Aman Sivil Darbe Olmasın!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Bir ay kadar önce bir Bakanımız
demişti. Haberin başlığını okumuş, haber metnine bakmamıştım. Sadece bu üç kelimelik başlık bile beni dehşete düşürmeye kâfi geldi.
Devlet kimsenin tapulu malı değildir.
Sıradan, normal, rutin günler yaşamıyoruz. Medyaya bakınca, dehşetli bir çalkantı, heyecan, fırtına içinde olduğumuz kolayca anlaşılır. Nereye gitsem bugünkü savaşla ilgili konuşmalar yapılıyor.
Ülkemizdeki usul ve metot, gemi idaresinin serbest seçimlerle değişmesidir. Birileri seçim meçim demiyor, devir teslim işini darbeyle yapmak istiyor.
Bütün işler
göre yapılmalı. Sadece kanun demedim, önüne
sıfatını ekledim.
Ülkemin bilgelik kurallarına göre idare edilmesini isterim. Adalet, bilgelik… Sonra ahlâk… Şartlar bitti mi? Bitmedi.
Yapılmak istenen darbe adalet, ahlâklı idare, bilgelik getirecek mi? Hiç sanmam.
Bu darbe teşebbüslerinin arka planında
olduğu söyleniyor.
Fikirlerim, inançlarım, görüşlerim, tenkitlerim yüzünden tutuklandım, mahkemelerde süründüm,
giydim,
İki günlük gazetem batırıldı,
Bana bunları hep darbeciler, darbe sevenler yaptı.
… Baskı, işkence, insafsızlık demektir… Türkiye’de bazı işler iyi olmayabilir ama bunlar
Darbe hukuka ve ahlâka aykırıdır.
Türkiye’yi olgun bir armut gibi birtakım muhteris saflara yedirmezler.
1952’te Mısır’da
darbenin başı görünüyordu. Kısa bir müddet sonra
geçtiydi.
Devleti, ülkeyi ele geçirmek mi istiyorlar? Bunun tek meşru ve ahlâkî yolu, siyasî bir parti kurmak, seçimlere girmektir.
Türkiye’de bugün yapılmak istenenleri vaktiyle İspanyada
bile yapmamıştı. Devlet içinde kadrolaşmanın sınırları vardır. Vesayet rejiminin yıkılması için seçimle gelmiş siyasî iktidarla işbirliği yapmak, bilahare devleti teslim almak istemek akla, mantığa, vicdana uymaz.
Birtakım yolsuzlukları darbeye alet ve bahane etmek ahlâka ve bilgeliğe uygun değildir.
Darbe heveslilerini engellemezsek, başımıza çok büyük felaketler, musibetler, belâlar gelebilir. Üzerinde yolculuk yaptığımız gemide noksanlıklar, bozukluklar, hatalı işler yok mudur? Elbette vardır ama
Türkiye, ağacı sallamakla kucağa düşecek olgun bir armut değildir. ABD, AB, İsrail, Siyonizm, Haçlılar, Evangelistler, uluslararası kapitalizm, sömürgeciler, dev faiz çeteleri pusuda bekliyor.
Gemi iyi idare edilsin, eyvallah… Aksaklıklar düzeltilsin, eyvallah… Yolsuzluk yapılmasın, eyvallah… Bu saydıklarımın dışında daha nice iyi, hayırlı, faydalı işler yapılsın ama
Darbelerde hayır yoktur.
bir tür darbe ile
Selanik’e sürüldü de ne olduydu? Üç sene geçmeden
Bulgar ordusu Çatalca’ya kadar gelmişti.
derken, ülke parçalanabilir.
Maneviyat büyükleri dünyayı ayakları altına alırlar. Bir büyük ne kadar mütevazı ve alçak gönüllü ise büyüklüğü o kadardır.
Dünya sevgisi mânevî yükselmeye engel olur.
Rahmanın veli kulu olmak çok yüksek bir derece ve rütbedir. Denî dünyanın hiçbir rütbesi veliliğe denk olamaz.
Büyük veliler gönüller sultanıdır.
İbrahim Edhem hazretleri dünya sultanlığını bıraktıktan sonradır ki, maneviyat sultanı olmuştur.
Yatacak yeri olmadığı için soğuk gecelerde hamam külhanlarında yatardı, mübarek yüzü, üstü başı küle, ise bürünürdü.
Dünya bir lâşedir, ona kilâb talib olur.
Dünya iki padişaha dar gelmiş, kırk derviş bir kilime sığmış.
Veliler insanların alkışlarını istemezler.
Dünya bir oyun yeridir… Makamlar, mevkiler, servetler, çoluk çocuk gelip geçicidir.
Bir varmış bir yokmuş…
Nemrud’unki de saltanattı, İbrahim’inki de… Nemrudun saltanatı bitti, yerinde yeller esiyor şimdi ama İbrahimin (aleyhisselam) saltanatı sürüyor…
İnsanların en hayırlısı olan Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) evi ne kadar mütevazı idi. Bazen kaba bir hasır üzerinde yatardı da, hasır vücudunda iz bırakırdı. Zaman zaman eline büyük miktarda mal ve para geçerdi ama o onları en kısa zamanda dağıtırdı.
Yiyecek bir şey bulamayıp aç kaldığı zamanlar olmuştur.
Bir meclise geldiğinde başköşeye oturmazlar, nerede boş bir yer varsa oraya ilişirlerdi.
Ashab-ı kiram, Peygamberin sevmediğini bildikleri için o bir yere gelince ayağa kalkmazlardı.
Ondan büyük, ondan şerefli, ondan kerim insan yok; ondan halimi, ondan mütevazıı, ondan alçak gönüllü olanı da yok.
Nemrudlar, Firavunlar, mütekebbirler, mağrurlar çukurda; mütevazı bir hayat süren Seyyid-i Beni Âdem şeref zirvesinde.
Müslümanlar, sakın sakın sakın dünyaperestlerin peşine takılmayın.
Sakın, mağrurları rehber edinmeyin.
Sizden para isteyenler veli değildir.
Sizden alkış isteyenler de.
Velilerin sağ elleri asümana dönüktür, yükseklerden aldıklarını sol elleriyle zemine dökerler.
Toprağa serpilmiş tohum gibi ol. Toprak ol, toprakta ol. Mütevazı olanı rahmet-i Rahman büyütür.
EvliyaurRahmana tabi ol, evliyuşşeytandan kaç bucak bucak. 16.02.2014