Âlevîlik bağımsız bir din midir, yoksa İslam’ın bir fırkası mıdır?..


Bu soruya birbirine zıt ve ters cevaplar veriliyor.

Dinî açıdan Âlevîliği sadece ve sadece Dedeler yani onların hocaları temsil edebilir.

Bendeniz Âlevî Dedeleri tanıdım. Elimde yazdıkları bazı kitaplar da var.

Âlevîlik Allah, Peygamber, Kur’an, âhiret, Ehl-i Beyt inancına dayanır.

Namaz kılan, oruç tutan, hacca giden Âlevîler vardır.

Sünnîlik ile Âlevîlik arasında anlaşmazlıklar vardır ama bu anlaşmazlıklar Aleviliğin İslam dışı bağımsız bir din olduğunu göstermez.

İki hatıramı anlatayım:

On beş sene kadar önce

“Alisiz Âlevîlik”

kitabını ve cereyanını tenkit eden, Âlevîlerin Müslüman olduğunu beyan eden yazılar kaleme almıştım.

Manisalı iki Âlevî Dedesi

ziyaretime geldiler ve bana teşekkür ettilerdi. Aleviliği anlatan iki kitap da hediye ettilerdi.

On küsur sene kadar önce Türkiye’ye dönerken

Şam havaalanında

bizim Anadolu Âlevîlerine benzeyen bir grup görmüş, yanlarına gidip selam vermiştim. Ayak üstü biraz konuşmuştuk.

Irak’ta Kerbela’yı ve başka yerleri ziyaret etmiş,

sonra Şam’a geçmişler… Kendilerine Allah ziyaretlerinizi kabul etsin dediğimde âmin demiş ve benim grubumu kasd ederek Allah sizin ziyaretlerinizi de kabul etsin diye ilave etmişlerdi.

Yine on-on beş sene önce İstanbul’da

Piyer Loti

(Çemberlitaş caddesinde)

büyük bir halı deposunda çay içip sohbet ederken, Âlevî olan dükkan sahibi namaz için camiye gittiğini, bu yüzden tenkit edildiğini söylemişti.

1970’li yılların sonlarında,

Hürriyet gazetesi Çorum’a bir muhabir göndermiş

, cami şadırvanında abdest alan bir Âlevî için bir Sünnînin “Bunun burada ne işi var!” dediğini nakl etmişti. O tarihlerde Çorum’da, provokatörler Sünnîlerle Âlevîleri birbirine düşürmeye çalışıyordu.

(Bir Âlevînin camiye gelmesini tenkit etmek, onu dışlamak eşekçe bir harekettir…)

Bugün ülkemizde birkaç çeşit Âlevî vardır: Birincisi: Tek kimlikli inançlı gerçek Âlevîler. Diğerleri:

Alevî gibi görünen ama asıl kimlikleri başka olan kriptolar…

Âlevî gibi görünen Ermeniler… Âlevî gibi görünen Yahudiler… Âlevî gibi görünen Pakraduniler… Âlevî gibi görünen Yezidiler…

Alisiz Âlevîlik

cereyanını başlatan ve bu konuda kocaman bir kitap yazan kişi köken itibarıyla Âlevî bile değildir.

Ermeniler Âlevîleri kullanmak istiyor… İsrail ve Siyonizm Âlevîleri kullanmak istiyor.

İran, Türkiye Âlevîlerini Şiî-Caferî yapmak istiyor.

Türkiye çeşitlilikler, alt-kimlikler ülkesidir.

Türkler, Kürtler, Arnavutlar, Gürcüler, Çerkesler, Abazalar, Pomaklar ve

sayısı 78’e varan diğer etnik kimlikler…

Sünnîler Âlevîler…

Biz hepimiz Türkiyeliyiz.

Türkiye adında çok büyük bir bir gemide seyahat ediyoruz. Bu geminin selamette olması lazımdır ki, denize gark olup hep birlikte boğulmayalım.

