Pazartesi

 

İslâm dininde sembol (simge) değerler, kavramlar, kurumlar bulunur. Bunların başında

Ezan-ı Muhammedî

gelir. Bir şehir, belde, köy veya ülkede günde beş kez Ezan okunuyorsa orası Müslümandır. Şöyle veya böyle ama Müslümandır. Camilerde beş vakit cemaatle kılınan namaz da bir simgedir.

Din terminolojisinde bunlara şiar denilir, çoğulu şeâirdir.

Müslüman kadınların ve kızların tesettür kıyafeti, hele başörtüleri de bu simge/şiarlardandır. Müslüman bir ülkede Ezan, namaz, Cami, Kur’ân okumak nasıl yasaklanamazsa, kadın ve kızların başörtülerine de (kısmen de olsa) yasak ve sınır getirilemez.

Başörtülü dindar kızların okullara ve üniversitelere sokulmaması son derece vahim bir insan hakları ihlalidir. Bir kere eşitlik prensibine aykırıdır. Öyle ya, başı açık olan okuyabiliyor da, kapalı olan niçin okumasın? İkincisi: Din, inanç, vicdan, dinine uygun bir hayat sürebilmek hak ve hürriyetlerine aykırıdır.

Bu yüzdendir ki bütün medenî, ileri, hukuklu, insan haklarına saygılı ve bağlı Batı ülkelerindeki üniversitelerde okullarda Müslüman kızlar (şayet aileleri ve kendileri istiyorlarsa) başları kapalı olarak okuyabilirler. Tek istisna, Fransa’da resmî liselerde başörtüsü yasağı olmasıdır. Lakin orada Katolik liselerinde, özel liselerde ve bütün üniversite ve yüksek okullarda tesettür ve başörtüsü serbesttir.

“Devletin okullarda ve üniversitelerde kıyafet yönetmeliği vardır, buna göre öğrenciler başörtülü olamazlar, buna uyulması gerekir”

şeklindeki gerekçe, geçersiz bir bahaneden ve kuruntudan ibarettir.

Başörtüsünü yasaklayan bir yönetmelik hukuka, adalete, insafa, evrensel insan haklarına, millî kimlik ve kültüre aykırıdır.

Ülkemizi ziyaret eden ve kadınlarla ilgili bir toplantıya katılan İranlı bir hanım milletvekili, ülkesindeki tesettürü tenkit eden çoğu CHP’li ilerici bayanlara şöyle demiş: “Bizim ülkemizde kadınlar, örtü kullandıkları için tahsil yapma hakkından mahrum edilmemişlerdir. İnşaallah Türkiye’de de böyle olur…”

Okullardaki, üniversitelerdeki, kamu alanındaki, resmî dairelerdeki başörtüsü yasağı ülkemizin insan hakları sahasındaki en büyük ayıbıdır. Bu yasak ve zorlama böyle devam edebilir mi? Edemez…

Evrim Zorbalığı

Bir kısım

ateistler

evrim teorisi konusunda dehşetli bir terör fırtınası estiriyor. Hattâ bir valiyi,

ildeki bir kütüphaneye evrim teorisini çürüten bir kitap aldırdığı

için medyatik lince tabi tuttular.

Evrim teorisi konusunda şu gerçekler bilinmelidir:

(1) Herhangi bir dine mensup olarak yahut bir dine bağlı olmayarak Yaradıcı bir Allah’a iman eden kimsenin evrim teorisine inanması mümkün değildir. “Ben hem Allah’a iman ediyorum, hem de evrim teorisine inanıyorum…”

Böyle bir laf edilemez.

(2) Evrim teorisi kesin bir gerçek olmayıp, isbat edilemeyen bir nazariyedir.

Hiçbir güç, vatandaşları, Allah’ı inkâr eden bu materyalist küfür teorisini doğrulaması konusunda baskı yapamaz.

Böyle bir baskı evrensel insan haklarını; din, inanç, düşünce hürriyetini ihlal olur.

(3) Evrimciler, düşünce ve görüş özgürlüğünden ne kadar yararlanmak hakkına sahip iseler yaradılış teorisine inananların da o kadar hakkı vardır.

(4) Evrim teorisini mutlak bir doğru olarak göstermek büyük sahtekârlıktır.

(5) Geçenlerde Hürriyet gazetesi, bir üniversite profesörünün ağzından

“Yaradılışçılar kuduracak”

sözlerini başlık olarak verdi.

Kendi görüşlerini paylaşmayanlara kuduracaklar demek bir ilim adamına, bir gazeteye yakışır mı?

Bütün Müslüman vatandaşlar, okullarda çocuklarının düzmece evrim teorisi vasıtasıyla sapıklaştırılmasına karşı demokratik ve yasal yollardan tedbir almalıdır.

Evrim teorisi vardır… Bu teori dünyada canlıların çıkışını şu şekilde açıklamaktadır… Biyoloji derslerinde bunlar okutulabilir. Lakin evrim teorisinin doğru olduğuna iman etmeye çağırmak, işte bu, ayrı şeydir ve

kimsenin böyle bir zorbalık yapmaya hakkı yoktur.

Evrimcilerin cesaretleri varsa, buyursunlar bir tv kanalında ilmî bir açık oturuma katılsınlar. Evet cesaretleri var mıdır?..

“Hepimiz Ogün’üz” Sloganları

Milliyet

(5 Şubat 2007 )

“Futbol Maçında Ürküten Slogan”

adlı haberinde, Afyonkarahisar’da oynanan Afyon-Bozüyük futbol maçında bir grup taraftarın

“Hepimiz Ogün’üz, hepimiz Türküz”

sloganı attığını yazıyor.

Sen Hrant Dink’in katledilmesinden sonra

“Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz…”

diye bağırırsan, yaptığın bu aşırılık ve kışkırtma elbette cevapsız kalmaz. İşte böyle cevap verirler.

Hrant Dink Türkiye vatandaşıydı, Ermeni asıllı bir Türk’tü. Onun cenazesinde

“Hepimiz Türk’üz”

diye bağırılsa olmaz mıydı?

Elbette bir cinayeti doğru bulmayız, lakin birtakım Dönmelerin ve Kriptoların başını çektiği

“Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz”

feryatları bu ülkeye uğur, huzur ve iç barış getirmeyecektir. Zaten sanırım bu iş kasıtlı yapılmıştır…

Ciddî ve Kaliteli Bir Gazete

Haftada bir yayınlanan

DÜNYA GÜNDEMİ

bence ülkemizin en ciddî ve kaliteli gazetesidir. Şekil olarak dünyanın büyük gazetelerine benzeyen bu yayın organı 18 sayfa olup dünya siyaseti ile ilgili haberler, resimler ve yorumlar yayınlamaktadır. Bu gazeteyi henüz görmemiş olanlara mutlaka bir nüshasını alıp tedkik etmelerini tavsiye ediyorum. (Dünya Gündemi, 0212/347 47 80 ve 82. İdare yeri İstanbul’dadır.) 06 Şubat 2007