Başarılı Olmak, Köşeyi Dönmek
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 13 Şubat 2019
Pazar
Son yıllarda maddî dünya başarılarına yönelik çok sayıda kitap yayınlanmaya başladı. Kısa Zamanda Zengin Olmanın Yolları… Aklını Kullan, Zekanı İşlet, Çabuk Yüksel… Başarının On Altın Anahtarı… Self Dedüksiyon ve Oto-Endüksiyon Metoduyla Kendini Geliştirme…Süper Astral ve İnter Global Metod…
Velhasıl yüzlerce ciddî veya garip kitap. Hepsi de dünya başarıları nasıl elde edilir, nasıl kısa zamanda zengin olunur, nasıl harika yol ve metodlarla başarıya ulaşılır… gibi konuları işliyor ve okuyucularına mucizevî metodlar, sihirli reçeteler, harika formüller öğretiyor. Peki bu gibi kitaplardan kimler ne kazanıyor? Basanların ve yayanların kazandığı muhakkak; yazarlar ve derleyenler de bir miktar kazanıyordur. Okuyanlara gelince, onların kazançları şüphelidir.
İş ve dünya hayatında vasıflı, güçlü, üstün, başarılı olmak için mutlaka iyi bir eğitime, iyi hocalara, iyi kitaplara, iyi metodlara ihtiyaç vardır. Ancak bunların ciddî olması gerekir. Bu gibi konular uzmanlık meselesidir.
Bundan elli yıl kadar önce, meşhur Amerikalı yazar Dale Carnegie, eşi ile birlikte büyük bir seyyah vapuruyla İstanbul’a gezmeye gelmişti. Gazetelerin birinde, çıkan, ünlü “Başarı Kazanma” kitapları yazarı dolar mültimilyoneri yazarın eşine sorulmuş bir sorunun cevabı hayli ilginçti. “Eşiniz kitaplarındaki öğüt ve tavsiyeleri kendisi uyguluyor mu?” “Uygulamaz, onlar okuyucular içindir…”
Kısa zamanda zengin olmak, başarılı olmak, parlak işadamı olmak, çok dost ve müşteri kazanmak gibi konuları işleyen kitapları alıp okuyan Müslümanların dikkat etmeleri gereken hususlar vardır.
– Müslüman bir homo ekonomikus değildir, bir homo religiosus’tur. Müslümanlar da elbette ticaret, sanayi, hizmet işleriyle uğraşacak, elbette onların bir kısmı da zengin olacaktır. Ancak, dindar insan, iyi Müslüman kalmaya dikkat ve itina göstereceklerdir.
– Batı’da 14’üncü yüzyılda gelişmeye başlayan burjuva sınıfına paralel, İslâm dünyasında da fütüvvet ahlâkı, ahîlik, loncalar gibi hareketler ve cereyanlar oluşmuştur. Burjuva sınıfı genellikle şehirli, medenî, kültür derecesi oldukça yüksek bir sınıftır. Batı kapitalizmi kırsal kesim, varoş, gecekondu ahalisiyle bugünkü gücüne kavuşmamıştır. Türkiye’deki sıkıntıların ana sebeplerinden biri, bizde ne eski klasik mânasıyla, ne de modern mânasıyla bir burjuva sınıfının olmayışıdır. Batıdaki burjuva sınıfının, bizdeki eski zengin ve seçkin tacir sınıfının birinci ilkesi istikamet (doğruluk), namus, dürüstlüktür. Kırsal kesimden, taşra ve varoşlardan, gecekondulardan gelmiş fakir gençlere “Kısa zamanda başarılı ve zengin ol” öğütleri verilir, bunun yolları gösterilirken birtakım ahlâk ve fazilet kurallarının da onlara çok iyi şekilde talim ve telkin edilmesi icab eder. Aksi taktirde zengin olmak, başarılı olmak için İslâm dininin ve Şeriatının yasaklamış olduğu yollara başvurabilirler.
– Şu zamanda herkesin emeli zengin olmak, lüks ve şatafatlı bir hayat sürmek; lüks ve pahalı meskenlerde oturmak, lüks ve gösterişli otomobillerle gezmek, lüks ve israflı yemekler yemek, lüks elbise ve ayakkabılarla dolaşmak; velhasıl hedonist bir hayat sürmektir. Müslüman işadamı, Müslüman işletmeci, Müslüman zengin böyle mi olmalıdır? Elbette değil!
