Hürriyet gazetesindeki mülakatınızı okudum. Kürt olduğunuzu, Kürtçü olduğunuzu, dindar olmadığınızı ama ateist de olmadığınızı, icabında Türkiye’den kopartılacak bir bölgede müstakil bir Kürt devleti kurulmasından yana olduğunuzu, sizin için önemli olan dilin Türkçe değil Kürtçe olduğunu beyan ediyor ve ayrıca bunlara benzer başka fikirler de serd ediyorsunuz.

Leyla hanım! . Sız kimsiniz? Önce bunu anlayalım. Gazetenin yazdığına göre henüz otuz yaşlarında, lise tahsilini dışarıdan vermiş, kuvvetli bir dinî inanca sahip olmayan (belki de hiç sahip olmayan), kocası militan kürtçü olan solcu bir bayansınız.

‘Ne mutlu Kürdüm diyene!” demiyeceğinize göre acaba ne gibi erdemleriniz vardır? Bilgi ve kültür açısından durumunuz pek parlak değil. Türkiye’nin eğitim seviyesi çok düşük. Siz ise dışarıdan binbir zorlukla bir lise diploması alabilmişsiniz.

Aksiyon açısından acaba kaç numaralık not alırsınız? İçinde yaşadığınız millete, üzerinde gezdiğiniz vatana, kocanızın yolunda gidişinize bakılarak not verilecek olursa bundan da pek geçerli bir haliniz yoktur.

Ben Kürt oluşunuzu gayet tabii karşılar, saygı duyarım. Ama kürtçülüğünüze asla sempati ile bakmam. Çünkü bu memlekette sadece Türk ve Kürt ırkları yok ki siz Türkleri bir kenara atarak ırkçılık, nasyonalizm yapabilesiniz. Üzerinde yaşadığımız şu vatan üzerinde sayılması uzun sürecek kadar çok ırklar, etnik gruplar vardır. Türk, Kürt, Çerkes, Abaza. Çeçen, İnguş, Karaçay. Avar, Balkar, Boşnak, Arnavut, Arap. Pomak, Laz, Gürcü, Hırvat, Makedon, Ruten, Ulah…

Bütün bu ırklar et ve kemik gibi birbirleriyle içiçe girmişler, asırlardan beri kaynaşmışlardır.

Sizin Türkiye’ye düşman olmağa, Türkiye’yi parçalamağa ne insan olarak. ne vatandaş olarak ne de Kürt olarak hakkınız vardır. Gemide yolculuk eden hiç kimsenin, tekne kötü idare ediliyor diye onu batırmağa hakkı olamaz.

Amme hukuku kültürünüz yetersiz olduğu için siz devletle rejimi birbirine karıştırıyor ve ikisini birden batırmak istiyorsunuz.

Rejimin kötülüğü hususunda ben de sizinle beraberim Ama gölgesinde yaşadığım devletin yıkılmasını asla istemem.

Leyla hanım! İyi insan vardır, kötü insan vardır. Türk’ün de iyisi olur, kötüsü olur. Bu kaide Kürtler için de geçerlidir. Acaba bu halinizle siz iyi bir Kürt müsünüz, yoksa kötü bir Kürt mü? İyiliğin ve kötülüğün evrensel ölçüleri, kıstasları vardır. Kürt milliyetçisi olmak, iyi bir insan, iyi bir vatandaş, iyi bir Kürt olmak için yeterli değildir.

Milliyetçilik, bir milletin lehine, faydasına olan bir şey değildir. Arnavutlar büyük Osmanlı devleti hudutları içinde bey gibi, paşa gibi yaşıyorlar, içlerinden nicesi sadrazam, vezir, paşa, vali oluyordu. Türkler, Arnavutlar birbirleriyle et ve tırnak gibiydiler. Sonra birtakım beyinsiz Arnavutların gönlüne istiklal ateşi düştü. Müstakil bir Arnavutluk kuralım derken yandılar. Allah hiçbir milletin başına Enver Hoca gibi bir zâlimi musallat etmesin.

Ya Arap milliyetçiliği?.. 1917’de Kudüs’ü zapteden haçlı general Allenby ordusunu davul zurna eşliğinde göbek atarak karşılayan beyinsiz Arap kavmiyetçileri Hilâfete, Osmanlı İslâm devletine, Müslüman Türk kardeşlerine yaptıkları ihanetin cezasını Filistin’i ve Kudüs’ü Yahudılere kaptırmakla ödediler. Arap dünyası da paramparça oldu. Haydi Arap milliyetçiliği kurtarsın bakalım onları.

