Cumartesi

 

Türkiye Almanya’dan, Sivas olayları ile ilgisi olduğunu iddia ettiği vatandaşı Muhammed K.’nın iadesini istemiş.

Karlsruhe Yüksek Eyalet Mahkemesi

bu isteği reddetmiş.

Gerekçeleri şunlar:

* Muhammed K. Sivas olayları esnasında yapılan gösterilere katılmıştır.

* Ancak, kendisinin bu esnada taş attığı veya şiddet olaylarına karıştığına dair iddialar isbatlanamamıştır.

* Bir gösteri, şiddet olaylarıyla sonuçlansa da, sadece bu gösteriye katılmış olmak bir suç teşkil etmez.

Bakınız Alman adaleti nasıl ince eliyor sık dokuyor…

Almanya’da:

(1) Hukukun üstünlüğü ilkesi vardır ve hayata uygulanmaktadır.

(2) Orada mahkemeler bağımsızdır; siyasî iktidar, çeşitli lobiler, gizli kuruluş ve dernekler, Derin’ler mahkemelere, hakim ve savcılara direktif veremez, asla baskı yapamaz. Böyle bir şeye yeltenenler toplumun, medyanın, aydınların, üniversitelerin sert tepkisi ve protestosuyla karşılaşır; adliyeye tesir etmek isteyen bir politikacının kariyeri sona erer.

(3) Orada Katolik, Protestan, dinsiz, Müslüman veya Budist mahkeme önünde, adalet karşısında eşittir. Almanya’da şu anda (sanırım) bir buçuk milyon Türk yaşamaktadır. Bunlardan biri mahkemeye düşerse, onun Sünnî veya Alevî olmasının neticeye ve verilecek hükme hiçbir tesiri olmaz. Orada adalet terazisi yanlış tartmaz.

(4) Almanya’da ceza hukuku uygulaması sahasında “Kanunsuz suç ve ceza olmaz” temel prensibi hâkimdir.

(5) Almanya’da din, inanç, inandığı gibi yaşamak, fikir, görüş, tenkit hürriyeti son derece geniştir.

(6) Almanya’da vatandaşların ve orada yaşayan Müslümanların dinî dernek kurma hakları vardır. İsteyen “Hilafet Derneği” bile kurabilir.

(7) Alman üniversitlerinde, isteyen kız öğrenciler başları örtülü olarak okuyabilirler. Başları örtülü, saçları görülmüyor diye kimse onlara baskı yapmaz, hakaret etmez, tahsil yapma hürriyetlerine engel olmaz.

Gelelim Sivas hadiselerine:

* Sivas hadisesinden bahs ederken mutlaka, ondan birkaç gün sonra cereyan eden

Başbağlar

katliamına da temas etmek gerekir.

*

Başbağlar Katliamı Sivas hadisesinden daha feci, daha vahim bir cinayettir.

Çünkü Başbağlar’da hiçbir provokasyon (tahrik, kışkırtma) yoktu. Camiden çıkan vatandaşlar çok hain, çok gaddar, çok acımasız, çok vahşi bir şekilde katl edilmişlerdir. Onların hiçbir suçu yoktu, onlar yüzde yüz mâsum idiler. Tek suçları Müslüman olmaktı.

* Sivas hadiselerinde çok planlı, çok kötü niyetli kışkırtmalar vardır. Bunlar Büyük Millet Meclisi araştırma dosyasında isbat edilmiştir

* Sivas hadisesinde, Türk milletini bölmek, parçalamak, böylece hükmü altında tutmak isteyen gizli ve güçlü lobilerin, Derin’lerin tesiri vardır.

* Başbağlar katliamının mahkemeye intikal etmemesi, suçluların yakalanmaması, cezaya çarptırılmaması son derece vahim bir insan hakları ihlalidir.

İleride bu memlekette şu iki şeyin gerçekleşeceğine inanıyorum:

(1) Başbağlar katliamı dosyası, tozlu arşivlerden çıkartılacak, suçlular bulunacak ve âdil ve bağımsız mahkemeler önünde hesap verecektir. Sadece suçlular değil, onlara kanat gerenler de yargılanacaktır.

(2) Almanya’nın Karlsruhe eyaleti yüksek mahkemesinin Muhammed K. hakkında verdiği

“Türkiye’ye iade edilemez”

kararı da göstermektedir ki,

Sivas davasının tekrar muhakeme edilmesi gerekmektedir.

Sivas’ta ölenler,

doğrudan doğruya öldürülmemiş, dumandan boğularak can vermişlerdir.

Halbuki

Başbağlar köyünde camiden çıkan Müslüman vatandaşlar, katiller tarafından kurşuna dizilmiştir.

Sivas’ta

Madımak Oteli’nde, kışkırtıcılardan biri şahsî tabancası ile iki mâsum vatandaşımızı şehit etmiştir. Bu katil cezasız kalmıştır.

Sivas’ta Alevî kökenli bir gazeteci vatandaşımız, feryat etmiş, hadiselerin içyüzünü anlatmış, lakin kimseye laf dinletememiştir.

Sivas olaylarının yeniden muhakeme edilmesi zamanı henüz gelmemiştir.

Sanık avukatları, sanıkların bizzat kendileri, vatansever istihbaratçılar, vatansever aydınlar, hadisenin içyüzünü bilenler ellerindeki belgeleri, bilgileri, dosyaları titizlikle muhafaza etsinler.

Gün gelecek, bu dosya yeniden açılacaktır.

Fransa’da 1924’te işlenen bir cinayet dolayısıyla muhakeme edilen, müebbet hapse çarptırılan ve ölüp giden birinin dosyasının bile yeniden muhakeme edilmesine karar verildi.


Bizde Sivas mahkemesi niçin yeniden görülmesin?

Tekrar ediyorum:

* Sivas hadisesinde büyük bir kışkırtma vardır.

* Madımak Oteli’ni kim ateşe vermiştir?

*

İslâm dinine hakaret edenlere karşı yürüyüş yapmak suçlu olmak için yeterli midir?

* Sivas hadisesinden birkaç gün sonra patlak veren

Başbağlar Katliamının

sanıkları niçin yakalanıp mahkemeye verilmemiştir?

* Bütün vatandaşlar, temel hak ve hürriyetlere sahip olmak konusunda ve adalet önünde eşit değil midir? Yoksa bazıları ötekilerden daha eşit midir?

*

Sivas hadiseleri konusunda önce hafif cezalar verilmişken, sonra niçin çok ağır (idam) cezalar verilmiştir?

Şu hususu da belirtmek istiyorum:

Sivas davasında var güçleriyle çalışan, cansiperâne hizmet veren avukatlara teşekkür ediyorum, kendileri tebrike ve minnete layıktır. Var olsunlar. Ancak, birinci celseye show yaparcasına katılıp da sonradan boşlayanlara teessüf ediyorum. Mahkemeler show yeri değildir, kendini gösterme mekanı değildir.

Bir teklifim var:


Sivas hadiseleri ve Başbağlar katliamı konusunda bir komite kurulsun. Komite üyeleri hiçbir maddî veya manevî ücret almasınlar.

Onbeş günde veya ayda bir toplansınlar, hedef belirlesinler ve Sivas faciasının yeniden muhakeme edilmesi ve Başbağlar katliamı sanıklarının yakalanıp ceza görmesi için çalışsınlar.

Lâyık isem ve uygun görülürse bendenizi de bu heyete üye yapsınlar.

Bir hakikat kalmasın Allahım âlemde nihan…

05 Kasım 2006