Askerî Darbeler Devri Kapanmıştır
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
Halk tarafından seçilmiş Adnan Menderes iktidarını 1960’da gayr-i meşru bir darbe ile yıkanlar halka karşı idiler, halk düşmanı idiler.
1960’da sivil iktidar gaflet etmişti. O tarihte devletin bütün kadroları, üniversiteler, basının büyük kısmı CHP taraftarı idi.
Orduyu alet ettiler ve Türkiye’yi geri bırakan bir yığın yüz kızartıcı insanlık suçu işlediler.
Tutmaz baylar tutmaz artık bu oyun.
Çoğunluğu oluşturan
Artık ordunun yeni bir darbe yapma imkanı yoktur. Sivil devletin bir ordu kadar sivil kolluk kuvveti vardır. Müslümanların, yeterli olmasa da gazeteleri, televizyonları vardır. Üniversiteler büyük ölçüde Müslümanların elindedir.
O günün şartlarında orduya direnmenin imkanı yoktu. Türkiye artık sivilleşmiştir.
bunca yaygara.
ve yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.
Bilsinler ki, seçimle gelen iktidarlar ancak seçimle gider. Başka yol yoktur.
Kaç yıl sürdü?
En son
Darbelerin hiç birinde hayır yoktu… Millî kimliğe, millî kültüre, İslam’a, sivil idareyle düşmanlık vardı. Darbe demek ne demektir?
demektir.
Askerî darbe adaletin, insan haklarının, temel hürriyetlerin, haysiyetin ayaklar altına alınması demektir.
Darbeler devri sona erdi ama önlerinde bir yol kaldı. İç savaş çıkartmak… Darbecilerin sloganlarına sakın kanmayın, inanmayın.
ayaklanıyorlar.
Sabataycıların tümü Atatürkçü… Kriptoların yüzde 99’u Atatürkçü… Boğaziçi Aşireti su katılmadık Atatürkçü…
İ
. Türkiye’nin temiz ve şeffaf olmasını isterim.
Bütün değişimlere rağmen
Paraların, pulların üzerinde M. Kemal’in resmi…
Başta Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Başbakanlık olmak üzere her yerde
İslamî bir sistem de yoktur.
Hiçbir Müslüman ve İslamcı İslam adına, Kur’an, Sünnet ve Şeriat adına yiyemez.
Bozuk düzenin ve sistemin rantlarının yüzde 90’ını eskiden yüzde 10’luk faşist egemen azınlıklar yiyordu.
İşte hırçın, sinirli, vurup kırıcı azınlıklar bunu hazmedemiyor. Bu İslamcılar da artık fazla oluyor!.. Kendileri yerken iyi, İslamcılar yerse kötü…
Bu rant taksiminin ötesinde de başka planlar var. Türkiye’nin parçalanması planları.
Hiç belli olmaz. Parçalansın derken büyüyebilir. Sözü uzatmayayım: En kötü sivil idare, en iyi egemen azınlık darbesinden daha iyidir.
Türkiye’yi kendileri idare etmek istiyorsalar, kursunlar sivil bir Atatürk Partisi, girsinler seçimlere, oyların çoğunluğunu alsınlar ve devletin başına geçsinler. Başka yol yoktur.
Kur’anda sahih=doğru inançtan sonra ikinci büyük ve temel emir beş vakit namazdır.
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) ibadet ve eylem olarak en fazla namaz üzerinde duruyor.
İlk üç kuşak (Selef-i Sâlihîn) namazı dosdoğru kılmışlardır.
Miladî yirminci asra kadar İslam dünyası namazı biraz fire vererek de olsa kılmıştır.
Bugün de namaza çok dikkat eden İslam ülkeleri vardır.
Asırlar boyunca İslam’ın bayraktarlığını yapan Türkiye’de namaz kılma oranı yüzde 10’a düşmüştür.
Bazılarının işine gelmez ama bütün aczime ve fakrıma rağmen uyarmak zorundayım:
Namazı terk etmek veya hafife almak (tehâvün göstermek) çok büyük bir günahtır.
Çok büyük bir isyandır. Çok büyük bir noksan ve hatâdır. Kur’anda
buyrulmaktadır.
Türkiye’nin muhterem icazetli uleması, fukahası, meşayihi, ziyalı Müslümanları halkı namaz konusunda uyarmalıdır.
