“Atatürk Kemalist Değildi”
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Ocak 2019
Çarşamba
Önümde bir dergi var. Adı “…VS.”
“Aylık Müstakil Mecmua” diye yazdığına göre, lisan konusunda Agop Dilaçar’cı değil. Sayı numarası 4, tarihi Kasım – Aralık 2001. Üç yıl önce çıkmış. 176 sayfalık dergi resim defteri gibi enine açılıyor.Türkiyemizde çok dergi çıktığı için hepsini takip etmek, hattâ isimlerini bilmek mümkün değil. Bazı dergilerde zaman zaman çok önemli yazılar yayınlanıyor, haberimiz bile olmuyor.
“…VS” dergisinin bahsini ettiğim 4’üncü sayısında Yahya Sezai Tezel imzasıyla “Atatürk Bir Kemalist Değildi” başlıklı bir yazı okudum, hayli alâkamı çekti. Bugün bu yazının tahlilini yapmak, içindeki önemli cümleleri ve fikirleri okuyucularıma arz etmek istiyorum.
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi hocalarından olduğunu öğrendiğim yazar, başlık altında şöyle diyor: “Sizlere, ‘Ben Atatürk’ü çok seviyorum ama bugünkü Kemalistlerden tedirgin oluyorum ve tedirgin olduğum için de bugünkü Kemalistleri sevemiyorum. Bugünkü Kemalistler, Atatürk’ü sevmenin ötesinde bir şey yapıyorlar: Atatürk’ü, Türkiye’de Atatürk’ün temel özleminin gerçekleşmesi şansını azaltacak şekilde kötüye kullanıyorlar. Bu hem sevimsiz, hem de Atatürk’ün anısına zarar veren birşey’ demek için yazıyorum.”
Yazı niçin kaleme alınmış? Bu hususu yazar şu satırlarda ifade ediyor:
Tedirgin oldum üslubundan… Türkiye’de evrensel insan haklarına riayet aksiyomuna dayanan çoğulcu demokrasi ve açık toplumun en önde gelen savunucularından biri olması gereken önemli bir yazarımız
Bunun altındaki satırlarda Atatürk’ü öven yazar şu cümleyi sarf ediyor:
“Atatürk’ü büyük kılan, Hitlerler, Stalinler, Mussoliniler döneminde……
Atatürk,
Yazar, Cambridge Üniversitesi’nde öğrenci olarak doktora yaptığı sırada Atatürk’ün fikir ve görüşlerini çok iyi incelediğini anlatıyor ve: “Atatürk’ün söylemini, eylemini, değerlerini, düşünce tarzını, çelişkilerini, tutarlılıklarını, tutarsızlıklarını en az günümüzdeki Kemalistler kadar araştırdığımdan ve bildiğimden eminim” diyor.
Adı geçen yazıdan bir hüküm:
“Kamusal alanın, İslâmiyet’in veya Hıristiyanlığın ya da
Tabuları olan bir kamusal alanda evrensel insan haklarına riayet aksiyomuna dayanan çoğulcu demokrasi, açık toplum, açık kültür olmaz. Olamaz.
Kemalizm de, eğer insanları kendi tabularının cenderesi içine hapsederse çürür.
Bir Müslüman olarak, tabu kelime ve kavramını kabul etmem mümkün değil.
Hiçbir toplum, hiçbir sistem emirsiz ve yasaksız değildir. Yazarın hasretini çektiği, övdüğü açık toplumda da, çoğulcu demokraside de emirler ve yasaklar bulunur.
Açık toplumda, çoğulcu demokraside de tesettür bulunur. Onların tesettürü daha hafiftir, o kadar.
İslâm’ın bütün emir ve yasakları
Dünyada binlerce, hatta onbinlerce çok kültürlü, çok okumuş, çok seçkin Batılı Müslüman oluyor.
Sözü yine
beye verelim:
Ama, islâmî tabuların kamusal alana hükmetmesine karşı verdikleri uğraşıyı, islâmî tabuların karşısına bir
Siz İngiltere’de uzun yıllar bir ilim adamı, bir sosyal kültür araştırıcısı olarak yaşadınız.
Türkiye’deki resmî ideolojinin yasakladığı nice islâmî eylem ve söylem orada bir suç teşkil etmiyor, bastırılmıyor. İngiliz halkı ve yabancılar din, inanç, fikir, görüş, ibadet ve dinî faaliyetlerinden dolayı mahkemeye verilmiyor, hapse atılmıyor.
Osmanlı sistemi de, tarihî kontekstler gözönünde bulundurulmak şartıyla, geniş bir din, kimlik, kültür hürriyetinin olduğu bir düzen değil miydi?
İlim ve fen, felsefe, tarih ve ortak aklın müzakere süzgecinden geçirilmesi reddedilerek
Yazarın
olduğu anlaşılıyor. Çünkü, fikir ve görüşlerini, isteklerini reddettiği islâmcıları
kabul ediyor, onlara
diyor. Şu ifadeyi kullanıyor: “Cumhuriyetimizin, evrensel insan hakları korunması gereken yurttaşlarıdır. Ve nüfusumuzun azınsanmayacak bir yüzdesini oluşturmaktadırlar.Ve onlara yanlışlarını göstermek için vereceğimiz mücadelenin haklılık sınırlarını belirleyen,
Yazar son paragrafta Atatürkçülere nasihat ediyor:
Seviyorsanız Cumhuriyetin temellerinin demokrasi içinde sağlamlaştırılmasına katkıda bulunun.
Ve iç savaş söyleminden kesinlikle uzak durun. Lütfen.” 28 Ekim 2004