Bir Buçuk Milyon Kripto Yahudi Bir Buçuk Milyon Ermeni Kökenli
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Ocak 2019
Pazar
Aksiyon dergisi bundan yıllarca önce, Türkiye Musevî cemaatinin ileri gelenlerinden bir zat ile uzunca bir röportaj yapmıştı. Kendisini üzmemek ve tedirgin etmemek için ismini vermeyeceğim bu zat
bulunduğunu sarahaten (açıkça) söylemişti.
Düşünebiliyor musunuz, bir buçuk milyon vatandaş iki kimlikli. Dıştan Türk ve Müslüman olarak görünüyor, asıl kimlikleri ise Yahudiliğin bir tarikatı. Bu iki kimliklilikten bir sürü psikolojik, sosyolojik, siyasî, kültürel problem doğuyor.
Adam üniversite profesörü, gazeteci, düşünür (veya müşünür), tanınmış bir kişi ve haykırıyor:
– Kahr olsun Şeriat!
Allah Allah, bir Müslüman böyle demez. Çünkü şeriat din demektir, Kur’ân Sünnet ve icmâdan çıkartılmış dinî hüküm ve kurallar demektir. Bir Müslüman nasıl olur da Şeriat gibi kutsal bir kavrama, kuruma Kahr olsun diyebilir?
Sonra mesele anlaşılıyor.
Bu Sabataycılardan başka ülkemizde diğer kripto-yahudiler de bulunuyor. Kürt Yahudileri var, Alevî ve Bektaşî görünenler var, Melamiliğin üçüncü derecesine mensup olanlar var.
Paris’te günlük olarak yayınlanan LA CROIX gazetesi İstanbul Ermeni Patriği 2’nci Mesrob ile bir röportaj yaptı; Patrik cenapları orada, 1915’de Müslüman yapılan 200 bin Ermeni kızının bugün 1,5 milyon torunu olduğunu, bunların etnik bakımdan Ermeni kökenli olduğunu iddia etti.
Kimseyi suçlamıyorum, lakin ortada çok önemli bir hadise vardır. Bunun üzerinde durmak gerekmez mi?
Büyükanneleri Ermeni olanların hepsi de kripto değildir. İslâm dinini samimi olarak benimsemiş olanların çoğunlukta olduğunu tahmin etmekteyim. Şimdi dış düşmanlarımız eski yaraları kaşıyarak başımıza yeni çoraplar örmek için planlar yapıyor, komplolar hazırlıyor.
Bana öyle geliyor ki, patlamaya hazırlanan eski bir yanardağın kriterlerindeki gölün kenarında piknik yapıyoruz, dolma yiyip çay içiyoruz… İnşaallah patlamaz.
Başkan Bush’un itibarı, prestiji, kredisi son derece yıprandı, düştü. Buna rağmen o hâlâ dünyanın en güçlü devletinin kaptanıdır. Kendine mahsus özel dinî inançları vardır. Bu inançlar doğrultusunda 3’üncü dünya savaşını ateşlemekten kaçınmayacaktır. Siyonistlere ve İsrail’e Yahudilerden fazla dosttur. İslâm’a ve Müslümanlara da düşmandır.
Önümüzdeki Nisan ayında ABD’nin İran’a denizden ve havadan saldırması ihtimali vardır. Böyle bir saldırı önce Ortadoğu’da, sonra bütün dünyada korkunç bir savaşın başlamasına yol açacaktır.
Bizdeki “Yurtta sulh, cihanda sulh” taraftarları böyle bir durumda ne yapacaklardır? İsrail ve ABD Ortadoğu’da iki büyüyük devleti ve ülkeyi mutlaka savaştırmak istiyor.
Gaybı kesin olarak Allah’tan başkası bilmez. Biz insanlar gidişattan, hallerden, havadan tahminler yapabiliriz. 1939’da dünyanın büyük bir savaşa doğru gittiğini tahmin edenler vardı. Onlara mukabil, 1938’deki Münih toplantısından sonra insanlığın bin yıllık bir barış havası içine girdiğini, geleceğin çok pembe olduğunu iddia edenler de vardı.
Bugün ülkemizde de, durumumuzun çok parlak olduğunu, geleceğimizin çok pembe olduğunu iddia edenler bulunmaktadır. Benim kanaatim şudur: Dünya büyük bir felâkete, büyük bir fâciaya, korkunç bir kıyamete doğru yol almaktadır.
İslâm dünyası paramparça bir vaziyettedir. Bazı Müslüman ülkeler saldırıya uğramış ve düşman güçler tarafından işgal ve istila edilmiştir. Bir kısmında ise ABD’ye ve İsrail’e bağlı kukla idareler bulunmaktadır. Tam mânasıyla bağımsız ve haysiyetli kaç Müslüman ülke vardır?
İslâm’ın ve dindar Müslümanların amansız düşmanları yeni bir İslâm türetmek için var güçleriyle çalışıyor ve bu uğurda bir takım işbirlikçi Müslümanları kullanıyor.
Onlar, bilhassa şu iki şeyden çok rahatsızdır:
Agresif ve fanatik Evangelistler ile Siyonistler elele vermişler, kendi işlerine gelecek, kendileri için bir tehdit ve tehlike teşkil etmeyecek ılımlı, light, bir hümanizma şekline dönüşmüş bir İslâm oluşturmaya çalışıyorlar. Ülkemizdeki bir takım kişiler ve gruplar bu konuda Siyonistlerle ve Evangelistlerle sıkı işbirliği yapıyor.
Bu konuda, yekûn olarak milyarlarca dolar harcandığına dair rivayetler var. Siyonistler ve Evangelistler İslâm dünyasını daha da parçalamak, büsbütün balkanlaştırmak emelini besliyor. Onların planlarına göre Türkiye üçe bölünecektir. Sabataycıların kontrol ve hakimiyetindeki bir parçasını ileride AB’ye alacaklardır.
İkballerini ABD’ye ve İsrail’e borçlu olanlar, ayak sesleri duyulan savaşta ne yapacaklardır? ABD’nin, İsrail’in kışkırtma ve teşvikleriyle patlak veren ve sekiz sene süren Irak-İran savaşında her iki taraftan birer milyon insan ölmüştü. Saddam Hüseyin’in ABD tarafından kışkırtılıp desteklendiği kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçektir.
Ülkemizde ABD ve İsrail güdümünde politikacı var mıdır? Büyük savaşta Sabataycılar ne yapacaktır? Devletimizi, ülkemizin bütünlüğünü koruyabilecek miyiz? Bizans batmadan önce melekler kanatlı mı değil mi münakaşaları yapılıyordu. Bizde de ilerici ve çağdaş makulesi başörtüsü, gericilik, din tehdit ve tehlikesi tartışmalarıyla meşguldür. Korkunç tarrakalarla patlayan füze ve bombaların gürültüsünden önce uyanmayacaklar mı? 22 Ocak 2007