Halkın yüzde doksanı namaz kılmazsa, ayetlerin, hadîslerin ışığında, gerçek hürriyet, izzet ve kurtuluş olmayacağı anlatılmalıdır.
Bin icazetli ulema, fukaha meşayihin imzalarıyla Türkiye Müslümanları namaza ve cemaate çağırılmalıdır.
Camiler sabah namazlarında, cumalarda olduğu gibi doldurulmalıdır.
Cumalarda ise cemaat meydanlara, yollara, caddelere taşmalıdır.
Ülkenin 100 bin camiinin mihraplarına namaz kıldırma memurları değil, icazeti ve ehliyeti olan gerçek imamlar geçirilmelidir.
Camiler birer İslam merkezi haline getirilmelidir. Allah’ın rahmeti cemaat üzerinedir. Tefrika azap getirir. Maalesef Protestanlaşan bir kısım Müslümanlar namaza, cemaate, camiye gereken önemi vermiyor
Zekat: İslam’ın namazdan sonra ikinci büyük temeli ve şartı zekattır. Türkiye Müslümanları bu konuda da büyük günahlar, ihmaller, gevşeklikler, gafletler, isyanlar sergiliyor. Müslümanların bir kısmı hiç zekat vermiyor.
Bir kısmı zekatlarını Kur’anın, Sünnetin, Şeriatın ve fıkhın gösterdiği gibi vermiyor.
Zekatlarını bir yerlere veriyorlar ama zekat borçları ödenmiş olmuyor.
İslam Şeriatında zekat gerçek şahıslara verilir ki, bunların listesi Kur’anda çok açık ve seçik şekilde beyan edilmiştir.
Dernek, vakıf, hizip, fırka, cemaat, tarikat gibi tüzel kişilere zekat verilmez. Mesela Kızılaya, Çocuk Esirgeme Kurumuna, Hava Kurumuna ve diğer derneklere zekat verilemez.
Şeriatimiz zekat malı ve parası ile cami bile yaptırılmayacağını beyan ediyor.
Günümüzde Türkiye’de zekat konusunda büyük yanlışlar yapılmaktadır.
Birtakım reformcu ilahiyatçıların derneklere ve diğer tüzel kişilere zekat verilebilir fetvası veya ictihadı bâtıldır ve geçersizdir.
İcazetli Sünnî ulema, fukaha, müftüler, meşayih bu konuda halkı uyarmalıdır.
Müslümanlar Ümmet ve ülke çapında tek bir TÜRKİYE ZEKAT SANDIĞI kurarak toplanacak zekatları vekalet ve temlik suretiyle hak sahiplerine dağıtmalıdır.
Zekatta para ve maddî menfaat olduğu için birçoklarının ayakları kaymıştır.
Zekat konusunda Kur’an, Sünnet, icmâ-i ümmet, fıkıh, Şeriat ne diyorsa o yapılmalıdır.
Şeriata aykırı olarak toplanan ve sarf edilen=harcanan zekatlar ateştir.
Zekat konusunda Kur’ana, Sünnete, icmaya, fıkha, Şeriata aykırı batıl fetvalar veren, bozuk ictihadlar yapan mezhebsiz reformcu ilahiyatılar büyük vebal altındadır.
Müslüman bir toplum namazı kılmaz ve zekatı vermezse azaba ve tokada duçar olur.
Zengin Müslümanların mallarında fakir Müslümanların hakları vardır.
Zekatları Şeriata aykırı olarak toplayanlar, gasb edenler saçı bitmedik yetimlerin, miskin ve fakir Müslümanların haklarını yiyor.
Bendeniz din alimi ve fakih değilim, okur yazar bir Müslümanım. Zekat konusunda sorumluluktan kurtulmak, az da olsa emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmak için bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum. Bundan önce de bu konuda çok yazılarım yayınlanmıştır, hepsi bir araya getirilse bir kitap olur.
Ey icazetli ulema!… Ey icazetli fukaha!.. Ey meşayih-i kiram!.. Ey ziyalı Müslümanlar!..
Namaz, cemaat, zekat ve daha nice önemli ve hayatî dinî konularda Müslüman halkı uyarmanızı, aydınlatmanızı, bilgilendirmenizi bekliyoruz.
Bir İslam toplumunda bilenler bilmeyenleri uyarmaz ve aydınlatmazlarsa bilmeyen cahillerin vebali uyarmayan bilenlerin üzerine olur. 23 Haziran 2013