Bin Yıl Önce Dellallık Yapsaydım
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 07 Aralık 2018
Birinci Haçlı ordusu çapulcuları Ortadoğuya ulaşmadan bir yıl önce Antakyada, Halebte, Şamda, Kudüste yaşaydım, dellallık yaparak Müslümanları avaz avaz uyarsaydım ne olurdu?.. Her halde bana deli derlerdi, abarttığımı söylerlerdi.
Hülâgû orduları Bağdadı istila edip yakıp yıkmadan bir sene önce, yine dellallık yaparak ey Müslümanlar uyanın uyanın uyanın tehlike büyük, Moğollar üzerinizden silindir gibi geçecek, gafleti bırakın diye feryad u figan kopartsaydım ne olurdu? Sanırım polis beni halkı huzursuz etmekten, ortalığı velveleye vermekten tutuklar, zindana atardı.
Balkan harbinden bir yıl önce bir gazete çıkartıp ey Müslümanlar Rumeli-i şahane elimizden gidecek, Balkan devletleri hazırlanıyor, biz ise orduyu siyasetin içine soktuk, bu gidişle savaşı ve Avrupa Türkiyesini kaybederiz aman uyanalım, tedbir alalım mealinde ateşli yazılar kaleme alsaydım ne olurdu? Jön Türklerin hışmına uğrardım…
2010’lardayız… Gür sesli bir dellal değilim ama bağırıyorum, uyarıyorum, tedbir alın, birleşin, derlenin toparlanın diyorum… Diyorum da duyan, ilgilenen, yahu gerçekten büyük bir tehlike ihtimali var mı diye soran kaç kişi çıkıyor.
Tarih kültürüne sahip olmamak ne büyük bir noksanlık… Ölümcül bir noksanlık…
Kudüsün düşmesinden, Bağdadın tahrip edilmesinden, Rumelinin elimizden çıkmasından ibret almayan Müslümanların geleceği yoktur.
Allahın kadim kelamı olan Kur’an, bizi geçmiş kavimlerin toplumların başlarına gelenlerden ibret almaya çağırıyor.
Bize ahlaksızlıkları, isyanları, tuğyanları, azgınlıkları, birbirlerine düşmeleri yüzünden batan, helak olan şehirleri kavimleri ülkeleri anlatıyor.
Hazret-i Nuh aleyhisselam Tufandan önce kavmini uyarmıştı ama kulak asmamışlardı. Sular yükselirse biz daha yükseklere çıkar kurtuluruz demişlerdi. O gafiller kurtulamadılar.
Ülkemiz, İslam dünyası ve dünyanın tamamı çok büyük ve dehşetli bir tufanın arifesindedir. Müslümanlara söylüyorum, bu tufandan kurtulmanın, necat ve selametin çaresi İslam, İman, Kur’an, Sünnet, Şeriat, hikmet gemisine binmektedir. Başka kurtuluş çaresi yoktur.
Suriyede oluk oluk Müslüman kanı akıyor, İslam şehirleri tahrip ediliyor, dulların yetimlerin haddi hesabı yok, halkın beş milyonu gurbete kaçmış… Lakin orada çarpışan Müslüman gruplar hâlâ birleşmiyor. İpi kopmuş bir tesbihin taneleri gibi darmadığınıklar.
Kafirler, münafıklar, onların içimizdeki sefil ve rezil yardakçıları Ümmet-i Muhammedi (Salat ve selam olsun ona) birbirinden kopuk bin parçaya ayırdılar.
Birleşme, ittihad, tesanüd, vifak, uhuvvet, güçleri birleştirmek, râşid bir imama biat ve itaat etmek konusunda hiçbir ciddî teşebbüs yok.
Birlik, uyanma, toparlanma, hazırlık olmazsa sonumuz bin yıl önceki Kudüs, sekiz yüz yıl önceki Bağdad, yüz yıl önceki Rumeli gibi olur. Söylemiş olayım…
Muhterem kardeşim…Üzerime vacib olanı ifadan, selam ve hürmetlerimi arzdan sonra…
1.
kesinlikle güvenilir bir alim değildir. Onun hadis ilminde icazeti yoktur.
Onun fikir, görüş ve tenkitleriyle ihticac edilmez. Ehl-i Sünnet uleması ona hayli reddiye yazmış, bozuk görüş ve iddialarını red ve cerh etmişlerdir. Bu reddiyelerden sadece bir tanesi dört cilttir. Elbanî’nin içyüzünü, aşırılıklarını, yanlışlarını öğrenmek istiyorsanız Bedir yayınevinden konu ile ilgili 16 sayfalık risaleyi alır okuyabilirsiniz.
