Beyinsizler İstanbul’u Ne Hale Getirdi…
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Ocak 2019
Pazar
Bazı zevzekler “Çin’de de nüfusu 20 milyonu aşan büyük kentler var, Türkiye’de niçin olmasın?” diyorlar. Bu çokbilmişlere şunu sormak lazım: Çin’in nüfusu kaçtır biliyor musunuz?.. Evet, Çin’in nüfusu 1 milyar 300 milyondur. Türkiye’nin ise 72 milyon. 1 milyarı aşan nüfuslu bir ülkede 20 milyonluk şehir olur ama böyle bir şey Türkiye’de çok anormaldir.
İtalya’nın başkenti
Birtakım beyinsizler, rantçılar, politika hokkabazları kasıtlı olarak, planlı ve programlı olarak İstanbul’u şişirdiler. Dağları, vâdileri, tarlaları, bahçeleri, parkları, ormanları, çalılıkları yerleşime ve yapılaşmaya açtılar. Bu yolla son 50 yıl içinde trilyonlarca (abartmıyorum, trilyonlarca…) dolarlık voliler vurdular. Sonunda sadece İstanbul’un değil bütün Türkiye’nin dengesi bozuldu.
Muazzam bir gemi düşünün. Üzerinde on bin kişi var. Bu on bin kişinin yarısına yakın bir kısmını geminin burnuna yahut arka tarafına yığarsanız ne olur? Geminin dengesi bozulur ve batar. Türkiye’yi ve İstanbul’u buna kıyaslayın.
Bu sene kuraklık olacakmış, kara kara düşünüyorlar.
Yumurta kapıya gelmiş, onlar tedbir ve çare arıyorlar. Geçmiş yıllarda aklınız neredeydi?
Çocukluğumda ve gençliğimde, 1940’lı 50’li yıllarda tarihî İstanbul’dan sur dışına çıktığınız vakit tarlalar, bahçeler, bağlar, mandıralar görülürdü. Şimdi sahilden İstanbul ile Tekirdağ bitişti.
Susuzluk kapımızda. Ben eminim birtakım alçak, şerefsiz, namussuz, vatan hâinî, dini-imanı para olan rezil, kepaze,
Bizanslılar ve Osmanlılar zamanında tarihî İstanbul’da binlerce kuyu, sarnıç, pınar, çeşme, yeraltı suyu varmış. Bunları da kuruttular.
Megakent susuz kalırsa deniz suyunu damıtır ve efendim tatlı su yaparlarmış. Sevsinler…
Susuzluk birkaç ay sonra kapımızı çalacak… Kapıyı çoktan çalmış tehlikeler, felaketler, afetler de var.
Efendim, Ankara – İstanbul arası Bolu tüneli açıldıktan sonra 3,5 saate inmiş. Lakin Kartal ile Mecidiyeköy arası 2 saatte aşılamıyormuş. Ne anladım ben bundan?..
Gelsin karaborsa, gelsin un ve ekmek spekülasyonları. İstanbul bu kadar şişirilmeseydi beklenen zelzele çok daha az kayıpla ve ölümle atlatılabilecekti.
Demokrasi edebiyatı yapılıyor, bazıları laiklik olmazsa demokrasi de olmaz diyor.
(hikmet)
5 sene yaşamış olduğum Almanya’yı az buçuk biliyorum.
Hannover civarında küçük bir kasabada oturdum. Büyük şehre indiğimde ulu ağaçların gölgelediği parklara, içinde yelkenlilerin yüzdüğü göle hayran kalırdım.
O rantlar onlara yaradı mı? Yok canım, haram para kime yaramış? Kimisi geberip Ceza Âlemine göçtü, cesedini iki metrelik bir çukura attılar, geride kalanlar müteveffanın bıraktığı rant mirasını paylaşmak için hırlaşıp duruyorlar.
Sultan Abdülhamid’in yaptırtmış olduğu ve halen Marmara Üniversitesi’nin kullandığı tarihî bina ne kadar nefis, güzel.
Dolmabahçe Sarayı’nın arka tarafında eskiden havagazı fabrikası vardı. İsmet Paşa zamanında da Stadyum yapıldı. Beyinsizler!..
Biz yine baştaki konumuza dönelim. Yazın kavurucu, yakıcı sıcaklarında susuz kalırsak ne yapacağız?
21 Mayıs 2007