Sünnîler ve Âlevîler birlikte barış içinde yaşamanın formülünü bulmalıdır. Sünniler Sünnî kalsın, Âlevîler Âlevî kalsın ama düşmanlık yapılmasın, gemi delinmesin;

Ermeni, Yahudi, İran emellerine hizmet edilmesin

;

emperyalistlerin oyunlarına gelinmesin.

Almanya’da

Katolikler

ile

Protestanlar

nasıl barış içinde yaşayabiliyorlarsa bizde de

Sünnîler

ve

Âlevîler

barış içinde yaşasınlar. Bizdeki

vesayetçiler, iç sömürgeciler, Dönmeler, Kriptolar

Âlevîleri Sünnî çoğunluğa karşı kullanmak

istemişlerdir.

Türkiye gazetesinin 9 Şubat 2012 tarihli nüshasının

birinci sayfasında yayınlanan

“Ermeniler gerçek kimliğine dönüyor”

başlıklı çok önemli haber dikkatle okunursa bu yazım daha iyi anlaşılacaktır.

Gerçek Âlevî vatandaşlarıma ve kardeşlerime selam ve hürmetlerimi arz ediyorum. Yaşım ve sağlığım müsait olsa; Allah’a, Peygambere, Kur’ana, Ehlibeyte, âhirete iman eden gerçek Alevî Dedelerini ziyaret ederim. Yine Cem Evlerini ziyaret eder, namaz vakti gelince, oradakilerden izin alarak bir köşede namazımı kılarım. İç barışa, sosyal mutabakata o kadar çok ihtiyacımız var ki…

(

Not:

Türkiye gazetesindeki haberi internetten indirip şeffaf bir dosya içine koyup başucunuzda bulundurmanızda büyük yararlar vardır. Hatta çerçeveletip camlatıp görülecek bir yere asarsanız daha iyi olur…

İkinci not:

Müfit Yüksel’in

Alevilik ve Bektaşilik

ile ilgili yazıları mütalaa edilirse hayli bilgi edilinecektir. İnternetten /Müfit Yüksek Alevilik Bektaşilik/ Kelimeleriyle arayabilirsiniz…)

* (İkinci yazı) Ramazan Hazırlıkları ve Halimiz

Madde 1. Ramazan pidelerinin pişkin, bol susamlı ve çörekotlu olmalarına büyük itina gösterilecektir.

2. Camilere gerekenden fazla klima cihazı konulacak ve bilhassa teravih namazlarında mabette serin rüzgarlar estirilecektir, zayıf ve nahif bünyeliler hasta edilecektir.

3. Hoparlörler sonuna kadar açılarak ezanların güzel okunması, namazların huzur ve huşu’ içinde kılınması engellenecektir.

4. Sabahları ve geceleri camiler gerekenden fazla aydınlatılacak, huzur bozucu çiğ ışıklarla nurlandırılacaktır.

5. Bir kısım Müslümanlar camilerde teravih namazı kılarken, Feshane ve diğer mekanlarda kadın erkek karışık Ramazan şenlikleri, etkinlikleri, eğlenceleri yapılacak, gaflet içindeki halk coşturulacak, neş’elere gark edilecek, göklere rengarenk kuyruklu maytaplar atılacaktır.

6. İçkili, domuz pirzolalı, beyaz şaraplı lüferli, fısk u fücurlu, mankenli beş yıldızlı mekanlarda; muhteşem, şaşaalı, debdebeli, mutantan, gösterişli iftar ziyafetleri tertiplenecek, bunların bazısına Rum Patriği, Ermeni Patriği, Katolik Monsenyörü, Protestan Pastörleri, Yahudi hahamları davet edilecek, neş’e ve muhabbet gırla gidecektir. (Bahaîleri niçin çağırmıyorlar acaba?)

7. Büyük camilerin yanlarında kurulmuş olan dinî kitap fuarlarında geceleyin harıl harıl kitap satılırken, yakındaki camide de teravih namazı kılınacaktır.

