Ay Ay Ay
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Şubat 2019
Pazar
Şu altmış beş milyonluk ülkede ne olup bittiğini doğru dürüst bilen yüz kişi bile çıkmaz. Gazeteler, televizyonlar kitleleri ayakta uyutuyor.Yalan dolan, manipülasyon, sun’î gündemler, hikâyeler, masallar, mavallar, balonlar, dolmalar…
“Başörtüsü lâik ve çağdaş cumhuriyet için en büyük tehdit ve tehlikedir!..” Bir sürü papağan hep bir ağızdan: “Evet, hakkınız var, en büyük tehlike ve tehdittir…”
Yalan fabrikaları gece gündüz, hiç tatil yapmadan çalışıyor. Yalanın cirosu yılda belki de yüz milyar dolar. Nüfusun binde birini teşkil etmeyen mutlu, putlu, hilekâr bir azınlık yalan üretimiyle lordlar gibi hayat sürüyor. Yalan sanayii çok kârlı bir iş. Herif milyonlarca dolar transfer ücreti almış, aylık geliri elli bin dolar, şehrin en mütena yerinde koru içinde bir köşkte oturuyor, Hint mihracelerine taş çıkartacak lüks ve debdebeli bir hayat sürüyor. Bunları hep yalandan kazanıyor.
Akşam oluyor, limuzinine kuruluyor, bir kişinin 150 milyon liraya yemek yediği lüks bir batakhaneye gidiyor. Korumaları var, prestiji var, saygınlığı var. Öyle sofralarda yemek yiyor ki, Neron bile bu kadarını yiyip içmemiştir. Şarabın, şampanyanın, viskinin en pahalısını, en lüksünü yudumluyor.
“Türkiye için en büyük tehlike irticadır, Şeriattır” diyor yalancılar. Nasıl demesinler ki, bütün saltanatları, bütün zevk u sefaları o yalanlar üzerine kuruludur.
Atatürk Atatürk diyorlar; Nazım Nazım diyorlar… Hem Atatürkçü, hem Nazımcı nasıl olabiliyorlar? Nazım,Atatürk’ü devirmek için teşkilat kurmuş, yakalanmış, on beş yıl hapiste yatmış…Yalancılar hem Atatürkçü, hem Nazımcıdır.
Yalancıların bir kısmı hem Atatürkçü, hem Farmasondur.Atatürk 1935’te Mason localarını kapattırmıştır. Bir adam nasıl hem Atatürkçü, hem Mason olabilir?
Bazı adamların isimleri Türk ve Müslüman ismi, hüviyet kartlarının din hanesinde İslâm yazılı. Lâkin bu adamlar Müslüman değil, Yahudi. Nasıl oluyor bu iş? Her zirvede onları görüyoruz. Onsekiz maddelik bir talimatları var, bir maddesinde “Benzeme, benzet” yazıyor.
Kale; içinden fethedilmiş, sen istediğin kadar bağır çağır. Fazla ileri gidersen canına okurlar.
Yalancıların saltanatının devam etmesi için halkın sağcılar solcular, Sünniler Aleviler, dinciler lâikler, şucular bucular diye diye birbirlerine zıt ve düşman kesimlere ve kutuplara ayrılıp çekişip tepişmesi gereklidir.
Bir yandan yalan üretiyorlar, bir yandan organize çetelerle ülkeyi, halkı, devleti soyuyorlar.
Büyük yolsuzluk dosyalarının gizlice yakılmasına karar verilmiş. Güney taraflarında bir yerde yangın çıkmış ve çok önemli yolsuzluk araştırması dosyaları yanmış. Niçin yanmış? Elektrik kontağından yanmış…Yalan yalan yalan!
Banker Bako raporunda yazıyor: Şişli’de randevuevinde sermayelik yapan bir kadın daha sonra ünlü, anlı şanlı, kodaman bir soyguncu ile evlenmiş ve sermayelikten hanımefendilik rütbesine yükselmiş…
Yüz milyon dolar götürenler paçayı ele vermişler. Yüz milyon götüren, gerektiğinde kurtulmak için on milyon dolar vermez mi? Vermişler ve kurtulmuşlar… Hah hah hah! Kim onlar? Yağma yok ki, isim vereyim de beni havaya uçursunlar.
Cumhurbaşkanının yetkileri kısılıyor. Tabiî kısılır…Hah hah hah!
Geçen hafta gökte çok garip hadiseler olmuş. Ay dünyaya elli bin kilometre yaklaşmış, iki gece ışığı çok parlak olmuş. Hatırlıyor musunuz, 17 Ağustos 1999 depreminden önce de güneş tutulmuştu. Ay ay ay!
İşsiz ve aç vatandaşlar fabrikalara, atölyelere gidip yalvararak iş istiyorlar, “Ayda 100 milyon liraya çalışmaya razıyız” diyorlarmış. Ayda elli binAmerikan doları maaş alan yalancılar “İşsizlik çığ gibi büyüyor ama ileride işler düzelecektir” şeklinde yorumlar yapıyor.
Zavallı Hanife teyze. Seksen yaşında maaş kuyruğunda kalp krizi geçirerek öldü o.
Maçlara şike karışmış, büyük bir futbol kulübü mafyanın kontroluna geçmiş. Şikeci hakemler mankenlerle yatmış… Hah hah hah!
Üzeyir Garih cinayeti ne çabuk unutuldu? Katil zanlısı asker hapiste. Konuşursa öldürülecek. Vay vay vay!
Bor madenleri için Amerika’dan adamlar gelmiş. Türkiye sizindir ama Bor madenleri bizimdir demişler.
Kültür Bakanlığı “Kahrolsun Şeriat” diye haykıran Yahudi Moiz Kohen’in kitabını basmış.Moiz’in takma adı, Tekin Alp. Buram buram Türkçülük kokuyor. Ateşi bol olsun!
Kız öğrencilerin iffetsizliği bir suç teşkil etmeyecek ve böyleleri bekaret muayenesine sevk edilmeyecekmiş. İffetsizlik suç olur mu hiç, asıl suç başörtüsü takmaktır. Vah vah vah!
Kestikleri kurbanların derilerini saklayan vatandaşlar yakalanmış. Yaşasın adalet, yaşasın adalet!
Sabataycı bir medyacının şahane bir yatı varmış. Denizlerde daha medenice süzülmesi için İngiliz bandrası taşıyormuş.Süzülsün süzülsün!
Mösyö Levanten sinir içinde, bugünleri de mi görecektik diye haykırıyor. Gericilik almış yürümüş, cinleri Levanten’in başına çıkmış.
Aaaa! Dünkü azılı Marksistler şimdi koyu milliyetçi kesildi. Galiba dünyanın çivisi çıktı.
Bazı yalancıları maaşa bağlamışlar. Ayda biner dolar veriyorlarmış. Bordrosu falan yok, cukka cebe.
Sabataycı romancı üç yıl kadar önce New York’ta öyle bir laf etmiş ki, burada yazsam damımı başıma indirirler.
Peki bunca yalanın, fitne fesadın, nifak şikakın, dinsizlik ve densizliğin, pisliğin sonu ne olacak? Ay dünyaya yaklaşmış, gökte alâmetler belirmiş. Ay ay ay!.. 04 Mart 2002