Ayasofya Açılsın Ama Nasıl Açılsın?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Aralık 2018
Cuma
Ayasofya’yı Müslümanlara geri verseler,
deseler ne olur?
1. Ayasofya minarelerinden ezanlar okunur demeyeceğim, çünkü 25 yıldır (12 Eylül 1980’de bir ara durdurulmuştu) bir minaresinden okunmakta ve
2. Müslümanlar
(Ezan avaz avaz değil, güzel güzel sanatlı ve ruh okşayıcı bir şekilde okunur… 120 desibellik sesi uzun müddet dinleyenlerde duyma arızası olur. 120 desibel ezan okumak ezana ve insanlara eza verir…)
3. Ulu mabedin
, binanın akustiği altüst edilecektir.
4. Yerlerdeki
, yerlerine
konulacaktır.
5. Bina çok büyük olduğu için sağa sola elli kadar klima cihazı konacak, üzerlerine
yazılacaktır.
6.
, üzerlerine
levhaları konulacaktır. Ayrıca
(resim)
levhaları etrafa serpiştirilecektir.
7. “Ayasofya Camiini Yaşatma, İdame Ettirme ve Ayakta Tutma Derneği” kurulacak ve
8. Ayasofyanın zeminine fabrika imalatı zevksiz ve sanatsız
serilecektir.
9. Açıldıktan sonra
10. Camideki bütün demir ve madenî aksam berbat bir yeşile, bir kısmı soba yaldızıyla boyanacaktır.
11.
abdest bozanlardan para alınacaktır.
12. Ulu mabede
konulacaktır.
Bendeniz 50 senedir (hattâ daha öncesi de var) fiilen gazetecilik yapmaktayım. 1960’lı yıllarda ismi
olan bir gazete bile çıkartmıştım.
Ayasofyanın tekrar cami yapılmasını bir Müslüman olarak elbette isterim ama yukarıda yazdığım şeylerin olmasını istemem. Ayasofyanın bir gün tekrar cami olacağına dair büyük ümidim vardır.
Ayasofyanın imamı nasıl bir kimse olmalıdır?
1. İcazetli din alimi ve fakih.
2. Bir tarikata mensup (sadece muhibb değil).
3. Mükemmel Osmanlıca bilen. (Şeyh Galib divanını okuyup şerh edebilecek derecede.)
4. Arapçayı iyi bilen.
5. Farsça bilen.
6. İngilizceyi iyi bilen.
7. İlmî araştırma kitapları yayınlamış.
8. Sahih itikatlı bir Sünnî.
9. Ahlâklı, faziletli, mürüvvetli, hikmetli bir zat.
10. İslâm düşmanlarının bile değerini kabul ve teslim ettikleri bir kimse.
11. Hat, tezhib, ciltçilik gibi geleneksel bir sanat dalında uzman olup eser veren. Şeriata aykırı olmamak şartıyla beste yapan. Aruz bilen.
12. Aileden rantları olan, telif ücretleri alan, sanat eserlerinden gelen para ile geçinen; imamlık maaşını fakirlere tasadduk eden.
13. İlmiyle, irfanıyla, şahsî karizmasıyla, ahlak ve ihlasıyla halk kütlelerini camiye çeken, mabedi sabah namazlarında bile dolduran.
14. İlmi, irfanı, faziletleri, başarısı dolayısıyla gurura, kibre kapılmayan…
15. Mimarlık, sanat tarihi, iç mimarî, dekorasyon, restorasyon konusunda engin kültürü bulunan… (Altın oran konusunda bir kitabı olursa tercih sebebidir!..)
16. Sarığı ve cübbesi en güzel ve sanatlı olan.
İşte camiin baş imamı böyle bir kimse olmalıdır. Diğer imamlar, vaizler, müezzinler de çok vasıflı olmalıdır.
(İstanbul ezanı nedir bilir misiniz?)
.
Ayasofya camii yılda bir nüsha, beş-altı yüz sayfalık, çoğu İngilizce ilmî araştırmalar dergisi çıkartmalıdır. Üniversite öğretim üyeleri, yüksek tahsil öğrencileri, iyi giyimli seçkin sınıf, büyük bürokratlar akın akın Ayasofyaya gelmelidir.
Namazlardan sonra, onbir ayda veya
, bilhassa cuma günleri Ayasofya minberinden “Aziz Müslümanlar para verin para” hutbeleri okunmamalı, kutsal mabette
Ayasofyada zaman zaman ülkenin en büyük icazetli alimleri ve
Ayasofya açılacaksa, benim dediğim gibi açılmasında büyük yararlar vardır.
