Ârıza Giderilecek Devamlılık Gelecektir
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 11 Aralık 2018
Kopukluk ve ârıza yanlıları!.. Boşuna direniyorsunuz. Hiçbir kopukluk ve ârıza devamlı olmaz. Ya tâmir edilir, tarihî devamlılığa normale dönülür, yahut ülke ve devlet batar.
Hitler rejimi tarihî bir ârıza idi. Sovyetler Birliğindeki Marksist Leninist diktatörlük bir ârıza idi. İtalyada faşizm ve Duçe rejimi bir ârıza idi. Arnavutlukta Enver Hoca rejimi ârıza… Bunlar ve daha nice ârızalar gitti, tarihî devamlılığa dönüldü.
İsrail tarihî bir ârızadır. Suriye’deki Nuseyrî diktatörlüğü bir ârıza. Yanlış anlaşılmasın, Nuseyrîlik bir realitedir ama
Veeee Türkiye’deki
çok vahim ve anormal bir ârıza ve kopukluktur.
Bütün ârızalarda olduğu gibi, ya tâmir edilecek ve tarihî devamlılığa dönülecektir, yahut ülke parçalanacak, devlet sarsılacak, halk perişan olacaktır.
Öyle bağırıyorsunuz ama bu mümkün değildir.
Millî kimliktir, millî kültürdür, millî tarihtir, Türkiyenin temel değerleridir. Evet bunlara dönülecektir. Dikkat edin, fazla direnirseniz hepimiz, evet siz de topluca enkaz altında kalabiliriz.
Bugünkü ideolojik vesayet rejiminin
eğitimi
Mutlaka millî bir eğitime dönülecektir.
Millî hukuka ve yargı sistemine dönülecektir. Yazıda ve lisanda millî olana dönülecektir. Siz ne kadar direnirseniz direnin
İmamet-i Kübra müessesesi kurulacaktır.
Kıyafet konusundaki saçma yasaklar ve tabular yıkılacaktır. Evet üzerine basa basa söylüyorum: Türkiye Müslümanları, en az İngiltere Müslümanları kadar hür ve serbest olacaktır.
Tarikatları Atatürk kapatmış!.. Peki size sorsam olur mu? Atatürk Mason localarını da kapattırmıştı. Onlar sonradan açıldı da tekkeler niçin açılamayacakmış?
Ülkemizde yetmiş küsur çeşit etnik alt-kimlik bulunmaktadır. Şu malûm ve mahut
bunları, tesanüt içinde yaşayan bir halk veya millet olarak ayakta tutmak ve yükseltmek mümkün değildir.
Onları ezerek, sindirerek,
korkutarak bu ülkede
Türkiyenin ayakta kalması, yücelmesi, huzur içinde yaşaması için mutlaka âdil bir sistem kurulması gerekmektedir. Mutlaka, insan haklarına saygılı ve bağlı bir sistem gerekmektedir. İdeolojik vesayet sistemi halkımızı, atalarının mezar taşlarını, 1928’den önce yayınlanmış Türkçe romanları bile okuyamaz kara cahil hale getirmiştir. Bu ârıza mutlaka düzeltilecektir.
Tekrarda fayda vardır. Ben de bir kere daha tekrar ediyorum:
Çoğunluğun hakları garanti altına alınmalıdır… Egemen azınlıkların diktatörlüklerine son verilmelidir… Ârızalar, kopukluklar, tarihî kazalar bitirilmeli; onların yerine devamlılık gelmelidir.
Örnek mi istiyorsunuz?.. Söyleyeyim: Japonya’daki gibi… Vesayet ve resmî ideoloji demokrasisi istemiyoruz! Alfabe, kılık kıyafet, lisan konularında
istemiyoruz! Akla, mantığa, millî kimliğe aykırı olan ve Türkiyeye zarar veren yasaklar, tabular istemiyoruz.
