Arabistan’da Hadîs Ayıklama
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Mart 2018
Suudî Arabistan’da, muteber hadis kitaplarında ayıklama yapmak üzere bir komisyon kurulmuş.
Buharî ve Müslim’de mevzu hadis bulunmadığına dair Ehl-i Sünnetin icmaı vardır.
Hiçbir hadis terörü teşvik etmez. Cihad fi sebilillah başkadır, terör başkadır. İslâm’da Allah yolunda cihad vardır, terör yoktur.
Böyle bir hadis ayıklama işi birkaç sene önce
Yüz kadar ilahiyatçı, ücret mukabilinde sahih hadisleri taramışlar, AB standartlarına ve kriterlerine uymayanları ayırmışlardı.
Bu işin başında Fazlurrahman’ın Tarihsellik mezhebine ve Musa Carullah’ın şazz görüşlerine kapılmış
vardı.
Peygamberimizin sahih hadisleri, İslâm’ın ikinci temel kaynağıdır.
Hadisler ve Sünnet olmadan Allah’ın Kelamı olan Kur’ân doğru olarak yorumlanamaz.
Osmanlı devleti, Sünnete ve Kütüb-i Sitteye bağlı kalarak üç cihanda büyük fütuhata ve tevfikata nail olmuştur.
Sahih-i Buharî, Sahih-i Müslim gibi ana kaynaklarda mevzu hadis aramak abesle iştigaldir.
Hiçbir Kur’ân Müslümanı böyle ayıklamalara iyi gözle bakamaz.
Ameller (yapılan işler) niyetlere göredir.
İlhamlarını nereden alıyorlar?
İslâm’ı büsbütün kazıyıp yok edemeyeceklerini bildiklerinden,
gibi cereyanları desteklemektedir.
İslâm düşmanı Batılılar ve onların yardakçıları İslâm’ı tahrif etmek istiyor.
Bu konuda başarılı olabilirler mi?.. Bir miktar tahribat yapabilirler ama Ehl-i Sünnet İslâmlığını yıkamazlar.
Kütüb-i Sittede ayıklama yapılabilir mi? Bu sorunun cevabını icazetli Ehl-i Sünnet uleması ve muhaddisler verebilir ki, onlar böyle bir şeye asla razı olmazlar.
Bid’at ve dalalet fırkalarının bir kısmı Sünnete karşıdır. Rafiziler, Sahih-i Buhari’de ancak iki sahih hadis bulunabileceği kanaatindedir.
Kemal’in ölümünden sonra Dönmeler tarafından icat edilen Kemalizme din gibi inanan bazı ilahiyatçılardan bu Dine ve Ümmete ne hayır gelir?
Bütün Sünnî Müslümanlar, hadis ayıklama işine şüphe ile bakmalıdır.
Sünnetin tamamını inkâr etmek küfre götürür. Sahih hadisleri inkâr etmek sapıklık ve bid’attir. Fazlurrahmancılık İslâm dışı bir fırkadır. Nice sahih hadisleri inkâr eden Mutezile fırkası bozuk bir fırkadır.
Sünnet yıkılırsa fıkıh yıkılır… Fıkıh yıkılırsa Şeriat elden gider… Geriye, İslâm düşmanlarının istediği, suya sabuna dokunmaz bir İslâm ideolojisi ve hümanizması kalır.
Sünnetsiz, fıkıhsız, Şeriatsız doğru dürüst iki rekât namaz bile kılınamaz.
Her asırda gelen mücedditler, rabbanî muhlis râsih ulema, mürşid-i kamiller Sünnete inanmışlar, Sünneti korumuşlardır. Onların yollarından gitmeliyiz.
Sultan Abdülhamid zamanında, birtakım sivri akıllılar, Buharî’de ve Müslim’de mevzu hadis olduğunu iddia etmiş, hadis ayıklama çalışmaları yapmaya yeltenmiş olsalardı, âdil ve dindar Halife hazretleri onları engeller ve uzak vilayetlere sürerdi.
“Allah gerçek bir Janustur” (Allah yek Janus-i hakikî est) diye yazan İranlı zındığın kitaplarını satanlardan Ehl-i Sünnete hayır gelmez. (Janus iki çehreli bir Roma putudur!)
Kadınlarla ilgili bütün sahih hadisleri inkâr eden Feministlere kulak asılmamalıdır.
Nasuriddin el-Elbani, muhaddislik icazeti olmayan dengesiz bir insandır. Ehl-i Sünnet uleması onun hezeyanlarını red ve cerh konusunda büyük kitaplar yazmıştır. Bu adama kesinlikle güvenilmez.
İlhamlarını Tel Aviv’den, Roma’dan, Washington’dan alanların Sünnet düşmanlığı yapmaları ve sahih hadisleri ayıklamağa yeltenmeleri ne ibretli bir manzaradır.
Sünnet ve hadis konusunda Ehl-i Sünnetin cadde-i kübrasından ayrılıp; reform çıkmaz sokaklarına, ayıklama patikalarına sapanlar, gün gelir, sille ve tokat yerler.
Ehl-i Sünnet İslâmlığını içten yıkmaya yönelik yıkıcı faaliyetlere, ilmin ışığında karşı çıkmak, bir nehy-i münker vazifesidir. Ehl-i Sünnet âlimlerinin Sünnet düşmanlığına, hadis ayıklamaya, dinde reformculuğa, light ve ılımlı İslâm tuzağına, Diyalog fırkasına, her türlü bid’ata karşı çıkması ve Ümmeti aydınlatması, savsaklanması ve ihmal edilmesi caiz olmayan bir vazifedir.
Ehl-i Sünnet dairesi içinde bulunan hayırlı cemaatler, tarikatlar, sivil toplum kuruluşları, sadece kendi mensuplarını değil, bütün Müslümanları uyarmak için harekete geçmelidir. Aksi takdirde bilmeyen cahil halkın vebali onların üzerinde kalır.
(Hatırlatma: Bid’atçiler, Ehl-i Sünnet İslâmını kadınlarla, Feminist ilahiyatçılarla yıkmak istiyorlar. Bu konuyu hiç unutmayalım, daima gündemimizde bulunduralım. Bu yıkıcı bid’at cereyanına karşı, yasal sınırlar içinde savunma tedbirleri alalım, onları ilmin ve aklın ışığında çürütmek için çareler ve çözümler bulalım. Feminizm İslâm’a, Kur’ân’a, Sünnete, akl-ı selime, insan fıtratına aykırı bir ideolojidir. Bu konuda, vazifelerini yapmayan Ehl-i Sünnet uleması, cemaat liderleri, ziyalılar da tokat ve sille yiyebilirler. Fitne ve fesat çıkmaması için karışmıyoruz gerekçesi geçerli değildir. Asıl fitne ve fesat, bid’at ve dalalet cereyanlarına ses çıkartmamaktır.)
26.03.2018