Millî Mücadele’den sonra Kürtlere yapılan zulümleri bilmiyor değilim. Ama zulüm sadece Kürde yapılmamıştır. Türküyle, Çerkesiyle, Gürcüsüyle, Lazıyla bütün Müslümanlara yapılmıştır. Kürtlere yapılan zulümler onlar Kürt oldukları için değil Müslüman oldukları için yapılmıştır.

Kürt kavmi bu millete, bu memlekete çok büyük insanlar yetiştirmiştir. Bediüzzaman Said Nursî, Abdülhakim Arvasî bunlardan ikisidir Onlar asla Kürtçülük yapmamışlar, asırlarca İslâm’ın bayraktarlığını yapmış olan Türklere hizmet vermişlerdir. Bediüzzaman’ın Kürtten çok Türk talebesi ve taraftarı olmuştur.

Türkiye Müslüman bir memlekettir ve burada yaşayan muhtelif kavimlere mensup Müslümanlar, çeşitlilik içinde bir birlik teşkil ederler. Bu birliğin adı ümmettir.

Bundan dört beş yıl önce Van’a gitmiştim. Oraya gider gitmez Müslüman kardeşlerimi buldum ve kaldığım müddet içinde hep onlarla düşüp kalktım. İlk defa gördüklerim bile sanki kırk yıllık dost ve kardeşmişiz gibi muamele ediyorlardı. Aramızda ayrılık gayrılık yoktu. Bizim kardeşliğimiz “Kalu belâ” gününden beri sürüyordu Onların ana dillerinin Kürtçe olması neyi değiştirirdi?

Asya’da bilhassa Ortadoğu’da din her şeyin temelidir. Din hayatın esasıdır. Bize şeref veren Müslümanlığımızdır. Sadece Kürt olmak bir şey ifade etmez. Müslüman Kürt olacak ki bir kıymeti olsun. Türk için de aynı şey vârittir.

Kürtlere hizmet etmek istiyorsanız, herşeyden önce onların Müslümanlığının kuvvetlenmesi için çalışmanız gerekir. Ama sizin dindarlık tarafınız yok ki bu işi yapabilesiniz.

Bir Müslüman olarak, Kürtlerle meskûn bölgelerde halka yapılan haksızlıkları, gayr-i ınsanî muameleleri sizden daha fazla lânetliyorum. O bölgelerden asırlar boyunca büyük alimler, şeyhler, mürşid-i kamiller çıkarak Ümmet-i İslâmiyeye hizmet vermişlerdir. Yakın zamana kadar Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde çok sayıda medrese vardı. Bir takım dar kafalı ve rejim kuklası idareciler, medreselerden yetişenlere Diyanet teşkilâtında vazife vermemek suretiyle o irfan müesseselerini söndürdüler. Bugünkü yangında o beyinsizliğin büyük hissesi vardır.

Türkiye’deki bugünkü Kürt nüfusu sadece muayyen bir bölgede yaşamamakta, vatanın her köşesine dağılmış bulunmaktadır Bu açıdan bakıldığında müstakil bir Kürdistan kurulması fikri hayalden öteye geçemez.

Fransa’da da çeşitli etnik gruplar vardır. Basklar, Korsikalılar, Brötonlar, Alsashlar. Ama Fransa’nın resmî dili Fransızca’dır. İngiltere’de de İskoçlar, Gal’ler vardır, kendilerine mahsus millî dilleri bulunmaktadır. Ama resmî dil İngilizcedir.

Türkiye’de Kürtçe resmî dillerden biri olsa o zaman Çerkesler. Lazlar, Gürcüler ve sayıları iki düzineyi aşan diğer etnik gruplar da aynı hakkı isteyeceklerdir.

Kurtuluş, modası geçmiş ve dış mihraklardan körüklenen nasyonalizmlerde değil evrensel İslâm nizamına sarılmaktadır. Allah’a binlerce şükürler olsun ki Kürt asıllı kardeşlerimiz arasında İslâm şuuru çok kuvvetlidir. İslâmcı, Şeriatçı, Nurcu, Tarikatçı bütün Kürt kardeşlerime bu vesile ile selâmlar ve dualar ediyorum. Ne mutlu İslâm Ümmeti’ndenim diyene! Allah bizleri bu kardeşlikle yaşatsın ve yarın Rûz-ı Mahşer’de Livâ-ı Hamd bayrağı altında böylece birlik olarak toplasın.

İyilikleri yaymak, kötülükleri kovmak için tek yolumuz İslâm’dır. Tek önderimiz Muhammed Mustafa aleyhıssalatü vesselâmdır. Vatanımız bütün İslâm dünyasıdır.

Vesselâm!

(Not: Bu yazıyı kaleme aldıktan sonra, yemin töreni esnasında Meclis te yaptığınız şovu duydum. Ucuz kahramanlık peşinde olduğunuz anlaşılıyor…)

09.11.1991