8. Zekat toplamaya hakkı olmayan birtakım dernekler, cemaatler, vakıflar, kuruluşlar fıkha ve Şeriata aykırı olarak bol bol zekat toplayacaktır.

9. İftar çadırları kurulacak ve her akşam kapılarına büyük yazılarla “Ey ahalî… Bugünkü iftarı Zengin oğlu Zengin, Hacı Abdülgani Pekzengin bey vermektedir” levhaları asılacaktır.

10. Ramazan boyunca camilerdeki cemaat biraz artacak, bayramdan sonra yine eski tas eski hamam azalacaktır.

11. Hali vakti yerinde Müslümanlar evlerinde veya restoranlarda Kur’ana ve Sünnete aykırı lüks, israflı, sefahatli, gösterişli iftar ziyafetleri verecekler, bunlara bir tek fakiri bile çağırmayacaklar, haddinden fazla (yedi mideyle) yiyeceklerdir.

12. Ramazan’da suçlar biraz azalacak, bayramdan sonra tekrar patlayacaktır.

13. Bu Ramazan da, eski Ramazanlarda olduğu gibi ülke çapında en az bir milyon Mushaf-ı Şerif satılacak, bol bol Kur’an tilavet edilecek, camilerde hafızlar mukabele okuyacaklar ama Kur’anın emir ve yasaklarına uyulmayacaktır.

14. İslam düşmanı dinsiz gazetelerin bazısı Ramazan münasebetiyle açık saldırıları durduracak, hattâ bir kısmı dinî kitaplar hediye edecektir. Bayramdan sonra saldırılar tekrar başlayacaktır.

15. Halkın bir kısmı oruç tutarken İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde alenen oruç yenecek, her türlü fısk ve fücur küstahça işlenecektir.

16. Erzurum ve diğer bazı dindar şehirlerde mahalle baskısı yüzünden açıkta yenilip içilmeyecek, bu hal agresif dinsizleri çileden çıkartacaktır.

17. Kudüs hurması adıyla lüks ve pahalı İsrail hurmaları satılacak, nice Müslüman bu hurmalarla oruçlarını açacaktır.

18. Reformcu bazı ilahiyatçılar İslam’da teravih namazı yoktur diye ter ter tepinecektir.

19. Geçen sene bir yatsı-teravih namazında Ankara Hacı Bayram Camii’nin içine erkekler sokulmamış, mâbet, bir kısmı dışarıdan otobüs ve minibüslerle taşınmış kadınlarla doldurulmuştu. Bu sene de böyle bir bid’at sergilenecek midir?

20. Ramazan boyunca camilerde vaazlar verilecektir ama bunların yüzde kaçı gençliği ve okumuş kesimi cezb edebilecektir?

21. Evvelki Ramazanlarda olduğu gibi bu Ramazan’da da Müslüman halkı uyaracak, aydınlatacak, bilgilendirecek, müjdeleyecek çeşitli konularda milyonlarca adet basılmış faydalı broşürler dağıtılmayacaktır.

22. Bütün Müslümanlar kardeştir konusunda basma kalıp konuşmalar yapılacak, yazılar kaleme alınacaktır ama Müslümanlar yine birbirinden kopuk irili ufaklı bin kadar cemaate, hizbe, fırkaya ayrılmış olarak kalacaktır.

23. Müslümanlar bu Ramazan’ı da başlarında kendisine itaat ve biat edilmiş bir İmam-ı Kebir bulunmadan geçireceklerdir. (Hadîs: “Zamanındaki İmam’a biat etmeden ölen kimse sanki cahiliye ölümü ile ölmüş olur.”)

24. Suriye’de, Arakan’da, çeşitli ülkelerde Müslümanlar öldürülürken, işkence altında yaşarken, ezilirken, kan kusarken, açlıkla pençeleşirken, kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar, sivil halk vahşice boğazlanırken Türkiye Müslümanlarının büyük kısmı keyfine bakacaktır. 15 Temmuz 2012