Bina Çatırdıyor
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
Cumaİçinde oturduğunuz büyük bir bina düşünüz ki, nice zamandan beri duvarları çatlamaya başlamıştır. Yapı kıpır kıpır oynuyor. Yukarıdan şakül sarkıtıyorsunuz, bir miktar yana yatmış. Bazı kapılar ve pencereler sıkışmış, ya hiç açılmıyor, yahut zorlukla açılıyor. Duvarlara kulak veriyorsunuz, “çıt çıt çıt” diye çatlama, çalışma, dağılma sesleri duyuyorsunuz.
Böyle bir binada rahat ve huzurlu bir şekilde oturmaya devam edenin kuş kadar aklı yoktur.
Şimdi bizdeki bir bina da çıtır çıtır değil, çatır çatır sesler çıkartıyor. Duvarlarda koca yarıklar meydana gelmiş, yapı mâil-i inhidam olmuş. Geceleyin pat diye bir ses çıkıyor, ışığı açıp bakıyorsunuz ki, duvardan kocaman bir sıva parçası düşmüş, altındaki tuğla duvarda da kocaman bir yarık var. Merdivenler bir acayip olmuş, niçin basamaklar eğri duruyor?
Böyle bir bina için iki şık var. Mühendisler, ustalar, uzmanlar gelip rapor verecekler, esaslı bir tamirle ayakta kalabilecekse derhal boşaltılacak ve tâmir edilecek. Tamirle düzelmeyecek kadar kötü durumdaysa hemen yıkılacak ve yerine sağlam bir bina yapılacak.
Bizde ikisi de yapılmıyor. Birtakım eşkıya, soyguncular, talancılar, haramiler, yüzde 10’cular, hortumcular, gangsterler binayı ele geçirmişler ve rantını yiyorlar. Onların dini imanı para ve ranttır. İçinde oturanların tepesine çökerse diye bir dertleri yok.
Bizdeki hemen hemen bütün binalar çürüktür. Geçenlerde Amerika’da, yedi şiddetine yakın önemli bir zelzele oldu ve korkusundan kalp krizi geçirerek can veren bir kişi dışında ölen olmadı. Böyle bir zelzele İstanbul’da olsaydı?.. Düşünmek bile istemiyorum.
Bizde binalar niçin çürük yapılıyor? Bunun tek sebebi beyinsizliktir. Beyinsizlik ne demektir? Akılsızlık, kültürsüzlük, ilimsizlik, vicdansızlık, ahlâksızlık, karaktersizlik, hikmetsizlik, ehliyetsizlik bir araya gelince beyinsizlik olur. Kur’an-ı Kerim’de “Ya Rabbi, içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helâk eder misin?” meâlinde âyet vardır.
Çoğunluğu teşkil eden Müslüman kesim beyinli mi, beyinsiz midir? Beyinli olsaydılar bugünkü duruma, bunca zillete ve meskenete duçar olurlar mıydı?
Musevî işadamları, sanayiciler, tacirler ticaret ve sanayi işlerini akıllıca yaparlar. Doların milyonu ile oynayan nice Yahudi zengin, oturmak için kendisine lüks mesken almaz, kirada oturur. Diyelim ki, değeri bir milyon dolar olan bir villada iki bin dolar aylık kira ile oturuyor. Mesken masrafı yılda 24 milyar liradır. Oraya bağlayacağı bir milyon dolar ile ticaret, sanayi işleri yapar ve yılda en az birkaç yüz milyar kâr eder. İşte mülk sahibi olmakla, aynı mülkte kiracı olarak oturmak arasındaki fark. Türkler, Müslümanlar bu farkı anlayamıyor.
Eline para geçen, zenginleşen Müslüman önce çok lüks bir mesken satın alıyor. Onun ardından yine lüks ve şahane bir yazlık. Sonra lüks mü lüks bir limuzin araba. En lüksünden ev eşyaları. Lüks bir hayat, aşırı tüketim, takımı birkaç bin dolarlık elbiseler ve daha neler neler. Sonunda bu adam milyonlarca dolarlık bir serveti, kapital-sermâye olarak kullanmıyor, çalışmayan ölü mülke bağlıyor. Elde yeterli nakit parası kalmayınca da bankalara, finans kurumlarına baş vuruyor. Sonu mâlum…
Yirminci asrın ilk çeyreğine kadar bu ülkede büyük ticaret Rumların, Ermenilerin ellerindeydi. Onlar sahneden kayboldu, Türkler ve Müslümanlar yerlerini dolduramadı. 1940’larda Varlık vergisi ile İstanbul’daki Rum, Ermeni, Musevî iş adamlarının bellerini kırdılar. Türkler ve Müslümanlar o boşluğu yine hakkıyla dolduramadı.