2. Rabbanî râsih alimler, kâmil mürşidler, yaşadıkları devirde Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) vekilleri, varisleri, halifeleridir. Onların nasihatlerini dinlemekte mü’minlere büyük fayda vardır. Şunu da belirteyim ki, Şeriata aykırı sözü, fiili, davranışı olan kimse râsih alim ve kamil mürşid değildir.
3. İslamın doğru yolu, ana caddesi, Sevâd-ı Âzamı Ehl-i Sünnet ve Cemaattir. Bid’at fırkaları doğru İslamı temsil etmez. Mutezile ve Fazlurrahman mezhepleri firak-ı dallelerdir. Din onların alimlerinden öğrenilmez.
4. Vehhabilik bilhassa itikad sahasında bozuk inanç ve görüşleri olan bir fırkadır.
5. Ehl-i Sünnet itikadına ve Şeriat ahkamına sımsıkı bağlı olan, beş vakit namazı kılan sûfî mü’minlere küfür ve şirk isnad edenlerin kendileri kâfir olur. Sakın bunların aşırılıklarına aldanma kanma.
6. Fırkalar ağaçlara, bitkilere benzer. Onları tanımak anlamak istiyorsan çiçeklerine, usarelerine, meyvelerine bak. Ebu Cehil karpuzunda, Zakkumda, delicede, zehirli mantarda hayır yoktur. Terör üretenler, muharip olmayan sivilleri, kadınları, ihtiyarları katl edenler İslamı temsil edemez.
7. Sakın sakın sakın ha!.. Cihad fi sebilillah ile terörü birbirine karıştırma. Din-i Mübin-i İslamda cihad vardır ama terör yoktu.
8. Bazı sapık fırkalar tekfir konusunda çok aşırıya gidiyor, kendileri gibi düşünmeyen, inanmayan, amel etmeyen mü’minleri kafir ilan ediyor. Bunların tuzaklarına düşme.
9. Ehl-i Sünnetin itikatta iki imamı vardır, bunlar arasında usulde, temelde, esasta ihtilaf yoktur. Bunlara tabi olursan sapıtmazsın. Sana, İmam Tahavînin akide kitabını okumanı tavsiye ediyorum.
10. Yirminci asırda zuhur etmiş İslam aktivistlerinden uzak dur. Aktivizm, parlak edebiyatı olan, lakin menhec=metot konusunda yanılan bir taifedir. İslam dünyasının her yerinde Dine ve Ümmete zarar vermişler, mağlub ve münhezim olmuşlardır.
11. İslam Şinasi adlı kitabında “Allah gerçek bir Janustur” (Allah yek Janus-i hakikî est) diyen Şeriatî’yi doğru bulma, dinin elden gider. Kur’an, Allah herhangi bir şeye benzetilemez diyor, bu adam ise O’nu bir Roma putuna benzetiyor.
12. Ehl-i Tevhid ve ehl-i Kıble olan mü’minleri tekfir etme. Hüsn-i zan et.
13. Hulefa-i Râşidînden sonra Kur’ana, Sünnete, Şeriata en fazla bağlı olan ve bunlara en fazla hizmet eden devlet Osmanlı devlet-i aliyyesidir. Osmanlı ulema, fukaha, meşayih ve mürşidlerine hürmet et, nasihatlerini dinle.
14. Sapıklar, kitaplarının içine hem doğruları, hem yanlışlarını doldurmuştur. Doğru ile yanlışı ayırt edecek ilme, icazete, kültüre, firasete ve ziyaya sahip değilsen onların kitaplarını sakın okuma.
15. Cahillerle, sapıklarla, dinde aşırı gidenlerle, fesatçılarla ancak güçlü ve vasıflı Sünnî âlimler münakaşa ve mücadele edebilir. İlmin ve iktidarın yoksa sen karışma.
16. Ehl-i Sünnet sadece lafla olmaz. Ehl-i Sünnet ahlakını yaşamak, hayata uygulamak gerekir. İhlasa aykırı halleri olanlara asla itimad edilmez. Din yoluyla zengin ve ünlü olmak, makam ve mevki elde etmek isteyenler hakikî Ehl-i Sünnet değildir. Dine, imana, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, Ümmete rızaen lillah, muhlisen lillah hizmet edilir. Haliq rızası için yapılan bu hizmetler dolayısıyla mahluqattan para, menfaat, alkış, şöhret, riyaset devşirilmez. İnsanların en alçakları, en beyinsizleri, en rezil ve sefilleri din sömürüsü yapanlardır. 01.02.2015