Çarşamba

 

Biz bu kafa ile gidersek, korkarım sonumuz

Filistinlilere

benzeyecektir. Birkaç sene önce

Tarih Kurumu Başkanı Profesör Yusuf Halaçoğlu

ne demişti? “Biz bu kafayla bu memleketi elimizde tutamayız…” demişti. Bana inanmıyorsanız, cümleyi ve söyleyenin adını yazıp internetten arayabilirsiniz.

Radikal gazetesi


(7 Temmuz 2003)

Çelik Gülersoy’

un “Gelecekler, İstanbul’u elimizden alacaklar…” dediğini yazmıştı. Ülkeler, şehirler, mülkler Allah’ındır. Dilediği kişiye ve kavme emanet olarak verir. Emanete hıyanet edilirse onlardan alır, başkasına verir.

1918’e kadar Filistin Osmanlı devletinin bir parçasıydı, Bazı beyinsizler, Osmanlı hakimiyetine

Osmanlı işgali ve sömürgeciliği

diyorlar. Böyle diyen Müslümanlar ve Araplar belâlarını bulmuştur.

Osmanlılar gidecek, Filistin bağımsız olacak…

Yağma vardı!… Osmanlı gitti, Filistin İngiliz mandası oldu. 1948’de manda idaresi bitti. Filistin de elden gitti. Şimdi soruyorum: Osmanlı idaresi ve hakimiyeti mi iyiydi, yoksa ondan sonraki devir mi?

Her neyse, bunları bırakalım da Filistinlilerin çektiklerine bakalım. İsrail Gazze’de vahşi ve acımasız bir soykırım uyguluyor.

Gazze kocaman bir hapishanedir. Küçücük bebekler bile öldürülüyor.

Bütün vicdanlı, insaflı, adaletsever insanlar hangi renge, ırka, dine mensup olurlarsa olsunlar Siyonizmi ve İsrail’i lânetliyor. Ben de bunlardan biriyim. Bu yüzden de, Siyonistler tarafından antisemit
(Yahudi düşmanı)
olarak damgalanıyorum.

Başlık:


“Siyonist İşgali Altındaki Filistin’de Siyonist Karşıtı Ortodoks
(doğru yolda olan) Yahudilerin Acil Beyannamesi'”

NETUREI KARTA of THE ORTHODOX JEWRY

Alt Başlık: “Bizler, Ortodoks Yahudiler olarak dünyayı, Siyonist devletin vahşi canavarını durdurmaya, Filistin halkını yok etmesini önlemeye çağırıyoruz! Biz Ortodoks Yahudiler, Siyonist ölüm makinesinin terörünü ve gangsterliğini protesto ediyoruz!”

Altmış yıldan beri Siyonist kasaplar, vatanları tarihî Filistin’deki haklarına sahip çıkmak isteyen Filistinlileri yurtlarından sürüyor, gettolara hapsediyor, öldürüyor, onlara terör uyguluyor, yurtlarını ve topraklarını işgal ediyor.

Dünyanın büyük devletleri daha ne kadar Siyonist terör ve barbarlık karşısında suskun kalacaklar?

Dünya, Tanrı korusun milyonlarca Filistinlinin yok olmasını mı bekliyor?

Bizler ayrıca,

Siyonist militer sistemin

Gazze’nin acı çeken masum halkına karşı bütün uluslararası hukuk, adalet ve barış değerlerine aykırı yamyamca saldırgan tutumunu da protesto ediyoruz. Bütün barışsever milletleri,

Filistinlilerin haklarını elde etmeleri ve tarihî Filİstin’deki acılara ve katliama son vermek için,

Siyonistlerin gemi azıya alan çılgınlığına karşı gereken bütün tedbirleri almaya çağırıyoruz.

Siyonist terör makinesi ve onun işgal edilmiş Kudüs’teki rejimi ne Yahudileri, ne de Musevî dinini temsil ederler. Onlar kendilerini Yahudi ilan etmiş olsalar da, Yahudi dinine bağlı değillerdir. Onlar barbar kasaplardır!.. Onlar dinimizin ve Tevratımızın kutsallığını kirletmektedirler.

Bizler, Filistinlilerin tarihî vatanları üzerindeki haklarının en kısa zamanda sağlanması, hür Filistin’in yine tarihî vatanları üzerinde kurulması, Siyonist rejimin de tasfiye edilmesi ve Kutsal Topraklardan silinip kazınması için

dua ediyoruz.

Her gün yeni bir Siyonist teröre hedef olan Filistin halkının bütününe ve özellikle

Siyonist savaş canavarı


(en kısa zamanda yok olsun!)
tarafından yaralananlara, yakınlarını kaybedenlere derin taziyelerimizi ve en samimi dostluğumuzu sunuyoruz. Tanrı’nın ilhamının bütün dünyayı aydınlatmasını ve O’na gerçek ve barış içinde hizmet edilmesini niyaz ediyoruz. Âmin. İnşaallah!”

