Bilmek İstiyoruz
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 28 Ocak 2019
Cumartesi
Eyüp Sultan kabristanında çok esrarengiz bir cinayete kurban giden Musevîsüper-zengin Üzeyir Garih’in, bir islâmî cemaate ayda on bin dolar yardım yapageldiği söyleniyordu.
Bir Yahudi tacir niçin islâmî hizmetlere yardım etsin?
Bu yardımın gerekçesi nedir?
İçyüzü nedir?
Yine bir islâmî cemaatin, dinimize ve Ümmetimize son derece düşman agresif Evangelistlerle işbirliği yaptığı söyleniyor.
Bu doğru mudur? Doğruysa son derece vahim ve tedirgin edici bir işbirliği değil midir?
“Dinlerarası Diyalog ve Evrensel Barış ve Kardeşlik” hareketinin bir su üzerinde görünen tarafı vardır; bir de görünmeyen, gizli tarafı vardır. Bu ikinci tarafı anlamamızda, bilmemizde yarar vardır. Bazı İslâmcılar İsrail Yahudileriyle, dünya Siyonizmiyle çok sıkı bir işbirliği içindeler. Nasıl oluyor bu iş?
Ülkemizin bazı bölgelerinde militan Siyonistler, militan Hıristiyanlar ev, arazi, arsa, mülk satın alıp duruyor. Vatanımızın mahrumiyet bölgelerinden Kars’ta, hem de Ermenistan sınırında birtakım yabancılar niçin toprak satın almaktadır? Bunların pasaportlarında ABD, Fransız, İngiliz vatandaşı oldukları yazılıdır ama sakın etnik kökenleri Ermeni olmasın?
Yunanistan vatandaşı Rumlar da harıl harıl Türk toprağı satın alıyor. Niçin niçin niçin?..
Ecevit hükümeti zamanında resmî makamlardan izin alınmadan kilise açılmasına izin verilmiyor, agresif ve militan misyonerler takip altında bulunduruluyordu. Şimdi ise yüzde yüz bir serbestlik içinde Edirne’den Kars’a, Sinop’tan İskenderun’a kadar cirit atıyorlar.Sadece Adana’da 185 ev-kilise açtıkları iddia ediliyor.
Başkan Bush’un da aralarında bulunduğu agresif ve militan misyonerlerin yeryüzünden İslâm’ı ve Müslümanları kazımaya ahd ettikleri açık bir gerçektir. Bu adamlara ülkemizde cirit atma hakkını ve hürriyetini kimler vermiştir? Niçin niçin niçin?
Misyonerler bize:
-Sizin dininiz hak din değildir,
-Sizin kutsal kitabınız Kur’ân hak kitap değildir,
-Sizin Peygamberiniz gerçek ve hak peygamber değildir…
dedikleri halde birtakım Müslüman politikacılar ve cemaat erbabı onlarla niçin işbirliği içindeler?
Dinlerarası Diyalog ve Evrensel Kardeşlik hareketinde yüksek miktarda para dönmekte midir? Yoksa bütün bu diyaloglar, kardeşlikler, evrensellikler bedavaya mı yapılmaktadır?
Ülkemizde son iki yıl içinde 150 kilise binası yapıldığı ve ibadete açıldığı söyleniyor. Bunlar çan kuleli, görkemli binalardır. Ayrıca binlerce ev-kilise açıldığı da biliniyor.
Misyonerler her yıl ülkemizde milyonlarca İncil, propaganda broşürü ve kitabı dağıtıyor. Diyanet bunlara cevap vermiyor. Vermiyor mu, yoksa yukarıdan baskı yapılarak verdirilmiyor mu?