Üç kelimelik tek soru… Lakin cevapları çok çeşitli ve birbirini tutmaz vaziyette.
Bendeniz iyiye gitmediği kanaatindeyim.
Bazı sağcılar çok iyiye gidiyor diyor. Bazısı çok kötüye gidiyor görüşünde. Soru bir de, yüzlerce cevabı var.
Malı götürenlerin ağızları kulaklarında, fevkalade çok iyiye gidiyor diyorlar. Müslümanlar ve İslâmcılar bu konuda birlik değil. İyimser olanlar var, kötümser olanlar. Acaba sorunun doğru cevabı hangisi. İyiye mi gidiyor, kötüye mi? Pembe mi, kara mı? Dolu mu, boş mu?
Gidişata herkes kendi gözlüğüyle bakıyor. Düzenin haram rantlarını yiyenlerin gözlükleri başka, yolsuzluk ve kokuşma istemeyenlerinki başka. İktidar taraftarlarına sorarsanız ufuklar çok aydınlık. Muhalifler kapkara diyor.
Türkiyenin en geniş, en kalabalık kesimi olan Müslüman kesimde fikir ve görüş birliği yok. Cemaatçilere sorarsanız durum çok iyi. Başka bir cemaat iyi görmüyor. Türkiye İslâm’a doğru mu gidiyor? Gidiyorsa, bu gidişten dindarlar elbette memnun olacaklar. Gel bunu bir de dinsizlere sor, içleri kan ağlıyor, ağızları ve kalemleri zehir kusuyor.
Bendeniz siyasî ihtirası, para hırsı olmayan sade bir vatandaşım. Müslüman olduğum için hadisata, gidişata elimden geldiği kadar İslâm gözlüğü ile bakmak isterim, bakarım. Türkiye Müslümanları arasında itikad konusunda vahim sapmalar görüyorum. Bu iyi değil.
Tashih-i itikad için çalışılıyor mu? Gereği gibi ve yeterli şekilde çalışılmıyor. Namaz dinin direğidir, Türkiye Müslümanlarının namaz kılma notu nedir? Ben yüzde 12 diyeyim, siz yüzde 12,5 deyin. İslâm’ın namazdan sonra en temel emri zekattır. Bizde zekatlar doğru dürüst, yerli yerinde veriliyor mu?
Tesettür-i nisvan konusunda notumuz kaçtır acaba? Müslümanlar birlik ve beraberlik içinde mi? İslâmî kesimde ahlak durumu nasıl? Müslümanlar ribaya bulaşmış mıdır?
Özetlemek gerekirse Türkiye Müslümanları Kur’âna, Sünnete, Şeriata, fıkha, İslâm ahlakına uygun bir hayat mı sürüyor, yoksa büyük bozukluklar, fesatlar içinde mi yüzüyor? Nüfusun binde birini oluşturan Masonların Üstad-ı Azamları var da Müslümanların niçin bir İmam-ı Kebirleri yok?
Gelecek çok parlak, çok pembe, çok aydınlıktır diyenlerin hepsi de malı götüren, düzenin haram rantlarını yiyenler değil. Kültür dereceleri, duyguları, tercihleri bazı temiz Müslümanlara da geleceği pembe gösteriyor.
Şu Bay Pembeye bakınız: Yirmi sene içinde köşeyi dönmüş, voliyi vurmuş. Milyon dolarları var, mallar mülkler, lüks otomobiller (Kendininki, karısının, oğlunun, kızının…) Yiye yiye pek semirmiş. Bir eli yağda bir eli balda. Tabiî ki, gaflet içinde geleceği parlak görecek.
Bir başkası züğürt ama koyu taraftar, adeta holigan. Onun ufukları hem pembe, hem fıstıkî yeşil. Cemaatçi (Şu veya bu cemaatin militan ve fanatik taraftarı) haddinden fazla memnun ve sevinçli. Öyle ya cemaat çok güçleniyor.
Atatürkçüler kan ağlıyor. Masonlar endişeli ve tedirgin. Yahudilerin bir kısmı, sessiz ve sedasız ülkeyi terk ediyor. Ermeni cemaati bölünmüş parçalanmış. Alevîler bin parça. Her parçadan ayrı ses çıkıyor, birinin ak dediğine öbürü kara diyor.
Nerede kalmıştık? Türkiye iyiye mi gidiyor, kötüye mi? Ufuklar pembe mi, kara mı? Siz ne dersiniz? 15 Mayıs 2010