Neturei Karta, Ortodoks Yahudiler – Kudüs-Filistin…


(P.O. Box 5053-Jerusalem)

E-mail:

nkp@neto.bezeqint.net]uri ve nkp@neto.bezeqint.net
(Bu beyannamenin Fransızca tercümesini alterinfo.net sitesinde (05.03.2008) okudum. Sonra İngilizce orijinal metnini uruknet.info sitesinde buldum.)

Bir yüzyılı geçen bir zaman dilimi içinde nice Musevî hahamı, düşünürü ve aydını Siyonizm ideolojisini reddetmiştir. Zamanımızda da Siyonizme ve İsrail devletine muhalefet eden Yahudilerin sayıları az değildir. Yukarıdaki beyannameyi gayr-i Yahudiler (goim) yazmış olsalardı bu kadar kıymeti olmazdı. Bu metni özbeöz Yahudi olan, Musevî dinine son derece bağlı bulunan hahamlar kaleme almışlardır. Onların çeşitli internet siteleri bulunmaktadır. İkisinin adresini aşağıya yazıyorum:

* True Torah Jews Against Zionism

* Jews Not. Zionism

* Neturei Karta International

Neturei hahamları İsrail’i devlet olarak kabul etmezler,

İsrail’i ve Siyonizmi kendi dinlerine göre en büyük günah ve isyan, dehşetli bir küfür olarak kabul ederler.

Her Yahudinin Siyonist olduğunu, İsrail’i tanıdığını sanmak doğru değildir.

Siyonizm ve İsrail devleti Tevrat’a ve Musevîliğe aykırıdır.

Antisiyonist, İsrail karşıtı Yahudi hahamları, aydınları, düşünürleri şimdiye kadar yüzlerce önemli kitap yazıp yayınlamıştır. Bunların en önemlileri dilimize çevrilmelidir. Bu hizmeti kimler yapacaktır?

Özür Beyan Ediyorum

Çeşitli imkânsızlıklar yüzünden muhterem okuyucularımın mektuplarına cevap veremiyorum. Yardımcım ve bürom yoktur. Evde yazı yazıp gazeteye gönderiyorum. Mazur görülmemi, bağışlanmamı istirham ederim.

Bazı haber siteleri yazılarımı yayınlıyor. Teşekkür ederim. Bunlara lehte aleyhte yorumlar geliyor. Faydalı, tutarlı, müsbet tenkitlerden yararlanıyorum. Bazıları tenkit etmiyor, hakaret ediyor veya gerekçesiz yazıyor. Sen şöylesin, sen böylesin… Onlara, nâdir istisnalar dışında cevap vermiyorum. Bir

fıkra muharririnin

(köşe yazarının) tahammüllü ve sabırlı olması gerekir.

Polemiklerden, tencere dibin kara kavgalarından hoşlanmam. Büyük ve önemli bir yazar ve gazeteci olduğumu asla iddia etmem. Çok küçük bir hizmet edebiliyorsam, ne mutlu bana. Fazla iddialı olmamak şartıyla başka hizmetler yapamaz mıyım? Yapabileceğimi sanıyorum ama imkân ve fırsat yok.

Bir şeyler yapabilmek için ruhumu, vicdanımı satmak veya kiralamak istemem. Paralı askerliğe talip değilim. Böyle bir şeyi yapmam. Yeni nesil içinden ihlâslı, ciddî, güçlü, haysiyetli, faziletli meslektaşlar yetişiyor. Memnun oluyor, iftihar ediyorum. Biran bile hatırımızdan çıkartmamalıyız, hizmetin başı ihlâstır, samimiyettir. Her mesleğin ahlâkı/etiği vardır. Ahlâk kayıtlarına ve ilkelerine uymayan medyacı canavarlaşır, hizmet edemez.

Hürriyete ve zenginliğe kavuşan bir kısım Müslümanlar şeytanın tuzaklarına düşmüşlerdir.

Bu tuzaklara düşmeyerek doğru ve dürüst şekilde hizmet edenler başımızın tacıdır. Kendilerini (görüşlerimiz uyuşmasa da) tebrik ediyorum. Yağcılara, yalakalara, meddahlara, paralı ağlayıcılara yazıklar olsun!

Fanatiklerden, aşırılardan, vurup kırıcılardan, çığırtkanlardan, vur deyince öldürenlerden, goygoyculardan, cerrarlardan, cesur cahillerden bu dâvâya hayır gelmez. İslâm’ın temelleri içinde adalet, itidal ve insaf da vardır. İslâm’a hizmet için haram para ve imkân kullanılmaz. Helâ süpürgesi ile cami temizliği yapılmaz.

Bu düzen bozuktur, böyle bir düzende her bozukluk yapılır, her halt yenilir…”

diyenler şeytandır.

Selâm ve hürmetlerimle… 13 Mart 2008