir. Devlet ile sistemi özdeşleştirmek büyük hata olur. Devleti var gücümüzle ayakta tutmak, güçlendirmek için çalışalım. Bozuk sistemi ise, yerine iyisini ve doğrusunu getirmek üzere değiştirmeye çalışalım. Bu çalışmayı da yasal sınırlar içinde yapalım. Anarşiden, terörden, fitne ve fesat çıkartmaktan dikkatle kaçınalım.
İslâm doğruluk ve dürüstlük dinidir. Peygamberimiz (Salât ve selâm olsun O’na) “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuştur. Hem Sünnîler, hem de Alevîler doğrulukta, dürüstlükte, vatanseverlikte, Türkiye’ye hizmet etmekte, iyilik yapmakta birbirleriyle yarış etmelidir. Kur’ân’da “İyi işlerde birbirinizle yarışınız” mealinde ayet bulunmaktadır.
Bazı aşırı gidenler (herkesi kasd etmiyorum) Sünnîler için onlar Yezid taraftarıdır diyorlarmış. Ne büyük hezeyan! Camilerimizde Hazret-i Ali Efendimizin ismi yazılıdır. Hepsinde olmasa bile nice camide Hazret-i Hüseyin efendimizin ism-i şerifleri de büyük levhalar halinde asılı bulunmaktadır. Bir tek camide Yezid ismi var mıdır? Lütfen insaflı olalım, adaletli olalım. Müslümanları üzecek, küstürecek iddia ve ithamlardan uzak duralım.
Bazıları, Alevî kardeşlerimizi bozuk sistemin, miadı dolmuş bir siyasî ve sosyal ideolojinin bekçileri ve korumaları olarak kullanmak istiyor. Akıllı, vicdanlı, iz’anlı Alevîler böyle oyunlara gelmemelidir.
Yaşlanmış bulunuyorum. Artık eskisi gibi ziyaretler yapamıyor, faaliyetlerde bulunamıyorum. Yine de gayret edeceğim, önümüzdeki hafta ve aylarda birtakım Alevî aydınlarını, büyüklerini, seçkinlerini, dedelerini ziyaret edeceğim. Bugüne kadar kardeşlik vazifelerimizi aksattık. Bari bundan sonra telâfisine çalışalım… 30 Kasım 2004