Amerikancı Levantenler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
CumartesiAYDA birkaç on bin dolar maaş alan ve Amerikalılardan daha Amerikancı olan bir gazeteci, Afganistan’a askerî birlik göndereceğimiz haberini öyle bir sevinç ve coşku ile veriyor ki, bir zil takıp göbek atmadığı kalmış.
Afganistan savaşı Vietnam savaşına benzemezmiş. Vietnam’ı Rusya ve Çin desteklemişmiş. Afganistan’ın destekçisi yokmuş, bu yüzden çabuk yenilirmiş… Şimdi bizdeki Amerikancı bazı gazeteciler ve yazarlar böyle düşünüyor.
Pozitivist ve rasyonalist (akılcı; akıllı değil!) kafaların bazı boyutları ve tahtaları eksik olduğu için onlar birtakım önemli gerçekleri anlayamazlar.
Kur’ân’da “Nice küçük topluluklar, Allah’ın izniyle, büyük toplulukları yenmiştir” buyuruluyor.
Osmanlılar, başlangıçta Anadolu’nun en küçük beyliği idi. İki şehirleri, Söğüt ve Domaniç, azıcık arazileri vardı. Ama o küçük topluluktan dünyanın en büyük imparatorluğu çıktı.
Domates tohumu ile çınar tohumu maddî bakımından birbirine benzer. Birinden bir mevsimlik bir bitki, diğerinden yüzlerce yıl yaşayan ulu bir çınar ağacı çıkar.
Amerika’nın bu sefer işi yamandır. Bir Afgan lideri ne dedi: “Amerikan bombardımanlarının ne kıymeti var! Amerikalılar ne kadaryaşamak istiyorsa, bizim adamlarımız da o kadar ölmek istiyor!”
Amerika çok güçlüymüş, çok süpermiş, ezermiş, geçermiş… Bırakın bu edebiyatı. Amerika niçin Afgan topraklarına kara gücü gönderemiyor? Çünkü korkuyor. Ölümden korkuyor. Bir tarafta ölmekten korkanlar, karşılarında ölümü hiçe sayanlar.
Afganistan’daki savaş iğrenç bir savaştır. Bin Ladin’in suçlu olduğu isbat edilse bile; Tâliban rejimi onu vermiyor diye bir ülkeye, bir halka ateş ve ölüm yağdırmak akla, hukuka, vicdana, bilgeliğe uyar mı?
Sovyetler Birliği’nin yıkılacağını kim tahmin ederdi? Ama yıkıldı. İran’da Şahlık rejimi yıkılacak rejim miydi? O da yıkıldı. Roma yıkıldı, Osmanlı yıkıldı. Devletlerin, imparatorlukların da taktir edilmiş ömürleri vardır. Vadesi gelince biter.
Hani savaşın da bir hukuku vardı? Hani savaşla, savaş esirleriyle ilgili Cenevre anlaşmaları vardı?.. Amerikalılar Afganistan’da Kızılhaç depolarını, hastahaneleri, okulları, camileri, meskenleri bombalıyor. Çocuklar, kadınlar, siviller, yaşlılar, hastalar, yaralılar öldürülüyor. Onların ne suçu var?
Amerika Afganistan’a saldırmaya başladıktan kısa bir müddet sonra İtalya’da 200 bin kişilik bir kalabalık savaş aleyhinde büyük bir yürüyüş yaptı. Bu savaşı lânetlemek için Müslüman olmak,Taliban sempatizanı olmak gerekmez. Vicdanlı insan olmak yeter.
İngiltere dışında hangi Avrupa ülkesi Afganistan’a asker göndermeye yanaşıyor?
Taliban; kadınları çarşafa ve peçeye sokmuş, bu yüzden çok kötüymüş Çarşaf ve peçe Arabistan’da mecburî, Amerika Arabistanla niçin savaşmıyor? Çarşaf ve peçe 1909’a kadar bizde de, şehirlerde mecburî idi. Bu yüzden ecdadımızı kötüleyecek miyiz?
Bütün bunlar Amerikan bahaneleridir. Amerikayla işbirliği yapan kanlı diktatörler cici, Amerika’ya zıt giden diktatörler kaka…
11 Eylül faciaları terörizm, Amerika’nın Afganistan’da yaptığı kırım “Sonsuz adalet”. Oh ne güzel mantık.
Yahudiler bir Arabı öldürünce ses yok, Araplar bir Yahudiyi öldürünce kızılca kıyamet kopartılıyor.
Bütün insanlık tarihinde şu Afganistan savaşı kadar rezil bir savaş görülmemiştir. Amerika’da bile nice aydın, entelektüel, ilim adamı, filozof, düşünür, profesör bu savaşı kötülüyor, lanetliyor. Bizde ise birtakım levantenler görülmemiş bir Amerikancılık yapıyor.
Biz terörden çok çekmiş bir ülke ve milletiz. Dikkatli, ihtiyatlı, tedbirli olmamız gerekmez mi? Arı kovanına çomak sokulacak zaman mı?
Bu dünya etme bulma dünyasıdır. Sen onlara silah çekersen, onlar da bir yolunu bulur, sana bir darbe indirirler.
Amerika’nın nüfusu çok, milyonluk ordusu var. Göndersin askerlerini, fethetsin Afganistan’ı. Ama gönderemiyor. Gökten ateş ve ölüm yağdırıyor da, asker indiremiyor o topraklara. Çünkü Amerikalıların ölümden korktukları kadar, Afganlılar da ölümden korkmuyor.
Bin Amerikan askeri ölsün, o koca ülke birbirine girer, tepetaklak olur.
Dünya çok kötüye gidiyor. Bu gidişle küresel bir sıkıyönetim ilan edilecektir. Bazı Ortadoğu ülkeleri, terörle mücadele bahanesiyle muhalifleri hapse tıkmaya başladı.
Bizde de bir sertleşme olacağını tahmin ediyorum. Gaye terörü önlemek değil, İslâmî hareketi ezmek, bitirmek.
Birtakım İslâmcılar ufuktaki kara bulutların farkında değil. Olmayacak dualara âmin deyip duruyorlar. Be adamlar mâziye baksanıza, yakın tarihte olup bitenlerden ibret alsanıza.
11 Eylül faciaları tarihin dönüm noktalarından biridir. Yeni bir çağ başlamıştır. Bunun sancıları onlarca yıl sürecektir.
Dünya hercümerc olacaktır. Kıyımlar, salgın hastalıklar, büyük yıkımlar, muhaceretler, kan, ateş, gözyaşı…
Mazlum ve mağdurların feryatları, ağlamaları, ahları zalimleri yakacaktır.
İsrail’in işi her geçen gün biraz daha kötüye gitmektedir. Şaron kendi devletinin ve milletinin mezarını kazmaktadır. Bu siyasetle, bu kafayla İsrail’in ebediyen pâyidar olacağına dair kesin delilleri mi var? Ya Filistinlilerle âdil ve kalıcı bir barış yaparlar, yahut yıkılırlar.
Ramazan’a iki hafta kaldı. Kutsal ayda Müslümanların vicdanları kanayacak. Din ve imân kardeşlerim öldürülürken benim bir Müslüman olarak Türkiye’de rahat etmem, huzur içinde yaşamam mümkün mü?
Afganistan Taliban demek değil, Üsame bin Ladin demek değildir. Afganistan bir İslâm ülkesidir, oradaki halk bizim kardeşlerimizdir. Yüreklerimiz Kabil’de, Kandahar’da, Mezar-ı Şerif’te atıyor. 04 Kasım 2001