İsrail’in atom bombasına, nükleer füzelere sahip olmasında hiçbir sakınca yoktur. Lakin bir İslâm devleti veya ülkesi bu silahlara sahip olursa kıyamet kopar.

Dünyanın en büyük soykırımı Kuzey Amerika kıt’asının yerli halkı olan kızılderililere yapılmıştır. Hitler’in İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudileri kırması son derece vahim bir tarihî cinayettir ama on milyonlarca Kızılderilinin kökünün kazınması önemli değildir.

Amerika’da demokrasi, hukuk, evrensel insan hakları, din ve inanç hürriyeti kutsaldır. Amerika sınırları dışında, bilhassa İslâm dünyasında o değerler kutsal değildir.

11 Eylül 2001 tarihinde New York’taki İkiz Kulelerin yıkılması ve birkaç bin suçsuz sivilin ölmesi büyük bir terörizmdir, görülmemiş bir vahşettir ama 1945 yılında Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine iki atom bombası atılarak yüzbinlerce sivilin, kadının, çocuğun, muharip olmayan halkın bir anda toptan öldürülmesi bir insanlık suçu değildir.

Demokrasisi, seçimleri, siyasî partileri, Millet Meclisi olmayan Suudî Arabistan, petrol ve diğer konularda Amerika’nın menfaatlerine uygun bir siyaset takip ettiği müddetçe dost ve müttefik bir ülkedir ama petrol konusunda Amerika’ya itaatkâr olmayan İran düşman ve terörist bir ülkedir.

Bütün insanlar eşittir ama Amerikalılar daha eşittir.

Amerika’da yaşayan Müslüman kızların üniversitelere başörtüsü ile gidebilmeleri demokrasinin, insan haklarının, din ve inanç hürriyetinin vazgeçilmez bir gereğidir. Birçok İslâm ülkesinde Müslüman kızların başörtüsü ile okullara ve üniversitelere alınmamasının ise fazla önemi yoktur.

İsrail sivil Filistinlileri öldürür, esir alır, onlara işkence eder, uluslararası savaş hukukuna aykırı bir sürü zorbalık yaparsa bunun fazla bir önemi yoktur. Her şeyini kaybetmiş Filistinliler çalınmış vatanlarını yeniden kazanmak, haklarını aramak için fedailik yaparak canlarına kıyar, bu arada bir takım sivil ve suçsuz Yahudiler ölürse, bu kabul edilemez bir cinayet ve terörizm olur.

Amerika’da bir grup Müslüman bir araya gelip “Amerika İslâm Partisi” adında bir siyasî teşekkül kursalar, bu suç olmaz. Fakat aynı şey bir İslâm ülkesinde yapılırsa Amerika için büyük tehlike ve tehdit oluşturur.

Bir Yahudinin burnu kanasa yer yerinden oynar, Kıyamet kopar ama Kafkasya’da Çeçen halkı korkunç ve sistemli şekilde soykırımına uğrarken kimsenin kılı kıpırdamaz, sesi çıkmaz.

Saddam Hüseyin petrol ve diğer konularda Amerikan menfaatlerine ve siyasetine boyun eğmiş olsaydı ne kendisi, ne de Irak halkı rahatsız ve mağdur edilmezdi.

Amerikan idealleri şatafatlı ve yaldızlı bir dekor muşambasından ibarettir. Onun ardında Amerika’nın menfaatleri ve dünya hegemonyası stratejisi bulunur.

Tütün ve sigara Amerikan halkı ve gençliği için çok zararlıdır. Son yirmi beş yıl içinde Amerika hudutları içinde sigara tüketimi yarıya indirilmiştir. Buna mukabil, Türkiye’de ve Üçüncü Dünya ülkelerinde Amerikan sigarası üretimi ve tüketimi ikiye katlanmıştır. Sigara Amerikan halkı için zararlıdır, başka halklar için yararlıdır.

Amerika’da rüşvet almak ve vermek büyük suçtur. Bu suçu işleyenin hali, yakalandığı ve adalet huzuruna çıktığı taktirde bitiktir. Başka ülkelerde ise Amerikan menfaatlerinin korunması için rüşvet verilebilir.

Başta Türkiye olmak üzere nice Asya ve Afrika ülkelerinin beyne ihtiyacı olmadığı için onların en kaliteli, en güçlü, en üstün, en işe yarar beyinleri Amerika’ya göç ettirilir.

Amerika dünyanın süper gücüdür. Amerika’nın içinde de Yahudiler süper güçtür. Büyük finans, büyük medya, bütün stratejik köşebaşları, fikir hayatı Yahudilerin kontrolu altındadır.

Amerikalılar öteki ülkeleri ordularıyla işgal ederek değil, özel olarak yetiştirdikleri “prensleri” ile güzelce idare ederler.

Başkan’dan en küçük memura kadar Amerikalı resmî bir şahsiyetin hediye alması büyük suçtur. Alan cezaya çarptırılır. Dost ve müttefik ülkelerde ise, Amerikan menfaatlerine gölge düşürmemek şartıyla idareciler cihanı yutup götürseler Amerikalıların kılı kıpırdamaz.

Amerika vaktiyle Roma İmparatorluğu’nun ve Osmanlı cihan devletinin oynamış olduğu rolü oynamak, yeryüzünde kendi barışını kurmak istiyor ama acaba Roma ve Osmanlı kadar evrensel değerlere, adalete sahip midir?

Soya fasulyası, kendisinden üç yüz küsur gıda ve sanayi maddesi çıkarılan harika bir nebattır. Amerika’nın menfaatleri için ülke sınırları içinde soya ekilmesi, büyük miktarda üretim yapılması çok önemlidir. Ancak, soyaya çok muhtaç olan Türkiye’de soya ziraati yapılması, Amerikan menfaatlerine aykırı olduğu için baltalanmaktadır.

Amerikalılar dost ve müttefik Türkiye’nin bütünlüğüne çok önem verirler ama bir taraftan da Kuzey Irak’ta bir Kürdistan devleti kurmuşlardır. Toprağı, ordusu, üç üniversitesi, kanunları, radyo ve televizyonu, partileri, Millet Meclisi olan bu Kürdistan uluslararası meşruiyet kazanınca Türkiye’den toprak isteyecektir. Şimdiden haritalarına Erzurum’a kadar olan Doğu Anadolu’yu koymuşlardır. Amerika’nın Türkiye’nin bütünlüğüne saygı duyması, önem vermesi samimi midir? 01 Haziran 2002