Misyonerlerin kendi ülkelerinde güçlü ve zengin dernekleri ve teşkilâtları var. Doların yüz milyonlarıyla oynuyorlar. Biz Türkiyeli Müslümanların ise din derneği kurmaya, dinimizi tebliğ etmek için teşkilâtlanmaya hakkımız yok. Böyle bir eşitsizlik, böyle bir çifte standart varken nasıl olur da bazı siyasîler “Müslümanlar Roma’da cami açıyor da, misyonerler niçin Türkiye’de kilise açamasınlar?..” diyebiliyorlar.
Birtakım İslâmcılar, kendi salih din kardeşlerine düşmanlık ederken; bizim dinimizi, Kitabımızı, Peygamberimizi, Şeriatımızı inkâr eden “Gerçeği örtücülerle” nasıl oluyor da sıkı işbirliği ve sevgi içinde olabilmektedir?
Irak’ta sivil Müslümanlar öldürülüyor, İslâm’ın kutsal camileri top ateşine tutuluyor, Hazret-i Ali Efendimizin türbesine saldırılıyor… Birtakım İslâmcılar ve cemaatçiler niçin bu zulümleri gereği gibi ve yeterli şekilde protesto etmiyor.
Evet ülkemizde birtakım dolaplar dönmektedir. Bunların içyüzünü, mahiyetini bilmek istiyoruz.
Birtakım insanlar için paranın din-iman haline gelmiş olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye’ye Dinlerarası Diyalog, Evrensel Kardeşlik çalışmaları için para gelmekte midir? Kimlere dağıtılmaktadır?
Başta MİT olmak üzere istihbarat kuruluşlarının bu konuda dosyalara sahip olduğunu biliyoruz. Zaman zaman gizli dosyalar açıklanıyor. Gönül arzu eder ki bu konudaki dosyalar ve raporlar da açıklansın.
Evet bilmek istiyoruz:
İslâm’a düşman olan birtakım militan Siyonistler ve yine birtakım militan ve agresif misyonerler niçin bazı Müslümanlarla işbirliği yapmaktadır? Onlar, elbette ki, o Müslümanların kara gözleri için yanıp tutuşmuyorlar.Bir bildikleri vardır muhakkak.
O Müslümanlar, o İslâmcılar da Siyonistlerin ve Misyonerlerin kara gözleri için diyalog yapacak, kardeşlik nutukları atacak kimseler değildir.Onların da bir bildiği, bir aldığı vardır muhakkak…
Bilgilenmek, öğrenmek ayıp değildir.
Gerçekleri bilmek, öğrenmek istiyoruz!
Yürekler parçalayan yanık Diyalog ve Kardeşlik edebiyatının asıl sebep ve saiklerini iyice bilmek istiyoruz.
Hiçbir aklı başında, vicdanlı Müslüman; dinini, kitabını, peygamberini yalanlayan, inkâr eden kimseleri sevemez, onlarla dinî konularda işbirliği yapamaz.
“Her üç din de İbrahimî kaynaklıdır…” deyip duruyorlar.
İbrahim aleyhisselamdan sonra Musa, İsa, Muhammed aleyhümüsselam gelmiştir. Yahudiler Hazret-i İsa’yı inkâr ve tekzip ediyor, Hıristiyanlar Hazret-i Muhammed’i tekzip ve inkâr ediyor. Biz Müslümanlar ise Musa’yı da, İsa’yı da, Hazret-i Muhammed’i de (aleyhimüsselam) kabul ediyoruz, tümüne iman ediyoruz. Diğerlerinin inkârları, yalanlamaları, “gerçeği örtmeleri” karşısında nasıl diyalog ve kardeşlik yapabiliriz, birtakım sayın İslâmcılar, hocalar, toplum-başlar bize bu hususu izah etsinler.
Ecevit dindar değildi ama misyonerleri engelliyordu. Şimdi birtakım dindarlar, İslâmcılar niçin engellemiyorlar? Bu engellememenin içyüzü, mahiyeti, sebepleri nelerdir?
Evet açıklama istiyoruz… Bilmek istiyoruz… Öğrenmek istiyoruz… 05 Eylül 2004