Bana Kafir Diyene Açık Mektup
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 19 Aralık 2018
Bendeniz Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanıyım. Ehl-i Sünneti müdafaa ediyorum.
(1) Allah’ın Kitabı Kur’ânı doğru yorumlamaktır. (2) İnsanlar için en güzel örnek ve model olarak gönderilmiş Hz. Peygamber’in (Salat ve selam olsun ona) Sünnetini kaynak olarak kabul etmek, onu doğru yorumlamak ve ona yapışmaktır. (3) İhtilaflı, tartışmalı meselelerde
(Büyük Cemaate) tabi olmaktır. (4)
ona yakıştırmamaktır. (5)
(6) Peygamberin, Ashab-ı Güzin’in, Selef-i Salihinin, Ehl-i Beyt-i Mustafa’nın ahlâkıyla ahlâklı olmaktır. (7)
. (8) Peygamberin vekili, varisi, halifesi durumunda olan muhterem ve mübarek icazetli ve ehliyetli zatlara itaat etmektir. (9) İtikatta ve dinde bid’atlerden uzak durmaktır. (10)
(11)
(vicahen veya gıyaben) biat etmektir.
Duydum ki, bir
bendenize sövüp saymışsınız, hattâ
. Üyesi olduğunuz fırka bir bid’at, dalalet (sapıklık) ve gulüvv fırkasıdır.
Muhakkak ki, siz mü’minleri şirk ve küfür ile suçlarken büyük bir sapıklık ve yanılgı içindesiniz. Niçin ve nasıl yanılıyorsunuz?
Birincisi: Samimi olarak, parasız pulsuz, menfaatsiz, gerçekten inandığı için haybeden yanılır. İkincisi: Para ve menfaat karşılığında vicdanını, lisanını, kalemini satarak ve kiralayarak riya ve nifak içinde yanılır.
Siz hangi sınıfa mensupsunuz?..
Çünkü siz,
beni küfür ve şirk ile itham ettiniz.
(Yanlış da olsa) öyle
ve
Şurasını da unutmayınız ki, bir mü’mine kâfir diyenin kendisi kafir ve mürted olur.
bu dünyada kolaydır ama öteki dünyada bunun hesabını vermek kolay değildir.
Sen o bid’at ve dalalet fırkasına samimi ve bedava olarak mı dahil oldun, yoksa
Bir kenara çekil ve bu soruyu sessizce cevapla.
İyi, dindar, olgun bir Müslüman içkili bir mekânda yemek yiyemez. Yerse günaha girmiş, Şeriata isyan etmiş olur. İyi bir Müslüman içkili olmasa da çok pahalı, çok lüks bir yerde yemek yemez, çünkü israf haramdır.
Dün Ateş lokantasında portakallı Pekin ördeği veya kestaneli hindi kızartması yedim, pek nefisti diye hava atmaz. Çünkü İslâm ve Osmanlı terbiyesinde böyle bir şey çok ayıptır. Lakin, kimsenin bilmediği enteresan bir yemek yemiş, bunu can ciğer bir dostuna veya arkadaşına söylemiş,
demiş. Bu olabilir.
Bu ülkede milyonlarca vatandaş sıkıntı ve ihtiyaç içindeyken,
uygun görmez. Lüks lokantalara gidip
Mübarak Ramazan’da beş veya yedi yıldızlı otellerin lüks lokantalarında iftar ziyafeti vermek dindar Müslümanlara yakışmaz. Çünkü: (1)
(2) O mekânlar
. (3) Lüks ve israf dinimiz tarafından kesin olarak yasak ve haram kılınmıştır. (4) O mekânların mutfaklarında
(5) O mekânlar
. (6) O mekânlarda yemek yemek
Gurur ve kibre düşen kişi belâsını bulur.
İnsanlık alemi, bu dünya fitnesiz ve fesatsız olmaz.
İslâm dünyası fitnesiz fesatsız olmaz.
Zaman zaman fitne fesat azalır.
Ahir zamanda fitne ve fesatlar çoğalır, genel ve yaygın bir hale gelir, çok bozukluk olur.
Ahir zamanda büyük kıtaller (insan ölümleri ve öldürmeleri) olur, çok kan dökülür, çok sayıda insan vefat eder, çok yer harap olur.
“Hayır her şey iyiye, doğruya gitmektedir. Durum çok parlak ve pembedir” diyenler ikiye ayrılır:
Kur’âna, Sünnete, Şeriat’a, İslâm ahlâkının ölçü ve ilkelerine aykırı, zıt, ters olan hiçbir şey doğru değildir, iyi değildir, güzel değildir.
Din ve onun hükümleri asıldır, dünya işleri fer’idir.
Dünya sınav yeri ve meydanıdır. Müslümanlar dünyayı, dinin ölçü ve hükümlerine göre imar etmelidir.
Sadece dünya işlerine yönelip, ahireti unutmak ve ona hazırlanmamak büyük gaflet ve sapıklıktır.
Ümmet bütündür. Cemaatler, tarikatlar, hizipler, fırkalar, gruplar, mezhep ve meşrepler parçadır.
Bütün parça içine sığmaz… Parça bütünden daha önemli değildir… Parçanın bütün ile özdeşleştirilmesi büyük hatadır. Ümmet bütündür, cemaat veya tarikat parçadır…
Müslümanları,
, selamete çıkartamaz.
Şeriata bağlı gerçek tarikat iyi bir şeydir. Tarikatlar ikiye ayrılır: (a) Şeriata sımsıkı bağlı olan, ondan kıl kadar ayrılmayan hak tarikatlar. (b) Şeriattan az veya çok ayrılmış bozuk tarikatlar.
Kamil olmayan, Hz. Peygamberin icazetli vekili, varisi, halifesi durumunda bulunmayan mürşidler, rehberler, kılavuzlar, kendilerini kamil mürşid gibi gösterirlerse zarar verirler.
Benlik, şöhret, riyaset, maddi menfaat için çalışan kimseler kamil mürşid değildir.
Müslümanların başında bir İmam-ı Kebir yahut bir Emirü’l-mü’minin bulunması vaciptir.
Hadis: “Zamanındaki İmam’a biat etmeden ölen kimse, sanki cahiliyet ölümüyle ölmüş olur”.
Kötü, fasık-i mütecahir, isyankar, haram yiyen, benliğinin esiri, içinde nifak ve riya bulunan kötü Müslümanların İslâm’a verdiği zararı hiçbir harbi kâfir veremez.
Ahmaklık en büyük belâdır. Hz. İsa aleyhisselamın “Ben biiznillah ölüleri dirilttim ama ahmaklar için yapabileceğim bir şey yoktur” buyurduğu rivayet olunmaktadır.
Mu’temen, ehliyetli, liyakatli, müstaqim danışmanlara danışmadan iş yapanlar sonunda pişman olur. 11 Nisan 2011