Balkan Savaşını Niçin Kayb Etmiştik?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
1912’de patlayan ve koskoca Rumeli’yi kaybetmemize yol açan
biz galip gelemez miydik? Savaşı kazanmamız mümkündü ama Müslümanlar olarak, Osmanlılar olarak vazifelerimizi yapmadık.
İçimizdeki bazı din ve devlet düşmanlarının, hainlerin hıyanetlerine engel olmadık. Ordu, gırtlağına kadar siyasete batmıştı.
Emanetler yani kumandanlıklar, makamlar, mevkiler ehliyete göre değil, partizanlığa göre veriliyordu.
Kuvvetlerimiz Atina’yı bile alabileceklerdi ama
Osmanlı Yunan savaşını niçin kazanmıştık? Ordu siyaset yapmıyordu, Padişaha ve Halifeye bağlıydı. Ülkede ama şöyle ama böyle İslâm i bir rejim vardı.
Selanik’ten İstanbul’a gelen
bulunuyordu.
Hürriyet ilân edilince İslâm ‘a, mukaddesata hakaretler, hıyanetler, ihanetler başladı. Sultan Abdülhamid dindar bir padişahtı, böyle kötülüklere izin vermiyordu. Ondan sonra Pandora’nın kutusu açıldı, bütün kötü, çirkin, münker şeylerin bağları çözüldü.
Aradan yüz sene geçtikten sonra Türkiye Müslümanları Balkan Savaşı faciasından ibret almalıdır.
İslâm düşmanları Müslümanları parçalamıştır…
Ülkemizde futbol kulübü çılgınlarının, holiganların yaptığı gibi siyaset yapılmaktadır.
Balkanları, küçük bir Doğu Trakya dışında kaybetmiştik ama elimizde Anadolu kalmıştı. Şimdi onu da parçalamak, Türkiye’yi daha da küçültmek isteyenler var.
Bütün ziyalı, Nurlu Müslümanların halkı uyarması gerekir. Balkan harbi patlamadan önce, birtakım gafiller
yapıyordu. Gafiller, bir Balkan savaşı çıkarsa bunu Türkiye’nin kazanacağını sanıyordu.
Zamanımızda da, bendenize
diyenler var.
ülkemizin içi ateş dolu uçurumların kenarında olduğunu anlarsınız. Güney sınırlarımızın hemen ötesinde bir
kuruldu. Bu yüzden bir savaş çıkartılabilir.
2013 yılında çok önemli, çok vahim hadiseler oldu. 2014 senesi ise daha vahim, daha önemli günler görebilir.
Biz Müslümanlar bunları iğtinam edemedik, ganimet olarak değerlendiremedik.
Kur’ân’a, Sünnete, Şeriata, hikmete, ahlâka uygun hizmetler yapacağımıza; içimizden birtakım mâyesi bozuklar, kötü bozuk çarpık düzenin ve sistemin haram ve kirli rantlarına saldırdı. Ansızın bir depremle sarsıldık.
Uyanmaz,
Suriye ve Mısır Müslümanlarının durumuna düşebiliriz. Balkan harbinden önce çok fitne fesat kaos anarşi nifak tefrika siyaset holiganlık vardı. Bugün olduğu gibi…
SORU: Selamun Aleyküm Hocam… Size bir konuda danışmak istiyorum. Hocam, tarihe yön vermiş kişilere baktığımızda küçüklükten itibaren bir mürşidin yanında yetişmişler. Sizin de yazılarınızda sürekli bir mürşid-i kamille beraber olmaya vurgu yaptığınızı görüyorum. Fakat hocam günümüzde bahsettiğiniz mürşitler bildiğiniz gibi bayağı az, olanlara da ulaşmak son derece zor. Bizim bu durumda ne yapmamız lazım?
CEVAP: Üstadsız, mürşidsiz alim, fakih, uzman olunamadığı gibi, kamil Müslüman da olunamaz.
Dünyada her devirde, her asırda kamil mürşidler, gerçek üstadlar olagelmiştir. Lakin zamanımızda bunlar gizlenmiştir. Kamil mürşid ve üstad, öyle tatlıcı, lokantacı, berber, boyacı tarif eder gibi tanıtılamaz, tanınamaz.
Bunları bulmanın
Kısmeti olana, niyeti temiz olana rü’yâda bildirilebilir.
Kamil mürşid kimdir?
1. İtikadı sahih bir zattır.
2. Şeriata sımsıkı bağlıdır.
3. Resulullah Efendimizin
Sünnetine bağlıdır.
4. Beş vakit namazı dosdoğru kılar ve diğer ibadetleri yerine getirir.
5. Fasık-ı mütecahir değildir, yani açıkta, açıkça, küstahça günah işlemez.
6. İnsanlar onunla ülfet ve ünsiyet etmekten, sohbetlerinden zevk ve haz alırlar.
7. İhlaslıdır, kendisini sevenlerden, bağlılarından para istemez ve almaz.
8. Din ilimlerinde fakihtir.
9. Kendisini Resulullaha bağlayan iki icazeti ve silsilesi vardır, biri zahir ilimlerinde icazet, diğeri tarikat icazeti.
10. Mütevazıdır.
11. `Âbid, zâhid, yüksek ahlâklı, yüksek karakterli, mürüvvetli bir kimsedir.
12. Kendisini övmez ve övdürmez.
13. Keramât füruş değildir, yani kendisinden keramet zuhur ederse bunları söylemez ve reklamını yapmaz.
14. Ehl-i Kur’ân, Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Cemaattir.
15. Mürşid-i kâmilin bir tarikati olur ama o asla tarikatçılık yapmaz.
16. Gelmiş, geçmiş, edebî aleme intikal etmiş bazı büyük mürşidlerin irşad ve terbiyeleri biiznillah ölümlerinden sonra da devam eder.
gibi. Bunların kitaplarını okumak, nasihatlerini hayata uygulamak şartıyla kendilerinden istifade edilir.
17. Kamil mürşidlerin
mezhebindendir.
18. Onlar bu devirde Resulullah Efendimizin vekilleri, varisleri, halifeleri durumundadır.
19. Mürşidlerin hepsi bilge kişilerdir.
20. Mürşid-i kamil olmamakla beraber bazı üstadlar da, talebelerine, bağlılarına, kendisini sevenlere çok faydalı olur, doğru yolda ışık tutar.
Evet, sevgili kardeşimiz… İnsan evinde kitap okumakla nasıl doktor, uçak mühendisi, gemi kaptanı, hukukçu, veteriner olamazsa; sadece kendi başına din kitapları okumak suretiyle iyi, vasıflı, olgun, güçlü Müslüman olamaz.
Kendinize kamil bir mürşid arayınız, yukarıda beyan ettiğim gibi istihare yapınız, kısmetiniz varsa bu nimete nail olursunuz. Köfteci veya muhallebici tarif eder gibi isim ve adres vermemi beklemeyiniz.
Kamil mürşidler, herkesi kabul etmezler. İstidatlı, ehliyetli, liyakatli, kısmet ve nasibi olanlara el verirler. Kâmil mürşidlerin duâları üzerimize sâyeban olsun. Selamlarımla… 10.2.2014