Peki, Sünnî çoğunluğun bütün hakları ve hürriyetleri garanti altına alınacak da öteki unsurların durumu ne olacak?
Bu sorunun da cevabı var:
Lakin hiçbir azınlık, çoğunluktan daha hür olamayacaktır.
Evet baylar bayanlar, ideolojik bozuk sistemi ayakta tutmak için boşuna çırpınıyorsunuz.
Natıonal Geographic’te
başlığı ile İstanbul’da turistlerin nasıl kazıklandığına, aldatıldığına ve soyulduğuna dair yayın yapılmış. Polis seyirci kalıyor denmiş…
Birkaç hafta önce bir Cuma günü Sultanahmette bir lokantadaydım, biraz ötede konuşulanları işitebiliyordum. Bir vatandaş öfkeli ve üzüntülü şekilde
diye söyleniyordu.
Birkaç yıl oluyor, hayli ucuz yemek veren bir lokantanın sahibi ile sohbet ediyordum. Bizzat kendisi şöyle söylemişti:
Müslüman Alman Muhammed beyin Malezyalı hanımı oğluyla birlikte turistik bir parkta oturuyormuş. Ayakkabı boyacısı gelmiş ikisinin ayakkabılarını boyamış, kırk lira istemiş. Zar zor yirmiye indirebilmişler.
Benim 500 dolara alabileceğim bir halıyı turiste, beş misline satanlar olduğunu da sık duyuyorum.
Bir ara Belediye Sultanahmet’in bazı yerlerine
diye yazılı büyük bez panolar astırmıştı.
Madalyonun arka tarafı da var tabiî… İstanbulda turistlerin çok ucuza kalabileceği temiz oteller, çok ucuza yemek yiyebileceği temiz lokantalar, çok ucuza mal alabileceği dükkanlar ve çarşılar var ama konumuz o değil. Konumuz şudur:
Zaman zaman gazetelerde okuyoruz: İstanbulun bazı turistik mekânlarında jigololuk yapılıyormuş. Genç erkekler turist kadınlara yanaşıyor ve arkadaşlık yapmak bahanesiyle onları tırtıklıyorlarmış… Birkaç yıl önce, turiste benzeyen ve İngilizce konuşan sarışın bir hanım gazeteci bu konudaki macerasını büyük bir gazetede yazmıştı.
National Geographic,
iddia etmiş. İçişleri Bakanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün, valiliğin bu konuda inceleme ve araştırma yapmasını bekleriz.
Ülkemizde şu anda bir ordu kadar, hattâ ordudan da kalabalık bir polis teşkilatı vardır. Polisimizin tamamını karalamak insafsızlık ve ahlâksızlık olur. Lakin vazifelerini yapmayan, suç işleyen kimseler cezalandırılmaz ve ayıklanmazsa kurum bütünüyle lekelenir, töhmet altında kalır.
Yıllardan beri medya arada bir yazar sızıldanır: Bazı taksiciler turistlerden fazla para alıyor… Bu kötülük ve adaletsizlik bir türlü düzelmez, sürer durur. Bazen otomobillerine bindiğim taksi şoförleri ile konuşuyorum, onlar da
diyor.
Cumhurbaşkanımızın kendisine bağlı teftiş heyeti vardır. İstanbul’da bazı taksiciler turistleri nasıl soyuyor?.. Halı vs konusunda
yapılıyor mu?.. İstanbulda bir
var mıdır?..
Bu ve benzeri konular müfettişler tarafından araştırılıp raporlar hazırlanır ve gereken tedbirler alınırsa memleketimizin itibarı korunmuş olur.
Efendim bu anlattığınız konular hakkında
denilirse cevap hazırdır:
Daha önce yerli ve yabancı medyada yayınlanmış yazılar. Ve daha neler neler…
Büyük Millet Meclisi de bu konuda bir araştırma yapsa ne iyi, ne faydalı, ne sağlıklı olur. 01 Aralık 2012