Bir İlahiyatçıya Açık Mektup
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 29 Aralık 2018
Salı
Sayın Bay İlahiyatçı!.. Size muhterem demiyorum ama sayın diyorum. Gayem polemik yapmak, çıngar çıkartmak, horoz döğüşü sergilemek değildir.
Yıllardan beri Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlarını sapıklıkla suçluyor, gerçek Müslümanlığı tahkir edici ifadelerle aşağılıyor ve asıl doğru İslâm’ı kendinizin bulduğunu ilan ediyorsunuz.
Yanılıyorsunuz, yanıltıyorsunuz…
Asıl Kur’ân Müslümanlığı sizin anlattığınız değildir, Ehl-i Sünnet Müslümanlığıdır.
Gerçek İslâm, ilmihallerde anlatılan İslâm’dır. Sizin, bunu anlayacak derecede Arapçanız ve din kültürünüz vardır ama
bu temel gerçeği görmezlikten geliyorsunuz.
Doğrusu Allah’ın âyetlerini çok ucuza sattınız. Din eğitimi almamış, din kültürü olmayan birtakım cahil vatandaşları kandırdınız ama çok büyük ve korkunç vebal altında kaldınız.
Bu yolla birkaç milyon dolar edindiniz. Hayli şöhret-i kâzibe sahibi oldunuz. Nefs-i emmârenizi tatmin ettiniz. Lâkin âhiretinizi berbat ettiniz.
Terazinin bir kefesinde 1400 yıldan beri gelip geçmiş ulema, suleha, gerçek müctehidler, eimme, fukaha var; öbür kefede siz varsınız. Siz onların ayaklarının tozu olamazsınız.
Kaç defa yazdınız,
diye. Bu ne kadar yanlış ve çarpık bir iddiadır.
Biz Ehl-i Sünnet Müslümanları O’nun ruhaniyeti ile birlikte yaşıyoruz. Kendisini şahsen görmüyoruz ama bize yol gösteren, bizi aydınlatan Sünneti ve sahih hadîsleri yanımızdadır.
Sayın İlahiyatçı!..
Yooo, o kadar akılsız ve deli değiliz. Sizin ne demek istediğinizi anlamaz değiliz. Peygamber’i bırakın benim peşimden gelin demek istiyorsunuz. Yağma yok.
Ne dersen de, biz Müslümanlar fıkhın, şeriatın dört kaynağı oldunuğunu biliyoruz. Allah’ın Kitabı, Peygamberin Sünnet’i, Ümmet’in icmâı ve bir de kıyas-ı fukaha.
Tarih boyunca bu ümmeti aldatan bozuk insanlar bulunmuştur. Siz de onlardan birisiniz.
Buharî’de bir hadîs var, bilirsiniz. Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimiz
(yalancı)
Evet, sayın İlahiyatçı siz bir deccal, siz bir kezzabsınız. Allah’ın ayetlerini ucuza sattınız.
Lüks hayat ve sonra… İki metrelik bir çukur, birkaç metre kefen bezi…
Siz bâtıl ve sapık inançlarınız ve görüşleriniz uğrunda Kur’ân’ı heva, re’y ve nefsanî hevesinizle yorumladınız. Siz dinî hükümlerin kaynağı olarak Sünnet’i devre dışı bırakmak istediniz. Siz Selef-i Sâlihîn efendilerimizin mübarek, aydınlık, temiz yolundan saptınız.
Pek âlâ biliyordunuz ki, Kur’ân’ın en büyük ve temel açıklayıcısı Sünnet’tir. Sünnet olmadan Kitabullah tefsir edilemez. Bir ara her konuşmanız için binlerce lira ücret alıyordunuz. Para para para… İşte sizin sevdanız.
Ehl-i Sünnet’in gerçek imamları kesinlikle doğru yoldadır. Müctehidler, fukaha, muhaddisler, müfessirler doğru yoldadır. Abdülkadir Geylanî, Ahmed er-Rufaî, Şah Nakşibend, İmamı Rabbanî ve diğer büyük mutasavvıflar hep doğru yoldadır.
Onlara ters düşen siz yanlış yoldasınız. Siz maalesef dâl ve mudilsiniz.
Gurur ve kibrinizi, nefsaniyetinizi, dünya sevginizi yenip de tevbe eder misiniz bilemiyorum. Aldattığınız saf halkın vebalini nasıl taşıyacaksınız?
Sayın İlahiyatçı!.. Siz yıllar boyunca maalesef insî bir şeytan gibi hareket ettiniz.
Siz halkı Kur’ân’la aldatıyorsunuz.
Biz Müslümanlar, dinimizi ilmihal kitaplarından öğreneceğiz, itikadımızı akaid imamlarımızdan öğreneceğiz. Kur’ân-ı Kerim’i, mânalarını, hükümlerini, inceliklerini ehliyetli gerçek müfessirlerden öğreneceğiz.
Sen bir vâdide, biz Müslümanlar başka bir vâdideyiz. Senin yolun çıkmaz yol. 12 Kasım 2008