İktisadî, mâlî, ticarî krizlerde Yahudi iş adamlarına ve sanayicilere fazla bir şey olmuyor. Çünkü onlar akıllıca, tedbirli, uzak görüşlü hareket ediyorlar. Bizim ülkemizde en bozuk sektör politika sektörüdür. Gazetelerde okudunuz, televizyonlarda seyrettiniz. Adamın uyuşturucudan, adam öldürtmekten, bin türlü ağır suçtan sâbıkası var. Bu zat milletvekili seçiliyor ve sonra Kuveyt savaşında yağmalanmış iki tabloyu polise satmaya kalkarken yakalanıyor.
Bizde devlete, vatana, millete hizmet paravanası ardında ne dolaplar dönmüyor ki. İşin başında yüzde on komisyon almalar var. Yüz milyara yaptırılabilecek bir iş üç yüz milyara ihale ediliyor. Bu ülkenin parası yerli yerinde kullanılmış olsaydı, Türkiye kalkınmada Güney Kore’yi geçerdi.
Çok kötü duruma düştük, topyekûn bir iflâsın eşiğinde veya içindeyiz, yine uslanmadılar, arlanmadılar. Şöyle veya böyle, devlete para bulmak, büyük bir yıkımı önlemek için ABD’de para arama turları yapan Kemal Derviş’in altını oymak için Bizansvârî dolaplar çevriliyor.
İktidar ortakları birer büyük devlet bankasının kontrolunu ellerine geçirmişlerdi. Bırakmamak için ne kadar direndiler. Bizde bir parti tek başına veya koalisyon ortağı olarak iktidara geçince bir paylaşım, üleşim, yağmadır başlıyor. Onbinlerce, yüzbinlerce aç partizana düşük maaşla da olsa iş bulunuyor. Maaşlarının eksik kısmını onlar başka yollardan tedarik ederler.
Yukarıdakiler, büyükler; canlar, ciğerler, ağabeyler, kardeşler, yeğenler, bacanaklar, kayınçolar büyük götürüyorlar. Elbetteki büyük, kodaman, kocaman, önemli, VIP kişiler küçük götürecek değil, madem ki, büyük adamdırlar, büyük götürmeleri gerekir. Bundan on yıl kadar önce, zirvedeki götürücü adamlardan birine bir iş teklif edilmiş, yüz bin dolarlık bir işmiş bu, yardımcısı şu cevabı vermiş: “Beyefendi böyle küçük işlerle uğraşmaz!”
Yine bundan on yıl kadar önce, soygunculardan biri devlet arazilerini yağmalama işine kendini vermişti. Bunun için de ta Amerika’dan bu işin uzmanı emlakçılar getirtmişti.
Peygamberimiz, bir kısım âhir zaman Müslümanlarını anlatırken “Onlar Hıristiyanları ve Yahudileri öylesine taklit edecekler ki, gayr-i müslimler sıçan deliğine girseler, onlar da girecek…” buyurmuştur. Bizde şimdi bazı (hepsi değil) Müslümanlar, milliyetçiler, Türkçüler soygun, talan, yağma, haram rant yeme yarışına katılmışlardır. Herif İslâmcı, Türkçü, milliyetçi olarak ortaya çıkıyor; vatan millet Sakarya neşideleri okuyor ve arada da yüzde on, rüşvet, komisyon, alavere dalavere köşeyi dönüyor. Peki bu köşenin sonundaki yol nereye götürür? Cehenneme, Cehenneme, Cehenneme… İyileri, vatanseverleri tenzih ederiz ama hâinlik ve yamukluk yapan hepsine; Atatürkçüsüne de, İslâmcısına da, Türkçüsüne de, Milliyetçisine de hepsine, hepsine lânet olsun! 31 Mart 2001Cumartesi