Müslümanların zengin ve başarılı olmayı birtakım kitaplardan değil; böyle olan toplumlara bakarak, onları inceleyerek öğrenmeleri bence daha isabetli bir metod olur. Mesela:
– 600 küsur kilometrekarelik mini Singapur nasıl olmuş da iktisat, finans, ticaret sahasında adeta bir dev haline gelmiştir. O küçük ülkede işler niçin çok güzel yürüyor? Oranın okul ve üniversiteleri niçin bu kadar başarılıdır? Niçin orada bir tek gecekondu yoktur? Niçin orada herkes doğru, dürüst, namuslu olmaya mecburdur? Niçin Singapur’da sokakta yürürken dişlerini karıştırdığı kürdanı yere atan mutlaka ağır bir cezaya çarptırılır? Bizde Singapur’u, onun harika başarısını, zenginliğini, saat gibi çalışmasını; sosyal, iktisadî, kültürel adlî işlerinin düzgünlüğünü ve kalitesini anlatan bir tek kitap var mıdır?
– Biz Türkiyeliler Güney Kore’yi de tanımalıyız. O küçük ve felaketzede ülke nasıl oldu da gemi inşasında dünya birincisi oldu? Nasıl oldu da akıllara durgunluk veren başarılara imza attı? Kitap piyasamızda aydınlara, gençliğe, halka Güney Kore’yi, başarılarını, metodlarını anlatan resimli ve ciddî bir tek kitap bulabilir misiniz?
– Geçenlerde uluslararası bir kuruluş, kokuşma ve yolsuzluk konusunda dünyanın en temiz ülkesinin Finlandiya olduğunu, ilmî bir ankete dayanarak ilan etti. Oradaki temizlik notu 10 üzerinden dokuz küsur. Türkiye ise aynı konuda dünyanın en kötü ülkeleri içindeymiş, neredeyse sondan birinciymiş. Bizim notumuz: 3 küsur! Küçük Finlandiya niçin bu kadar ileri, kalkınmış, başarılı ve temizdir? Bunu inceleyen bir tek kitap yazmış mıdır bunca ukalamız, çok bilmişimiz, profesörümüz, medyacımız? Maalesef bu konuda da piyasada tek ciddî kitap yoktur.
Müslümanlara hitap eden başarı, zengin olma, köşeyi dönme kitapları tek boyutlu olmamalıdır. Onların bir kısmında, en az yarısında zühdün önemi, dünyanın fanîliği, zenginliğin sorumluluğu anlatılmalıdır. Müslüman zengin, servetinin, sermayesinin bir emanetullah olduğu şuuruna sahip bulunmalıdır. Bu şuura sahip olmayan bir Müslüman zenginleşirse azar, kudurur, bir sürü günah işler, maazallah dinden bile çıkabilir. Hülefa-i Râşidîn devrindeki İslâm ordularının mücahidlerini anlatırken şöyle söyleniyor: “Onlar gündüzleri savaşçı, geceleri âbid ve zâhiddir.” Müslüman tacir, Müslüman sanayici, Müslüman işadamı da, bir yönüyle bu gibi işlerin başarılı ve örnek bir elemanı olacak, öbür yanıyla da son derece takvalı, zâhid, dindar, ahlâklı, faziletli olacaktır. “Ben kazanmışım, istediğim gibi harcarım, istediğim gibi israflı ve lüks bir hayat sürerim. Kime ne!” zihniyeti akıllı ve vasıflı bir Müslümana yakışmaz. Müslüman, kendisine müekkel iki melek bulunduğunu, birinin hayırları için sevap, ötekisinin günahları ve azgınlıkları için günah yazdığını iyi bilmek zorundadır.
“Bu devir ve bu düzen bozuktur. Binaenaleyh bozuk düzenlerde bozuk işler işlemek, haram kazanmak, eğrilik yapmak caizdir” diyenler belki bir miktar kara para kazanırlar ama bu gibi şeytanî fetvalar onları dinden çıkartır, cehenneme sürükler. Bunu da bilsinler.
Dünya âhiretin tarlasıdır. Bin türlü tuzakla doludur. Dünya başarıları, dünya zenginlikleri konusunda çok dikkatli olmalıyız. Para iyi bir hizmetçi, çok kötü bir efendidir. 28 Ekim 2002