Bendenize Küfr Edenlere
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 28 Aralık 2018
Cumartesi
Bazı vatandaşlar bendenize hakaret ediyor. Ne yapmışım da onların sövgülerine layık olmuşum? Şu sözlerime çok kızıp köpürüyorlar:
1. Cemaat başlarını putlaştırmak, onları erbab (rabler) haline getirmek doğru değildir.
2. Derneklere, tarikatlara, tüzelkişilere zekat verilmez.
3. Din sömürücülüğü karı satmaktan daha âdi ve alçakça bir şeydir.
4. Dinlerarası Diyalog, Müslümanlara kurulmuş bir tuzaktır.
5. Kur’ân Yahudi ve Nasranîleri İslâm’a çağırmıyor demek; Kur’ân’a, Sünnete, İcmâ-i Ümmete aykırı bir sapıklıktır.
6. Harbî kâfirleri dost ve velî edinenler dehşetli bir sapıklık içindedir.
7. Peygamberimize saldırılınca ses çıkarmayıp da kendi cemaat başlarına saldırılınca büyük tepki gösterenler dengesizdir, sapıktır.
8. Esas olan Ümmet şuurudur. Ümmet şuuruna sahip olmayanların cemaat ve hizip asabiyetine saplanmaları yanlıştır.
9. Mü’minler kardeştir, mü’minleri
iki ana gruba ayırmak hatâdır.
10. Resulullah’a iman etmeyen, O’nu yalanlayan, O’nu reddedenlerin ehl-i necat ve ehl-i cennet olduklarını iddia etmek küfürdür.
Peki bunları yazdığım için bendenize savrulan hakaretler nelerdir?
Kibirli ve gururlu herif!..
Kendini beğenmiş…
Karamsar, ümitsiz adam…
Fitne ve fesat çıkartıyorsun…
Daha neler neler.
Yahu, benim fikirlerim, görüşlerim, iddialarım yanlışsa onları tutarlı gerekçelerle çürütsenize. İddialarımın yanlış olduğunu ilmî ve ciddî şekilde reddetsenize. Bunları yapamıyorlar. Sövüp sayıyorlar, iftira ediyorlar.
İki kere ikinin dört ettiğini yazmak ve savunmak için matematik profesörü olmak gerekmez. Kur’ân, Yahudileri ve Hıristiyanları da İslâm’a çağırmaktadır. Bunda zerre kadar şüphe ve tereddüt yoktur. Bu konuda nice ayat u beyyinat, sahih hadîs vardır. On dört asırlık bir icmâ da vardır.
Hazret-i Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi ve sellem) geldikten, risaletini ilân ettikten, davetini yaptıktan sonra, bu risalet ve davet kendisine ulaşmış olan kimse, bunları tasdik etmezse kesinlikle ehl-i necat değildir,
Bendeniz derin ilmî, fıkhî, şer’î, tasavvufî konu ve meselelerden bahs etmiyorum. Her Müslümanın bildiği ve söylediği temel gerçekleri tekrar ediyorum. Bana hakaret ederek, sapık fikir, inanç ve görüşlerini temize çıkartacaklarını mı sanıyorlar.
Madem ki, onun dininin şehadetinde üç unsur vardır ve onlar “Eşhedü en la ilahe illallah, eşhedü enne Muhammeden Resulullah ve (hâşâ) eşhedü enne Mirza Gulam Ahmed nebiyyullah” diyorlar, İslâm dairesi içinde değildirler. Bana sövüp sayacağınıza, hakaretler savuracağınıza itikadınızı tashih etseniz, küfre varan bid’atleri terk etseniz daha iyi olur.
Bediüzzaman Hazretleri hiçbir zaman Frenkleri taklid etmemiş, İslâm kültür ve medeniyetinden ayrı düşmemiştir. Başına hep Müslüman imamesi geçirmiş, sırtına cübbe; şapka ve Avrupa kostümü giymemiştir.
Bediüzzaman izzet-i İslâmiyeyi hassasiyetle korumuş, bundan asla tâviz vermemiştir. Bir keresinde ağır ceza mahkemesinde yargılanırken başkan
deyince,
cevabını vererek İslâmi cesaretini göstermiştir.
Bediüzzaman Şeriat ve fıkıh hükümlerinden asla tâviz vermemiştir. Hiçbir gerçek ve şuurlu Nurcu, İslâm düşmanı, Siyonistlerle ve Haçlılarla işbirliği yapmaz.
Ateizme ve Bolşevikliğe karşı (İslâm’a ve Müslümanlara düşmanlık yapmayan) bazı Hıristiyan ruhanîleri ile
Birtakım kimseler, kendilerini Nurcu göstererek İslâm’a, Kur’ân’a, Şeriat’a, Sünnet’e, icmâ-i ümmete aykırı işler yapıyor, beyanlarda bulunuyor. Böyleleri kesinlikle Nurcu değildir. Bunların tuzaklarına düşmemek gerekir.
Nurcu iyi Müslümandır, iyi insandır. Nurcu Kur’ân ve Sünnet yolundadır. Tevhid ile Teslis’in ikisini de hak ve doğru gören, Teslis ehlini ehl-i necat ve ehl-i cennet olarak kabul eden bir kimse Bediüzzaman’ın bağlısı da değildir, Nurcu da değildir.
Üstad Bediüzzaman hazretlerine ve âhirete göçmüş talebe ve bağlılarına rahmet okuyor, sağ olanlarını da hürmetle selamlıyorum. Onlar İman, İslâm, Kur’ân, Sünnet, Şeriat fedaîleridir. Onlar ihlas kahramanlarıdır. Onlar din adına cerrarlık yapmazlar. Ne mutlu onlara. 26 Ekim 2008