(1) Amerika kendine çok güveniyordu. Vurulmazlığına, dokunulmazlığına inanıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nda ne Japonya, ne de Almanya Amerikan topraklarını vurabilmişti (Pearl Harbor çok uzaklardadır). Lakin 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika’nın güveni, dokunulmazlığı, vurulmazlığı inancı yerle bir oldu. Bir avuç terörist New York’taki ikiz kuleyi yerle bir etti, Pentagon’un bir kısmı yaktı, çökertti. Demek ki, ABD çok kofmuş. İkiz Kule ile birlikte CIA ve FBI’ın efsaneleri de tuzla buz oldu.

(2) İki savaş türü olduğu biliniyordu. Biri konvansiyonel ordular ile yapılan bildiğimiz klasik savaşlar. Diğeri ise, gerilla (çete) savaşları. ABD Vietnam’da, bir ara 600 bin askeri olmasına rağmen; Sovyetler Birliği Afganistan’da savaşı kazanamadılar. Çünkü konvansiyonel orduların ve silahların gerilla güçlerini yenmeleri çok zordur. Şimdi üçüncü tür bir savaş ile karşı karşıyayız. Terörizm savaşı. İlim ve teknik ilerledikçe, bundan teröristler yararlandı, son baskını yapacak güce ve imkana sahip oldu.

(3) Dünyada birçok ülkede atom silahı vardır. ABD, İngiltere, Rusya, Çin, Fransa, İsrail, Hindistan, Pakistan. Günün birinde bir terörist grubun eline bir atom bombası geçerse ve bunu güçlü bir ülkenin büyük bir şehrinde patlatırsa ne olacaktır? Böyle bir ihtimal var mıdır? Elbette vardır ve büyük bir ihtimaldir.

(4) ABD çok güçlü bir devlettir ama savaşlarda fazla asker kaybına tahammülü yoktur. Körfez Savaşı’nda otuz küsur Amerikan askeri ölmüştü. New York’ta son yaşanan kıyamette onbinlerce sivil ölmüştür. Amerika bu kadar ölünün acısını, yükünü kaldıramaz.

(5) Terörist saldırılar sadece Amerika’yı değil birçok ülkeyi, bu arada Türkiye’yi de vurabilir. Biz zaten müzminleşmiş bir savaş içindeyiz. Teröristler bundan böyle daha sofistike, daha teknik metodlar uygulayacaklardır. Boğaz’dan geçen büyük bir tankere bir sabotaj yapılsa ve denize yayılan petrol tutuşsa ne olacak? Böyle bir yangını söndürecek imkan ve tedbire sahip miyiz? Büyük bir baraj tahrip edilse ne olacak? Göklere yükselen iş merkezlerimiz iyi korunuyor mu? İyi korunmuş olsaydılar, katiller ellerini kollarını sallayarak Sabancı Center’e girip de Özdemir Sabancı’yı kolayca katledebilirler miydi?

(6) Başta Amerika olmak üzere büyük ve güçlü devletlerin tepelerinde bir değil birkaç Demokles kılıcı sallanıyor. Biyolojik (mikrop), zehirli gaz silahları. Bunların üstünde de, terörün halk kitlelerinde meydana getirdiği korku, panik, güvensizlik var.

(7) Amerika ve NATO Afganistan’ı, Sudan’ı, Irak’ı, İran’ı vurarak terörizmi dünya yüzünden kaldırabilir mi? Bence kaldıramaz. Çünkü terörizmin âlâsı Amerika’nın kendi içindedir. Dünyanın süpergücünün bilgisayar sistemini felç edecek birkaç kişi bile Amerika’yı dize getirebilir. Sanıyorum ki, son terörist saldırıların başarılı olmasında bilgisayarın büyük rolü olmuştur.

(8) Öfkesi, kini, ideali uğrunda kendi canını bile soğukkanlılıkla feda edebilen kamikazelere karşı ne yapılabilir? Onları yüzde yüz önlemek mümkün müdür?

(9) Amerika bazı Müslüman devletlerle savaşabilir, İslâmcılarla savaşabilir, Müslüman kökenli teröristlerle savaşabilir ama din olarak İslâm’la savaşabilir mi? Savaşsa bile İslâm’ı yenip zafer kazanabilir mi? Hiçbir devlet büyük dinlere karşı açacağı bir savaşı kazanamaz. Eski Roma Hıristiyanlara çok zulm etti. Sonunda ne oldu? Hıristiyanlık galip geldi. Sovyetler Birliği dinlerle yaptığı savaşı kazandı mı? Büyük dinler iklimler gibidir, önlenemezler, durdurulamazlar, yenilemezler. Amerika kışı veya yazı yenebilirse, İslâm’ı da yenebilir.

