Anasıyla Zina Etmek Gibi…
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Aralık 2018
Bir ilâhiyatçının riba/faiz konusundaki Ehl-i Sünnete aykırı bozuk fetvasını (veya naylon ictihadını) üzüntü ile duydum. Şu husus kesinlikle bilinmelidir ki:Riba/faiz Kur’ânla, Sünnetle,icmâ-i ümmetle kesin şekilde haram kılınmıştır.
Allahü Teâlâ Kur’ânda: “Allah ticareti (alış verişi) helâl, ribayı haram kılmıştır” buyuruyor. (Âl-i İmran: 130)
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin bir hadîs-i şerifleri: “Fâizin yetmiş iki kapısı vardır. Bunların, günah olma bakımından en hafifi, kişinin kendi
(öz)
annesi ile zina etmesi gibidir.”
(Mecmau’z-zevaid, Heysemî)
Diğer bir hadîste şöyle buyuruluyor: “İnsanlar için öyle bir devir gelecek ki, o zamanda riba yemeyen kalmayacak. Doğrudan yemeyene buharı
(başka bir rivayette tozu)
bulaşacak.”
(Ebû Dâvud, Nesâî, İbnMâce)
Nesâî’de geçen bir hadîs-i şerife göre riba konusunda şu kimseler büyük günah işlemiş olurlar:
Faiz konusunda alan da veren de eşittir. (İbn Mâce, Nesâî, Ebû Dâvud)
Bu devirde Türkiye Müslümanlarının çok büyük bir kısmı maalesef gırtlaklarına kadar ribaya/faize batmışlardır. Doğrudan doğruya faiz alıp vermeyenlere ise ribanın tozu, buharı ulaşmıştır.
Bankaların yanında,
, fakat bankaya benzeyen müesseseler kurulmuştur.
Bu müesseselerin
Riba/faiz konusunda Ümmet-i Muhammed bilgilendirilmeli, aydınlatılmalı, uyarılmalıdır.
İslâm müjdeler (iyi haberler) ve uyarılar dinidir. Allah (Kur’âna, Sünnete ve Şeriata) uygun helâl ticaret yapanın, malının zekâtını verenin, hayır hasenat yapanın kazancını ve servetini bereketli kılar.
Faizcilerin serveti Karun’unki kadar olsa yine bereketli ve hayırlı değildir.
İslâm Şeriatına göre ticaret ikiye ayrılır:
1. Meşru, helâl ve hayırlı ticaret,
2. Gayr-i meşru, hayırsız, haram ticaret.
Bu devirde ticaret gibi görünen nice alış veriş vardır ki, onlar da riba türündendir.
Şerir, fâsık, şaqî, fâcir bir kişi haram ticaretle, riba ile bir milyar dolar kazansa onun o büyük serveti ateştir, azaptır.
Yakınlarda Bursa’da vefat eden değerli dostum
döşemelik, perdelik kumaş ticareti yapardı. 1960’lı yıllarda sık sık görüşürdük. Bursa’ya gittiğimde bazen onun evinde kalırdım.
Aklı fikri din, iman, Kur’ân hizmetleriydi…
Allah ona ve mü’minlerin kâffesine rahmetiyle muamele buyursun…
Rahmet-i Rahman’a intikal etmiş öyle sâlih Müslümanlar bilirim ki, riba korkusundan
geçmezlerdi.
Faizin her türlüsünden, bâtıl alış verişlerden uzak dursunlar. Bu dünyanın nice sıkıntısına katlanın ama cehennemin ateşi pek yakıcıdır, ona dayanılmaz.
Müslümanları özel olarak
konusunda uyarıyorum.
Faiz ve ribanın yetmiş iki kapısından, günah olarak en hafifi anasıyla zina etmek gibiymiş… Hz. Peygamber böyle buyurmuş. Sakın ola ki, bozuk ilahiyatçılara kanmayın. Kanarsanız çok feci şekilde aldanmış ve yanmış olursunuz.
uyarmalıdır.
Birtakım temel kurumlar İslâm’a ve Sünnî dindar Müslümanlara sinsi bir savaş açmışlardır. Türkiye’de, ABD ve İngiltere’de olduğu gibi gerçek bir din hürriyeti yoktur.
Lâikliği bahane ederek çoğunluğun din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyetini ayaklar altına alıyorlar. Fransa’da da lâiklik var. Hattâ o ülke lâikliğin ana vatanı. Orada lâiklik bahane edilerek Müslümanların din hürriyeti bizdeki gibi kısıtlanmıyor.
Lâik bir devlet Müslümanların kıyafetine, serpuşuna, alfabesine, hafta tatiline, hayat tarzına karışamaz.
Müslümanlar Kur’ân yazısıyla
, matbaanın ülkemize gelişinden
yayın yapmışlardır.
Dünyanın bütün ülkelerinde
sarıkla dolaşabiliyor da, bizde
niçin yasaktır?
Bu bir zulüm değil midir?
Yüksek ve parlak bir tahsil yapmış olan
,
Sebep: Başı zarif bir eşarpla örtülüymüş… Bu zorbalık, utanç verici bir zulüm değil midir?
Lâik bir rejim, Haçlıların, Siyonistlerin,Farmasonların baskısıyla
yapabilir mi, yaptırabilir mi?
Lâiklik bu mudur? Türkiye Masonları localarında serbestçe, hürce, güven içinde sere serpe
da;
Neymiş, lâikliğe aykırıymış, yasakmış.
Türkiye Müslümanlarının,
hangi zâlim güç mâni oluyor? 22 Kasım 2010