DOĞAL gaz kesilebilir… Beni ilgilendirmez, çünkü doğal gazla ilgim yoktur. Odun kömür yakıyorum.

DOLAR bir yükseliyor, bir düşüyormuş… Beni ilgilendirmez, çünkü emr-i Hak vaki olunca kullanılacak az bir miktar dolardan başka dolarım yoktur.

ALTIN düşmüş… Düşerse düşsün, altınım yoktur.

RUSYA’dan havyar gelmeyecekmiş… Gelmezse gelmesin, bendeniz havyar yemem.

GIDA fiyatları artmış… Artarsa artsın. Kanaatle yaşadığım için enflasyon beni vurmaz. Geçen gün Süleymaniye Camii karşısındaki Beydağı lokantasında iki kişi yemek yedik, yekun 18 TL tuttu.

BEŞ yıldızlı lüks otellerde konaklamak tuzluya patlıyormuş… Bana patlamaz, çünkü fakir beş yıldızlı içkili miçkili lüks yerlerde kalmam.

İSTANBUL trafiği kilitleniyormuş… İşte bu beni ilgilendirir… Buna da az buçuk çare buldum. Mümkün oldukça trafiğin kilitlenmediği saatleri tercih ediyorum. Hiç unutmadığım bir şey var:

İstanbul’u bu hale getirenlere muntazaman beddua ediyorum.

LÜKS kahvaltı sarayında elli küsur çeşitli açık büfe kahvaltı adam başına 75 liraymış… Bu beni hiç ilgilendirmez, çünkü böyle kahvaltı yapmam. Bende elli çeşit yiyecek işkembe yok. Birkaç ay önce ballı kaymaklı on çeşitli nefis bir kahvaltıya 15 TL verdim.

ÇOK meraklısı olduğum antik eski eşya fiyatları fırlamış… Keyfe keder, bendeniz arada bir Dolapdere bitpazarına gidiyorum ve ucuza neler alıyorum.

ESKİ Osmanlıca kitaplar çok pahalıya satılıyormuş… Bu da şu anda beni etkilemez. Kütüphanemi vakfediyorum, artık eskisi kadar fazla kitap almıyorum.

KALİTELİ elbiseler pahalıya satılıyormuş… Bendeniz marka statü hastası değilim. Topkapı Kaleiçindeki elbiseci Rıza beyden hayli ucuza çok kıymetli Avrupa giyim eşyası alabiliyorum.

ESKİ kök boyalı halı ve seccadeler ateş pahasına satılıyormuş… Fakir turistik yerlerden alış veriş etmem. Evde üzerinde namaz kıldığım kök boyalı el dokuması seccadeyi Dolapdere bitpazarından sadece 35 liraya almıştım.

LÜKS mekanlarda bir bardak çay 4-5 lira olmuş… Olursa olsun. Bendeniz Fatih Atpazarı

Acemin Çay Evinde

bardağı bir liraya içiyorum.

EN son çıkan lüks cep telefonları çok pahalıymış, el yakıyormuş… Bendenizin elini yakmaz, çünkü lüks telefon hastası değilim. Halen kullandığım telefonu satışa çıkartsam yirmi lira veren çıkmaz.

Fazla uzatmayayım… Enflasyona, pahalılığa karşı alınacak en etkili tedbir israf etmemek, kanaatli ve iktisatlı yaşamaktır. İktisatlı yaşamak, cimrilik demek değildir. Bir yemeğe tek başıma 75 lira harcamaktansa, yanıma dört kişi alır ve ucuz bir lokantada aynı fiyata beşimiz doyarsak bu cimrilik midir, ayıp mıdır? (Fatih Mesih Ali Paşa Mütercim Âsım sokağındaki Taiba Suriye lokantasında beş kişi, birer porsiyon yufkaya sarılıp kızartılmış Arap tavuk döneri yiyerek su dahil 35 liraya doyabilir.)

Kanaat tükenmez bir hazinedir. İsraf haramdır günahtır. Kur’an, müsriflerin şeytanın kardeşleri olduğunu bildiriyor.

Bilen bir insan çok ucuza güzel ve şık giyinebilir.

Lüks tutkusu bir hastalıktır. Pahalı ve lüks cep telefonu başa beladır.

Helal para bereketlidir, kanaatle yaşanırsa bitmez. Dar bütçeli kimse lüfer yemesin, hamsi yesin.

Katık azsa, ekmeği çok yemek suretiyle telafi etmeli. Yemeğe çok para vermek isteyen Müslüman, yanına birkaç misafir alarak ucuz lokantaya gitsin, aynı parayla hayır ve ikram yapsın.

İsraf günah, ikram sevap…

Bunu anlamamak ne büyük bir beyinsizlik.

(İkinci yazı) Azgınlığın Sonu Batıştır

Müslüman bir ülke olan Türkiye için en büyük tehlike ve iç tehdit, din dilinde fuhşiyyat denilen çeşitli azgınlıkların son derece artmış olmasıdır.

İslam dininden kopmuş olanlar bu dediğimi anlayamazlar. Müslüman geçinip, İslam’ı iyi bilmeyenler de anlayamaz. Din kültürüne sahip, ahlaklı, bilge kimseler anlayabilir.

Fuhşiyyatın neler olduğu muteber ve güvenilir din kitaplarımızda yazılıdır. Bunların bazılarını zikrediyorum:

1.Beş vakit namazın yitirilmesi ve insanların şehvetlerine uyması. Dosdoğru kılınan namaz insanı azgınlıklardan korur. Namaz gidince azgınlıklar artar.

2.Bin çeşit yolla haram kazanç elde edilmesi, haram zengini olunması, haram parayla açıkta işlenen günahların küstahça ve edepsizce sergilenmesi.

3.Kadınlara ve kızlara gayrı meşru şekilde şehvetle bakılması, onların seks aracı olarak görülmesi. Bir ülkede büyük sayıda insan (yüzde kaç?) başkalarının karılarına, analarına, kızlarına, bacılarına kötü gözle bakıyorsa, orada büyük bir azgınlık var demektir.

4.Zinanın çoğalması… Zinanın günah ve suç sayılmaması… Zina, Kur’an’la, Sünnetle, icma ile kesin haramdır. Helaldir diyen kafir olur.

5.Bugünkü toplum gırtlağına kadar ribaya batmıştır. Bu da büyük bir azgınlıktır.

6.Açıkta işlenen büyük günahlarda ve suçlarda patlama vardır. Her toplumda hırsızlık olabilir ama bizdeki hırsızlık genelleşmiş, tahammül sınırlarını aşmıştır. Gasp, tecavüz, rüşvet, irtikâb yoğun hale gelmiştir.

Namuslu, doğru, dürüst vatandaşların korkak, çekingen, pısırık olduğu; namussuz, it uğursuz, şaki, harami, huzur ve adalet düşmanı, rezil, haydut kimselerin çok cesur, gözü kara, pervasız olduğu bir toplum sarsılmaya, bozulmaya, bocalamaya, sonunda yıkılmaya batmaya mahkumdur.

Hiç kimse, “Ben kötülük yapmıyorum ya…” zihniyetiyle kendini kurtaramaz. İyi ve şuurlu Müslüman hem kötülük yapmayacak hem de kötülüklerle mücadele edecektir. Kötülüklerle mücadeleye münker nehy denir. Nehy-i münker yapmayan Müslüman bir toplum batar. Nasıl batar? Minarelerden ezan okuna okuna, dindarlık edebiyatı yapıla yapıla, Türkiye batmaz yahu denile denile batar. 06 .12.2015