(10) ABD İslâm’la, Müslüman dünyasıyla barışmalıdır. Bir süpergüç, âdil olmaya mecburdur. İsrail konusunda adalet, hikmet, akl-ı selim neyi gerektiriyorsa ABD onu yapmalıdır. Evet ABD’de, İsrail’dekinden fazla Yahudi vardır ve bunlar çok güçlüdür. Lakin para, bilgi, siyaset gücünün üzerinde bir güç daha vardır ki, o daima ağır basar. O güç gerçektir, doğru olandır.

(11) ABD, İsrail’in kuruluş tarihi olan 1948’den beri Arap–Yahudi ihtilafında âdil hareket etmiyor. Bu adaletsizliği onun yıkılmasına kadar yol açabilir.

(12) Dünya bir kıyamete doğru yol alıyor. Kutsal metinlerin haber verdiği kıyamet alametlerinin çoğu zuhur etmiştir. İnsanlık gaflet, isyan, dalâlet, hıyanet içindedir. Evrensel ilahî ilkeler çiğneniyor, bütün kutsal kitapların ve dinlerin kesin olarak yasakladıkları kötülük ve günahlar açıkça işleniyor ve meşrulaştırılıyor. Medenî olduklarını iddia eden nice güçlü devlet, erkeklerin erkeklerle evlenmesini meşru kılmış ve böyle çiftlerin kiliselerde nikahlanmasına izin vermiştir.

(13) Batı medeniyeti dünyayı tahrip etmektedir. Amazon ormanları korkunç bir hızla yakılıyor, ortadan kaldırılıyor. Denizler ve atmosfer bile kirletilmiştir. Meşhur İngiliz İktisatçısı ve düşünürü Schumacher kitaplarında “Batı medeniyeti ve iktisadiyatı saldırgan ve tahripkârdır. Onun yerine Budist iktisadını benimsemeliyiz” teklifinde bulunmuştu. Batı medeniyeti üçüncü dünya ülkelerini sömürüyor. Milyarlarca insan aç, çıplak ve mutsuzdur. Batı medeniyeti, silah sanayiini geliştirmek ve yaşatmak için insanları, ülkeleri, devletleri birbirleriyle boğazlaştırmaktadır. Dünyanın süpergücü ABD bu felsefeyi bırakmalı ve adalete ve hikmete dayalı bir dünya görüşüne sahip olmalıdır.

(14) Amerikalılar özeleştiri yapmalı, büyük yanlışlarını ve hatâlarını tesbit etmelidir. Biz iyiyiz, biz demokrasiden ve özgürlükten yanayız, biz sonunda galip geleceğiz edebiyatı ne onları, ne de dünyayı kurtarır.

(15) Usema bin Ladin’i Amerika desteklemiş, yetiştirmiştir. Bin Ladin Ruslara karşı savaşırken iyiydi de, Amerika’ya cephe alınca mı kötü oldu? ABD’nin yaptıkları, siyaseti doğru mudur? Evrensel ve ilahî hikmete uygun mudur? Amerika’da bunca büyük düşünür, bilge var. Bu soruların cevaplarını onlar versin.

(16) ABD idarecileri çok iyi bilmeli ve bir an bile hatırlarından çıkartmamalıdır ki, ABD’nin iradesi cüz’î bir iradedir. Onun üzerinde küllî ve mutlak bir irade vardır. Allah’ın emirlerine, yasaklarına, iradesine, kaderine ters düşen cüz’î iradeler ve güçler er veya geç, önünde sonunda mağlup olacaklardır. Allah zulmü sevmez ve istemez. Terörizm bir suçtur. Lakin aynı zamanda bir cezadır. Masum insanların öldürülmesi asla savunulamaz. Filistin’de, Keşmir’de, Çeçenistan’da vahşice öldürülen masum siviller de insandır. ABD yetkilileri, “Sadece teröristleri değil, onları destekleyenleri de vuracağız, cezalandıracağız” diyorlar. Peki, kendileri Filistin’de öldürülen sivil Müslümanların canlarını ve hukukunu niçin müdafaa etmiyorlar, İsrail’i niçin destekliyorlar? 17 Eylül 2001