Beyinsizliğimiz
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Mart 2019
Çarşamba
Beni mâzur görün, ağır ve açık yazacağım. Müslümanların beyinleri kendilerine yetmemektedir. Evet bir sürü beyin var ama bunlar yetersizdir. Kelle sayısı itibarıyla biz bu memlekette çoğunluğu teşkil ediyoruz. Tam bir demokrasi ve hürriyet olmasa da, hayli serbestlik ve imkân var. İslâmî hizmetler için her yıl milyarlarca dolar veriyor dindar kesim. Lâkin Müslümanların iki yakası bir araya gelmiyor. Bir uğursuzluktur, bir bereketsizliktir gidiyor. Bunun birinci sebebi beyinsizliğimizdir.
Birtakım adamlar ve kadrolar ağlayıp duruyor. “Efendim biz bu memlekete islâmî sistemi getireceğiz, Asr-ı Saâdet’i yeniden yaşatacağız ama dinsizler bırakmıyor” diyorlar. Bunlar ne beyinsizce bahaneler ve şikayetlerdir. Bu yalanlara kendileri inanıyorlar mı?Yoksa halkı kandırmak için mi söylüyorlar?
Mandela yirmi sekiz sene zindanda yattı. Sonra çıktı, mücadelesine devam etti ve ırkçı rejimi değiştirdi, ülkesine devlet başkanı oldu. Adamda beyin varmış.
Türkiye Müslümanları güçlü bir islâmî medya kurulması için milyarlarca dolar yardım yapmıştır, fakat buna rağmen istenilen vasıfta, güçte, üstünlükte bir medya kurulamamıştır. Niçin? Çünkü beyinlerimiz, vicdanlarımız, ahlâkımız buna yeterli değildir. Şu bilgi çağında, şu globalleşen dünyada Müslümanlar henüz güçlü bir bilgi bankasına, güçlü bir stratejik araştırmalar enstitüsüne sahip olamadılarsa bunun sebebi de beyinsizlik ve ahlâksızlıktır.
Birtakım adamlar kendi şahsî servetleri, köşkleri, villaları, yalıları, limuzinleri, ihtirasları, kompleksleri uğrunda her şeyi başarıyor, fakat İslâm’a ve Müslümanlara hizmet hususunda yaya kalıyorlar. Çünkü beyinsizdirler. Beyinsizlik ne demektir? İlle de zekâ bakımından özürlü olmak mânâsına gelmez. Herif cin gibi zekidir, lâkin ahlâksız ve karaktersizdir. Megalomanyaktır, egosantriktir, benlik hastasıdır, dini imanı paradır veya şöhrettir. Hubb-i riyasetten, tûl-i emelden dengesini kaybetmiştir. Müslümanları oyalamakta, aldatmakta, afyonlamakta, çıkmaz sokaklara sokmaktadır. İşte bu sebepler dolayısıyla o beyinsizin biridir. Onun peşinden gidenler de beyinsizdir. Müslümanların, islâmî kesimin, islâmî hareketin beyne ihtiyacı vardır. Nereden bulacağız? İthal mi edeceğiz?
İslâm düşmanları bir sürü yalan, iftira, çarpıtma, sahtekârlık yaparak taaddüd-i zevcat, kölelik, ukubata ait bazı cezalar konusunda yaygara kopartıyor, din aleyhinde konuşuyor.
Diyanet bunlara cevap verebilir mi? Şu anda veremez, kıskıvrak bağlıdır. Ancak yakın tarihteki bazı serbestlik zamanlarında bu konularda ilmî eserler ve araştırmalar yaptırıp, bunları yayınlayabilirdi. Maalesef bu hizmetler yapılmamıştır.
Devlete bağımlı olmayan Müslümanların içinden bir grup, İslâm dinine yapılan iftiralara cevap vermek zorundadır. Bu yapılmadığı takdirde farz-i kifâye mahiyetindeki bu iş ihmal edilmiş ve bütün Ümmet-i Muhammed mes’ul ve suçlu duruma düşmüş olur.
Müslümanlardan her yıl milyarlarca dolar din hizmeti paraları toplanıyor. Bunlarla betonarme çirkin cami binaları, cami helâları, imamevleri, cami hoparlörleri yapılıyor. Bazı dinî cemaatler bu paralarla yeterli veya yetersiz cemaat hizmetleri görüyor. Lâkin, Ümmet çapında yapılması gereken birtakım müdafaa, reddiye, cerh işleri ihmal ediliyor, yüzüstü bırakılıyor.
Geçenlerde duydum, dinsiz ve terbiyesiz karının biri ahlâk ve iffet örneği Yüce Peygamberimize söğüp sayıyor, Hazret-i Aişe ile evlenmesini kasd ederek -hâşâ- “Dokuz yaşındaki kızı kapattı, o bir şehvet düşkünüdür” diye hakaretler ediyormuş. Müslümanların bu gibi karılara ve heriflere gereken ilmî cevapları, edeb dairesinde vermeleri gerekmez mi? Biz Müslümanlar, Kelime-i Tevhid’i kalben tasdik, lisanen ikrar ederek Allahu Teâlâ ile ahd ü misak, Resûl-i Kibriya’ya da biat etmişizdir. Bu biat bize bazı mükellefiyetler yükler, Peygamber’i korumamız gerekir. Birtakım rezil ve sürüngen insanlar O’na hakaret ederken, iftiralar savururken bizim tepki göstermememiz, yan gelip yatmamız yakışık alır mı? Böyle yapan Müslümanlar alçak seviyeli Müslümanlar olmaz mı? Kendi şeyhine veya hocasına bir fiske vurulunca sırtlanlar gibi tepki gösteren, yaygara kopartan sahte dindarlar, cemaat bendeleri, baron köleleri Hazret-i Peygamber’i korumak konusunda niçin gerekeni yapmıyor?
Yasal hudutlar içinde Peygamberini, mukaddesatını, dinini, imanını, ahkâm-ı şer’iyesini koruyamayan âciz, zelil, pısırık, mıymıntı dindarlardan ne hayır gelir?
Dinsizlerin kafa karıştırmak için ortaya attıkları bütün konularda küçük, açık, seçik, mukni (ikna edici), efradını câmi, ağyarını mâni, aydınlatıcı, gerçekleri ortaya koyucu broşürler çıkartılmalıdır. Bunlar halka ve gençliğe dağıtılmalıdır. Dinimizin en yüksek bir hayat nizamı olduğu, Peygamberimizin ne kadar iffetli ve faziletli bir örnek insan olduğu gözler önüne serilmelidir. Efendimiz, gençlik devrinde kendisinden on beş yaş büyük olan Hazret-i Hatice ile evlenmiş ve onbeş sene müddetince başka zevce edinmemiştir. Böyle bir zata kadın ve şehvet düşkünü çamurunu atmak için hayvandan da aşağı olmak gerekir.
Aklı başında, medenî, efendi bir insan başka dine mensup olsa, yahut hiç bir inancı bulunmasa bile böyle âdi iftiralar yapmaz, bir Peygamber hakkında terbiyesizce konuşmaz, hakaretâmiz sözler sarfetmez.
Terbiyesiz dinsizler ne kadar suçluysa, onlara gereken cevabı vermeyen kalitesiz dindarlar, milyarlarca dolar toplayan din baronları da o kadar suçludur. 22 Temmuz 1999