Aydın kemik yalamaz
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 27 Aralık 2018
Pazar
İktidarın, iktidar partisine bağlı belediyelerin yaptıkları bütün hizmetleri, hiçbirini inkar etmeden kabul ediyorum. Bunlardan dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.
Bendenizin muhalefeti siyasî değildir, körü körüne parti tutmakla veya tutmamakla ilgisi yoktur. Tenkitlerim ve muhalefetim şu konulardadır:
Ülkemizin temizlik ve saydamlık notu, uluslararası anketlerde 10 üzerinden 4’tür. Bu notu, buna sebep olanları, ülkemizi bir kokuşmalar ve pislikler cehennemi haline getirenleri var gücümle protesto ediyorum. Pisliklerin, kokuşmanın, rüşvetin, yolsuzlukların, ihalelere fesat karıştırmaların, her tür kaçakçılığın, nepotizmin, emanetlere ihanetin önlenmesini istiyorum. Bu konuda çareler ve çözümler bulunmasını istiyorum.
Başörtüsü konusundaki insan hakları ihlalleri devam ediyor.
İktidarın bu konuda vazifesini yaptığına inanmıyorum. Onu vazifeye davet ediyorum.
Ülkemiz bir kara ve kirli servet cenneti veya cehennemi haline gelmiştir.
Bunu da protesto ediyorum.
Ülkemizde gerçek mânada din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti yoktur.
Bunu protesto ediyorum, buna muhalifim.
Bir Müslüman olarak,
(BOP)
. Bu proje ile İslâm dünyası büsbütün bölünüp parçalanmak, balkanlaştırılmak isteniyor, münzel ilahî İslâm dininin yerine ılımlı, evcil ve sulandırılmış bir din getirilmek isteniyor.
Büyük depremden bu yana on sene geçti. Bu müddet içinde İstanbul yeniden yapılabilirdi. Yapılmadı, gerekli tedbirler alınmadı.
Bunu da tenkit ve protesto ediyorum.
Türkiye’de
Lakin Müslümanların tekkeleri, zaviye ve dergâhları üzerindeki yasaklar sürüyor. Bu bir haksızlıktır, bu büyük bir eşitsizlik ve adaletsizliktir. Protesto ediyorum.
Ülkemizde yollar, kaldırımlar, meydanlar yapılıyor ama bunlar sağlam yapılmıyor. Yapılan kaldırımlar birkaç ay bilemediniz bir sene geçtikten sonra bozuluyor. Bunu da protesto ediyorum.
Çocuklar, gençlik ve kadınlar gereği gibi korunmuyor.
Kız korunmuş, hareketleri kontrol edilmiş olsaydı böyle olmayacaktı.
Okullarda
Bunu protesto etmeyip de ne yapacağım.
Sağlık politikamız ve sistemimiz tam bir faciadır.
Bu, millî bir faciadır.
Başta İstanbul olmak üzere halkımıza
Devlet ve belediyeler isteseler bunu kısa zamanda önleyebilir.
Bazı şehirlerimiz birer modern Sodom ve Gomore haline gelmiştir. Devletin bunu önlemeye gücü yok mudur?
Lüks, israf, sefahat, işret, fuhuş, zina alabildiğine teşvik edilmektedir.
Kara, kirli, haram servet sahiplerinden hesap sorulamamaktadır.
İşte bendeniz bu saydığım kötülüklere, münker şeylere karşıyım. Muhalefetim iktidara ve belediyelere karşı değildir. Tahsil yapmış, eli kalem tutan; ülkesini, devletini, halkını seven, gün görmüş, yaşı kemale ermiş bir Türkiyeli olarak elbette kötülüklere karşı olacağım. Her vicdanlı vatandaşın mutlaka kötülüklere karşı muhalif olması gerekir.
Az veya çok bir menfaat için,
Müslüman iyilikleri destekleyen, kötülükleri köstekleyen kimsedir.
Yukarıda onbeş madde yazdım.
Açıklamaları tutarlıysa iddialarımı geri alır, özür beyan ederim.
Aydın geçinenlere çok önemli bir hususu beyan etmek istiyorum:
Yapıcı, müsbet muhalefet… Yağcıdan, yalakadan, dalkavuktan, vicdanın ve kalemini kiralayandan aydın olmaz.
Aydın köpeklik yapmaz, kemik yalamaz!..
İstanbul denilince ilk hatıra gelen
Bundan 60 yıl önce rahmetli teyzem Hamdune hanım, Nişantaşı’ndan Eminönü tarafına gideceği vakit, “İstanbul’a gideceğim…” derdi. Bendeniz bu asıl İstanbul’da oturuyorum.
Bu iddiamı kabul etmeyen olursa, buyursun bir gün birlikte gezelim, ona
Birkaç aydan beri tarihî İstanbul’da valiliğin ve belediyenin trafik hizmetleri durmuştur, tatile uğramıştır.
Karşıdan bir araba geliyor. İkisi birden geçemez. Birinin geri geri giderek yol vermesi gerekiyor…
Trafiği tanzim eden, denetleyen bir tek görevli yok. Şehir kendi haline kaderine bırakılmış.
Arada bir, bir çekici geliyor, binlerce otomobilden bir tanesini çekip götürüyor. Dostlar alışverişte görsün.
Trafik sıkıntısının, çilesinin, krizinin en iyi çözümü trafik ile hiç meşgul olmamaktır.
Bırakın halkımız bu problemi kendi çözsün…
2010 dünya kültür merkezi ilân edilen İstanbul’da tam bir trafik faciası, keşmekeşi, anarşisi, başıboşluğu yaşanmaktadır.
Onların geçeceği yollar, gerektiğinde halkın trafiğine kapatılmaktadır.
Cadde kenarlarında on metrede bir polis. Halka ait otomobillerin geçişi durdurulmuş…
Acı sirenler çalınıyor ve büyüğümüz bir buhran gibi hızla geçiyor.
Normal günlük trafikte girsin halkın içine ve görsün rezaleti, çileyi… Görürse, yaşarsa mutlaka şiddetle patlayacaktır,
ve tedbir alınmasını isteyecektir.
İstanbul trafiğinin çareleri ve çözümleri var mıdır? Elbette vardır. Bu çare ve çözümlerin araştırılması, bulunması ve uygulamaya konulması gerekir.
Durumu: İstanbul valisi beyefendinin, İstanbul BB Başkanı beyefendinin… dikkatlerine saygı ile arz eder ve trafiğin denetlenmesini, tanzim edilmesini, çare ve çözüm araştırılmasını bir vatandaş olarak dilerim.
18 Mayıs 2009